Kadir Uğur Yılmaz

Tarih: 15.12.2024 20:10

Musul ve Kerkük İçin Tarihi Hakların İadesi Şarttır

Facebook Twitter Linked-in

Irak’ın kuzeyinde yer alan Musul, Kerkük ve Süleymaniye, tarih boyunca Türkmen kimliğinin en güçlü şekilde var olduğu şehirler olmuştur. Ancak bu kadim topraklar, 20. yüzyıl boyunca türlü entrikalar ve siyasi oyunlarla adeta kimliklerinden soyutlanmaya çalışılmıştır. Bugün, bu şehirlerin statüsü ve geleceği yeniden tartışmaya açılırken, geçmişin hakikatlerine ve uluslararası hukukun temel prensiplerine dönmek zaruridir.

Bilindiği üzere, bu bölgelerdeki nüfus yapısını belirlemek amacıyla en son 1987 yılında bir nüfus sayımı gerçekleştirilmiştir. Ancak, ardından gelen yıllarda Saddam rejimi döneminde Türkmen nüfusuna karşı yürütülen baskı politikaları, sistematik demografik değişiklikler ve sonrasında ortaya çıkan kaos, bu şehirlerin gerçek nüfus yapısını gizlemek için kullanılmaya çalışılmıştır. Daha da kötüsü, nüfus ve tapu kayıtlarının ya çalınması ya da tahrip edilmesiyle tarihi gerçeklerin üzeri örtülmüştür.

Bugün yapılması gereken bellidir: 1987 yılına ait nüfus sayımı ve daha önceki tapu kayıtları uluslararası bir komisyon tarafından incelenmeli, kayıplar bulunamıyorsa, 1926 Ankara Antlaşması’nın 5. maddesi gereği Türkiye, bu bölgelere geçici bir statü ile himaye sağlamalıdır. Bölgede yaşayan halkların özgür iradesiyle geleceğini belirlemek için adil bir referandum yapılmalı ve Türkmen halkına tarihsel hakları iade edilmelidir.

Tarih bize, bu şehirlerin Türkmen kimliğiyle yoğrulmuş birer medeniyet merkezi olduğunu göstermektedir. Kerkük’ün petrol zenginliklerinin nasıl bir sömürü aracı haline getirildiği, Türkmenlerin bu kaynaklardan dışlandığı, Süleymaniye ve Musul’un ise etnik çatışmalara sürüklenmek istendiği bir gerçektir. Ancak bugün, Türkiye’nin bölgede hem uluslararası hukuka hem de tarihi sorumluluklarına dayanarak hareket etme hakkı vardır.

Bu bağlamda, bölge halkının Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmak istemesi halinde, bu kararın uluslararası hukuka uygun bir şekilde tanınması gerekir. Türkmenlerin anavatanlarına olan bağlılıkları ve tarih boyunca bu topraklarda verdikleri mücadele, onların bu hakkı talep etmesini meşru kılmaktadır. Bugün Ankara, sadece Türkmenlerin değil, aynı zamanda bölgedeki istikrarın ve huzurun da garantörü olabilecek yegâne aktördür.

Musul, Kerkük ve Süleymaniye için atılacak adımlar sadece bu şehirlerde yaşayanların değil, Türkiye’nin de geleceğini doğrudan etkileyecektir. Bu topraklar tarih boyunca nasıl Türklüğün kalesi olmuşsa, gelecekte de aynı ruhla varlığını sürdürebilmelidir. Artık geçmişin hatalarından ders alarak, tarihi haklarımızı masaya koymanın zamanı gelmiştir.

Unutulmamalıdır ki tarih, haklıların yanında durur. Bu haklılık, Türkmenlerin kaderini belirlemek için yapılacak bir referandumda, tarihin adalet terazisinin doğru çalışmasını sağlayacaktır. Şimdi görev, bu sesi dünyaya duyurmak ve Türkmen kardeşlerimize sahip çıkmaktır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —