Bugün, 12 Aralık 2024 Perşembe

 

Gerekçelerini anlatacağımız sebepler yüzünden, Irak Türkmenlerine yani kavim kardeşlerimize uygulanan baskı ve zulmü uygulayan Irak yönetimlerini kınıyoruz. 
Irak- Türkiye arasında İngiltere zorlaması ile yapılan Ankara Antlaşmasının birkaç maddesini okuyup, tespitlerimizle, anlaşmada olduğu halde tatbik etmeyerek Türkiye’ye yapılan terör faaliyetlerine verilen aktif ve pasif desteği ve Türkiye’nin Irak’ta yaşayan millet evladı olan, Irak Türkmenlerine, isteyerek veya istemeyerek meydanı boş bırakmak yolu ile terr örgütleri vasıtası ile yapılan zulmü ortaya koyacak, Irak’ta yaşayan tüm unsurlar ile uzun geçmişe dayanan kardeşliğimizin devamını beklediğimizi belirtecek, hısımlık yerine hasımlığın devam etmesi halinde, sivil toplum kuruluşları olarak karşılığını vermek için etkili bir çalışma yaparak, devletimizi ve devletimizin tüm unsurlarının konuya hassasiyetini artıracağımızı duyurmak için bildirimizi hazırladık. 
 Ankara antlaşmasında bahsedeceğimiz 7.,8.,9. ve10. Maddelerin 11. Maddeye atıfta bulunması sebebiyle ilk önce 11. Maddeyi açıklayıp, diğer maddeleri ortaya koyalım.
Madde 11: Antlaşmanın işbu faslını tatbik etmekle görevli yetkili memurlar şunlardır: Umumî iş birliğini tanzim ve alınacak tedbirlerin mesuliyeti kendilerinde olmak üzere; Türkiye tarafından askerî sınır kumandanı, Irak tarafından Musul ve Erbil mutasarrıfları; mahallî bilgilerin ve acil tebligatın teatisi için Türkiye tarafından vâlilerin uygun görmesi ile tayin edilecek memurlar; Irak tarafından Zaho, İmâdiye, Zibar ve Revanduz kaymakamlarıdır.
Türkiye ve Irak hükümetleri Dâimi Hudut Komisyonu marifetiyle ve gerek siyasî yolla birbirini haberdar ederek, idarî sebeplerden dolayı yetkili memurların listesini değiştirebileceklerdir. 
Diye onaylanmıştır. Peki bu yetkililer anlaşmaya uyarak görevlerini ifa etmekte midir, ona bakalım.
Madde 7: 11. maddede zikredilen yetkili memurlar sınır mıntıkasında yağmacılık veya eşkıyalık yapmak için bir veya birkaç silahlı kişinin hazırlıklarda bulunduklarını haber aldıklarında ihmal etmeden birbirlerini haberdar edeceklerdir. 
Eşkıyalık yapanları haber vermeyi bırakın, uzun yıllar terör örgütünün hazırlıklarını bilgilendirmedikleri gibi, topraklarında terör örgütünün eğitim kamplarına ev sahipliği yapılması bu maddeyi ihlal ettiklerini net bir şekilde söyleyebiliriz. Irak’a karşı Türkiye’den hiçbir terör faaliyeti yürütülmediğini ayrıca belirtmek gerekir. 7. Maddeyi ihlal eden Irak hükümeti, geçmiş hatalarını telafi etmeyi de bilememiştir.
Madde 8: 11. maddede zikredilen yetkili memurlar, bulundukları yerlerde yapılmış olabilecek bütün yağmacılık ve haydutluk fiillerinden karşılıklı olarak birbirlerine haber vereceklerdir.
Haberdar edilecek memurlar ellerindeki bütün vasıtalarla söz konusu fiillerin fâillerinin sınırdan geçmelerine mani olmaya gayret edeceklerdir. 
8. Maddeye rağmen Irak devleti, sınırından teröristleri ve işbirlikçilerini Türkiye içine geçmeyi engelleyememiş veya engellememiştir. 8. Maddeyi de uygulayamayan Irak hükümeti, zayıfladığı andan itibaren kendisine karşı harekât yapan teröristleri ve işbirlikçilerini kendi elleriyle desteklemiştir. Bu günkü hali de ortadadır.
Madde 9: Silahlı bir veya birkaç kişi sınır mıntıkasında bir cinayet veya cürüm işledikten sonra diğer sınır mıntıkasına ilticâ ederse oranın, bu kişileri silahları ve yağma ettikleri eşya ile birlikte, uyruğu bulunduğu tarafa teslim etmesi mecburîdir. 
Madde 9 açık olmasına rağmen uyruğumuzdaki hiçbir terör örgütü üyesi iade edilmedi.
İlgili 7., 8. Ve 9. Maddelere göre tespitimiz odur ki Irak uzun yıllar ülkesinde kontrolü kaybetmiştir. Kontrolünü kaybetmesi dikkat edilmesi gereken önemli husustur ve aciz duruma düştüğünün ispatıdır.
Madde 10: Antlaşmanın işbu faslının tatbik mıntıkası Türkiye'yi Irak'tan ayıran bütün sınır ile bu sınırın iki yanında 75km. derinliğinde bulunan mıntıkadır. 
10. maddeye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti ve Türk devleti kolluk kuvvetleri ile 75 Km derinliğine kadar Irak’ta haklı olarak faaliyetler yapmaktadır.
Irak devleti kendi ukdesinde veya dış dinamikler ile terör örgütünü aktif veya pasif desteklemiş, Türkiye zayıflatılmak istenir iken, maddi ve psikolojik olumsuzluklara rağmen Türkiye diri kalmış ve askeri anlamda antrenmanı sağlanmıştır. Türkiye’nin uzun yıllar terör örgütü ile mücadelesinde maddi kaybı ise ayrı bir tazminat konusunu teşkil etmektedir.
Irak devletinin zayıfladığı andan itibaren ise, desteklediği terör örgütü marifetiyle yaptığı hatanın bedeli olarak toprakları parçalamanın eşiğine gelmiştir.
Irak’ın devlet yönetimini sarsarak dengesini bozan devletler, Irak halkları arasında çatışma alanı yaratmış, kontrolünü kaybeden Irak yönetimi çatışma alanlarını bitiremediği gibi, çatışma halinde olduğu yerel yönetimle, Türkmenler arasında yeni çatışma alanı üretmişlerdir. Türkmenler bizim kavim kardeşlerimiz ve kırmızı çizgimizdir. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devletler Teşkilatı millet evladı Türkmenlerin doğal garantörüdür. Irak yönetimleri bunu akıldan çıkartmamalı, gerektiğinde Türkmenlerin haklarını her yönden savunacağını unutmamalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve siyasileri, mazideki hedefimiz olan Misak-ı Millîyi aklından çıkartmamasına rağmen, Irak devleti ve Iraktaki yönetimler hataları art arda yaparak bizleri, İngiltere’nin Mondros Mütareke şartlarına uymayarak hile ile elimizden aldıkları hakkımız olan toprakları aklımıza düşürmektedirler.
Türkiye’ye düşmanlığının bir diğer tarafı da Türk düşmanlığıdır. Irak’ta bin yıldır yurt tutmuş Türkmen kardeşlerimize yapılan baskılarda, bizler tarafından kabul etmeyeceğimiz Türkiye düşmanlığının bir yansımasıdır. Uzun yıllar Ankara antlaşmasına uymayarak kontrolünü kaybeden Irak Devleti, Türkmenleri sindirerek, etkisiz kılmaya ve topraklarında aciz düşürmeye, şimdi ise Kerkük’ü sürdürülebilir bir baskı ile adım adım ele geçirmeye çalışmaktadır. Türkiye’ye düşmanlık yapacağım derken, parçalanmanın eşiğine gelen Irak, Türkiye’nin Iraktaki millet evladına yaptığı zulme devam etmesi halinde, karşılığını elbet bir gün göreceğini bilmelidir.
Irak merkezi ve yerel yönetimleri, Türklerin nüfus yoğunluğu olan Türk yurdu Kerkük’te aralarında anlaşıp bir oldu bitti ile Türk vali atamayarak, sürdürülebilir baskıya devam edeceğinin mesajını vermişlerdi. 
Irak merkezi ve yerel yönetimler Türkiye Cumhuriyetine düşmanlığın yansıması olan Türk düşmanlığını, son nüfus sayımında da sürdürmüş, demografik yapıyı değiştirerek Türk nüfusunu düşük göstermek için gizli olmayan, pikniğe gider gibi açık açık otobüsler ile Kerkük’te doğmamış ve yaşamamış insanların Kerkük’e girmesini engellememiş, basit bir nüfus sayımını yönetememiştir. Kontrolü kaybetmiş Irak devletinin, son iki olayla bölgedeki adil bir yönetimi de sağlayamadığı apaçık ortadadır.
Genel anlamda Türk düşmanlığı, tıpkı Irakta Türkmenlere yapılan düşmanca faaliyetler, bizim sinir uçlarımıza dokunarak sakinliğimizi kaybetmemize sebep olmaktadır. Sivil toplum olarak bizler, yine de sakinliğimizi kaybetmeden, hırsımızı, Türkmen kardeşlerimizin haklarını savunmak, insanca ve güvende yaşayabilmelerini sağlamak için çalışacağız.
Barışın, tek taraflı sabır ile sürdürülemeyeceğini her kes bilir ve kabul eder. Bizler sinir uçlarımıza dokunarak sabırlarımızı taşırmaya devam eden Irak merkezi yönetimi ve yerel yönetimini şimdilik kınıyoruz. Fakat bu düşmanlığın sürdürülebilir kılınması halinde sivil toplum kuruluşları olarak Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere Türk dünyası devletleri de dahil Türkmen kardeşlerimiz ile bağ kuran tüm unsurları, Irak’ta yaşayan Türkmen kardeşlerimize yapılan zulme karşılık verilmesi ile ilgili çalışacağımızı açıkça beyan ederiz.
Önceki devletimiz olan Osmanlı da, yüzlerce yıl kardeşlik yaptığımız tüm Irak halkı ve yöneticilerini biz hısım olarak yani akraba olarak görüyoruz. Şimdiye kadar Irak tarafından yürütülen Türkiye ve Türk düşmanlığının yani hasımlığın bitirilmesini bekliyoruz. Yapılan tüm hasımlıkların bu kardeşlik hukukumuza zarar verdiğini görüyor ve Irak halkı ile hısımlığımızın sürdürülmesini arzu ediyoruz. Hasımlığın sürdürülmesi halinde, bizde hısımlığımızı bitireceğimizi, karşılıklık esasına göre Irak yönetimlerini hasım olarak göreceğimizi beyan ediyoruz.
Türk milletinin kurucu unsur olduğu Türkiye ve Türk dünyası, millet evladı olan Irak Türkmenlerinin doğal garantörü olduğunu belirtmiştik. Türkiye ve Türk dünyasının bu doğal garantörlüğü hakkına kimse itiraz edemez. Irak’ta yaşayan ve Türkmen olmadığı halde Türkiye ile aidiyet bağı kuran unsurlarda, Osmanlı ile başlayan ortak mazi sebebiyle Türkiye’nin doğal garantörlüğünde olduğunu ayrıca belirtmek gerekir.
Tekbayrak Derneği, imzacı sivil toplum kuruluşları ve bireyler olarak, Türkiye Cumhuriyetinin, Irak Türkmenlerinin doğal garantörü olduğunu, Ankara antlaşmasına uzun yıllar uymayan ve kontrolü kaybeden, son nüfus sayımını yönetemeyen Irak hükümeti ve bunu kullanan yerel yönetimi, yapılanları İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine dayandırsalar bile, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde belirttiği üzere, “İşbu Beyannamenin hiçbir hükmü, herhangi bir devlete, zümreye ya da ferde, bu Beyannamede ilan olunan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyete girişme ya da eylemde bulunma hakkını verir şekilde yorumlanamaz.” 30. Final maddesine de aykırıdır. Uzun yıllar sürdürülen bu zulmü, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden de güç alarak belirttiğimiz çalışmaları yapacağımızı not ederek kınadığımızı beyan ediyoruz.
Serdar Şahin
Tekbayrak Derneği Başkanı
24 Kasım 2024

Doğal Garantörlük Kavramı Nedir?
Bir ülkenin kurucu unsuru ile aidiyet bağı bulunan, bağımsız devlet, özerk bölge ve cumhuriyet, vatandaşı olmasa dahi aidiyet bağı bulunan toplum ve bireyler için insan hakları evrensel Beyannamesi, çocuk hakları ve savaş suçlarını merkez alarak garantör ülke ve ülkelerin, garanti altında gördüğü unsurları koruma ve geliştirme amaçlı, gerekli görülen siyasi, ekonomik, askeri ve teknolojik destek verme, oluşan ve oluşacak tehditlere karşı her türlü savunma hakkıdır. 
Doğal garantörlük, geçmişte aynı devlet üyeleri olan devletler, özerk bölge ve Cumhuriyetler, toplumlar ve bireyler ile devletler arası sınır komşuluğu ile oluşan barışın bölgede devam etmesi için destek verme faaliyetidir. Destek verilmesi düşünülen ülkeye zarar vermeden, gelişmesi için ortaya konacak her çaba doğal garantörlük içerisinde ele alınmalıdır.
Doğal garantörlük, garantörlüğü istismar eden ülkelerin, istismar edilen ülkenin reddi ile ortadan kalkmalıdır.
Fakat, devletin, özerk bölge ve cumhuriyetin doğal garantörlük reddi olsa dahi, sınırları içerisinde bulunan ve garantör olan ülke ile aidiyet bağı olan Özerk Bölge ve Cumhuriyet, toplum ve bireylerin uluslararası anlaşmalara dayanan haklı talepleri ile doğal garantörlük ortadan kaldıramaz.


Nüfus Sayımındaki Tutumu Sebebiyle Irak Yönetimlerini Kınıyoruz.

Irak ve yerel yönetim Ankara antlaşmasına uymayarak Türkiye ve Türkmenlere yaptığı hatalar. İzleyip yorum yapınız.

Serdar Şahin

28.11.2024 19:36:00

MAÇIN HAKEMİ BELLİ OLDU

Suriye’de yeni süreç ve Türk Çimento sektörüne etkileri

Erzurum Şehri Hastanesinde umuda bir adım daha…

Atatürk Üniversitesi Dergileri Uluslararası Alanda Önemli Başarılara İmza Atıyor

Tortum Kazandere Köyü Süt Üretim Tesisi Faaliyetlerine Başlamak İçin Gün Sayıyor

Erzurum’da Şehit Astsubay Çavuş Taha Nergis İçin Duygusal Tören

Erzurum’da Buz Sarkıtları Büyük Tehlike Oluşturuyor

Nenehatun’a yakışan Önder

Vali Çiftçi, Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı Alcan ve yönetimini kabul etti

TYB Erzurum dan Cemil Meriç’in “Biz ve Onlar” mektubu

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 14 12 0 2 23 38
2.Fenerbahçe 14 10 2 2 23 32
3.Samsunspor 15 9 4 2 12 29
4.Eyüpspor 15 7 3 5 9 26
5.Beşiktaş 14 7 3 4 8 25
6.Göztepe 14 7 4 3 7 24
7.İstanbul Başakşehir 14 6 4 4 6 22
8.Konyaspor 15 5 6 4 -5 19
9.Rizespor 14 6 7 1 -6 19
10.Gazişehir Gaziantep 14 5 6 3 -1 18
11.Sivasspor 15 5 7 3 -5 18
12.Antalyaspor 14 5 6 3 -8 18
13.Trabzonspor 14 3 4 7 2 16
14.Kasımpaşa 14 3 4 7 -3 16
15.Kayserispor 14 3 5 6 -10 15
16.Alanyaspor 14 3 6 5 -6 14
17.Bodrum FK 14 3 9 2 -11 11
18.Hatayspor 14 1 8 5 -11 8
19.Adana Demirspor 14 0 12 2 -24

YAZARLAR