NATO'nun doğuya doğru genişlemesi ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerindeki faaliyetleri, Rusya’nın bölgede etkisini koruma stratejileri açısından ciddi bir meydan okuma olarak değerlendirilmektedir. NATO’nun Soğuk Savaş sonrası genişleme politikası ile başlayan bu süreç, bugün Baltık ülkelerinden Karadeniz’e, hatta Orta Asya’ya kadar birçok noktada Rusya ile NATO arasında gerilim alanları yaratmıştır.
1. NATO'nun Doğuya Doğru Genişlemesine Rusya'nın Bakışı
Rusya, NATO’nun eski Sovyet bloğu ülkelerini bünyesine almasını kendi güvenlik çıkarlarına doğrudan bir tehdit olarak değerlendirmektedir. Rus liderler, özellikle NATO’nun doğuya genişlemesiyle birlikte Rusya sınırlarına yakın askeri varlıkların artmasından büyük rahatsızlık duymaktadır. NATO'nun 1999’da Polonya, Macaristan ve Çekya gibi ülkeleri, 2004’te ise Baltık ülkeleri ve Romanya gibi devletleri içine alması, Rusya’nın güvenlik algısını büyük ölçüde değiştirdi. Bu genişleme dalgası, Kremlin tarafından "Rusya’yı çevrelemeye yönelik bir strateji" olarak tanımlandı.
2. Rusya’nın NATO’nun BDT’deki Faaliyetlerine Yanıtı
Rusya, NATO'nun BDT ülkeleriyle artan işbirliği ve Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelerin NATO üyeliğine yaklaşma çabalarına karşı bir dizi karşı hamlede bulundu. Rusya'nın stratejik yanıtları şunları içermektedir:
Askeri Tatbikatlar ve Askeri Varlıkların Artırılması: NATO’nun Doğu Avrupa’daki varlığına yanıt olarak, Rusya özellikle Baltık Denizi ve Karadeniz çevresinde kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemektedir. Rusya, Batı sınırında Kaliningrad ve Belarus gibi stratejik bölgelerde askeri yığınağını artırmış ve bu bölgelerde kısa menzilli füze sistemleri konuşlandırmıştır. Bu hamleler, NATO'ya gözdağı vermeyi ve Rusya'nın güvenliğini tehdit eden unsurlara hızlıca yanıt verebileceği mesajını iletmeyi amaçlamaktadır.
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ): Rusya, NATO’ya alternatif olarak Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü (KGAÖ) kurarak BDT ülkeleriyle askeri bağlarını güçlendirmeyi hedeflemiştir. KGAÖ; Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Belarus ve Rusya’nın üye olduğu, ortak güvenlik sağlayan bir ittifaktır. Rusya, KGAÖ üzerinden bu ülkelerle askeri işbirliğini artırarak, NATO’nun etkisini sınırlamayı amaçlamaktadır.
Enerji Politikaları: Rusya, BDT ülkeleri üzerinde siyasi ve ekonomik nüfuzunu artırmak için enerji politikalarını aktif olarak kullanmaktadır. Örneğin, Avrupa’nın enerji ihtiyacının büyük kısmını karşılayan Rus gazı, Ukrayna ve Belarus gibi transit ülkeler üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmaktadır. Rusya, bu enerji bağımlılığını NATO ve Batı ülkelerine karşı bir koz olarak kullanmakta, gerektiğinde BDT ülkelerine enerji akışını keserek veya fiyatları artırarak baskı yapmaktadır.
3. Gürcistan ve Ukrayna’daki Müdahaleler
Rusya’nın NATO genişlemesine karşı en somut müdahaleleri Gürcistan ve Ukrayna üzerinde gerçekleşmiştir. 2008’de NATO üyeliği gündemde olan Gürcistan’da, Rusya Abhazya ve Güney Osetya’daki ayrılıkçı hareketlere destek vererek Gürcistan’a müdahalede bulunmuş ve bu iki bölgeyi tanımıştır. Ukrayna’da ise 2014 yılında Rusya, Kırım’ı ilhak etti ve doğudaki ayrılıkçılara destek vererek Ukrayna'nın NATO’ya yönelimini sınırlamaya çalıştı. 2022'de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik kapsamlı askeri harekatı, NATO’ya karşı verilen en güçlü mesajlardan biri olarak değerlendirilmektedir.
4. Propaganda ve Hibrit Savaş Taktikleri
Rusya, NATO’nun doğuya genişlemesine karşı klasik askeri müdahalelerin dışında, hibrit savaş stratejileri de uygulamaktadır. Propaganda, siber saldırılar ve dezenformasyon yoluyla BDT ülkelerinde Batı karşıtı algıyı güçlendirme ve NATO’yu tehdit olarak gösterme çabaları dikkat çekmektedir. Özellikle medya ve sosyal medya üzerinden yapılan bu kampanyalarla NATO’nun genişlemesi “Rusya’ya yönelik bir tehdit” olarak tanımlanmakta, yerel halkların NATO’ya olan desteği zayıflatılmaya çalışılmaktadır.
Sonuç
Rusya, NATO'nun BDT ülkelerine yönelik genişleme ve faaliyetlerine karşı askeri, ekonomik ve siyasi stratejilerle cevap vererek bölgedeki nüfuzunu korumaya çalışmaktadır. Bu stratejiler, BDT ülkeleri ile Batı arasındaki ilişkileri şekillendirirken, aynı zamanda NATO ve Rusya arasındaki gerilimi artırmakta ve küresel güvenlik dengelerini yeniden tanımlamaktadır.
Gelecek yıllarda, Rusya’nın NATO’nun genişleme hamlelerine nasıl yanıt vereceği, bu bölgedeki güvenlik ve istikrar açısından belirleyici olacaktır.
Stratejik Araştırmacı Yazar
Gökalp Şentürk