28 Haziran 1783 tarihi Rus generali Suvorov (Nogay kasabı) tarafından kadın, çocuk, ihtiyar demeden yüz binlerce Nogay Türk'ünü şehit edilişinin 241’inci yıl dönümüdür. Biz Nogaylar 241 yıldır ağlıyoruz, ileriye dönük bir milimetre olumlu bir faaliyet maalesef yok aşağıya tarih boyunca yapılan zulmü aktaracağım. Ama şu an çeşitli yerlerde yaşayan Nogayların insan haklarına uygun rahat yaşayabilmesi için ne yapıyoruz? Sorusuna cevap aramadan kuru kuruya hatırlamanın da eksik olduğuna inanıyorum.
Nogaylarla ilgili bütün kurumlar dernekler ve vakıflar bugünkü mevcudu insan haklarına uygun yaşayabilmesi için faaliyetler yapması, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ile Rusya Federasyonu yetkililerinin ortak projeler yapması gerekir. Artık 241 yıldır yapılan ağlamayı bırakıp ileriye dönük çalışmalar yapmalıyız.
Nogay Türkleri Türk toplulukları içinde en fazla soykırıma uğramış bir Türk topluluğudur. Haliyle en çok şehit veren Türk topluluğu olarak şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Nogayların uğradığı sürgün ve soykırımlara kısaca değinelim.
Bilindiği gibi Nogay adı Altınordu Han ve Başbuğlarından biri olan Nogay Han'ın adından gelmektedir. Nogay Han'a bağlı Türk boyları onun ölümünden sonra kendilerine Nogay adını verdiler.
Nogay Han, 1299 yılında Mecusilikte kalan Altınordu Hükümdarı Tokta Han'la yaptığı savaşta bir Rus eri tarafından şehit edilmişti.
Tokta Han ile Nogay Han arasındaki mücadeleden Nogaylar pek sarsılmış olarak çıktı. Rus kaynaklarındaki haberlere bakılırsa, bu pek kalabalık topluluk Nogay'ın ölümünden sonra ana yurtları olan Kırım ile Tuna arasındaki sahadan ceza olarak doğuya İdil (Volga) ırmağının öte yakasına doğru sürülüp, Hazar Bozkırının Yayık (Ural) ile Çim (Emba) ırmakları arasında bırakıldı. Bir grup Nogay da Bizans yoluyla Anadolu'ya geçti. Bu Nogayların birinci soykırım ve sürgün hayatı idi.
1558 yılında Nogay Hanlığında çok büyük kıtlık olur. Ruslar bu ekonomik şartlarla siyasi kargaşalıklardan yararlanarak mirzalar arasında entrika çevirdiler. Bir ağıtta "Bu gâvur (Rus) baba ve ecdada ve malum asil insanlar arasına kâğıt parçaları dağıtarak entrikalar çevirdikleri, birbirlerini tahrip ettikleri bir zamanda yaşandığı"ndan bahsedilir. Yusuf Bey’in tuzağa düşürerek şehit edilmesinden sonra İsmail Mirza Rus hâkimiyetini tanır. Rus esaretini istemeyen Nogayların ise entrikalar karşısında artık Volga (İdil) nehrinin batısına yani Kırım tarafına göçmekten başka çareleri kalmamıştı. Nogaylar arasında "Çocuğum gâvur olmasın diye ben buzları yararak Kırım tarafına geçer giderim" denmeye başlandı. İşte bu hadise de Nogaylarda ikinci soykırım ve sürgün hadisesidir.
16. yüzyılın ikinci yarısında birçok Rus-Nogay çatışması oldu. 1580'de Ruslar Nogay topraklarından işgal ettikleri yerlere yerleşmeye başladı ve aynı yıl Nogayların başkenti SARAYCIK’ı yaktılar. 1586 yılında Ruslar Samar ırmağı kıyısındaki Samara şehrini kurdular. 1600 yılında da Rus köylüleri Samara çevresini işgal etmeye başladı. 1601 yılında ikinci açlık hüküm sürdü. Bu ekonomik durumdan faydalanan Ruslar Büyük Nogay Ordası topraklarını tamamen işgal etti. Bu olayda bir milyon Nogay Türkünün öldüğü söylenir. Şiirlerde "On san Nogay bülgende, Ormembet Biy ölgende" sözü ile Ormembet beyin öldüğü tarihte bir milyon Nogay'ın iflas ettiği belirtilmektedir. Bu olay da üçüncü soykırım hadisesidir.
Rus İdaresi Osmanlı Devleti’ne ve Kırım Hanlığına karşı, Nogaylardan faydalanmaya kalkışmış ret cevabı alınca da şiddete başvurmuştur. Bu baskıdan onlar yılmamış, Ruslara karşı ayaklanmışlar ve isyanlar çıkarmışlardır. Millet ve milliyetlerine sadık Nogaylar, bu direnme ve boyun eğmeme yüzünden, ceza olarak öteye beriye dağıtılmışlar, hudut dışı bile edilmişlerdir. 28 Haziran 1783 yılında Rus generali Suvorov (Nogay kasabı) kadın, çocuk, ihtiyar demeden yüz binlerce Nogay Türk'ünü şehit etmiştir. İşte 241 yıl önce yapılan bu faaliyet Nogaylar için dördüncü büyük soykırım olayıdır.
Beşinci büyük sürgün ve kıyım hadisesi ise 1944'te Kırım Türkleri ile birlikte hayvan vagonlarına bindirilerek çoğunun yollarda şehit edildiği kıyım ve sürgün faaliyetidir. Bu olayda sürgün edilen Nogay Türklerinin akıbetleri halen belli değildir. Sağ kalanlar eritildi mi yoksa varlıklarını sürdürüyorlar mı bizce bilinmemektedir.
Şehitlerimizi rahmetle anarken, bütün Türk topluluklarının insan haklarına uygun ve zulümsüz yaşamalarını yüce Allah'tan niyaz ediyoruz.