Bugün, 7 Eylül 2024 Cumartesi

 

Evet dostlar, "Ölüm ve Ötesi" konusunda geçen hafta yarım kalan soruların devamını, dilimiz döndüğünce cevaplamaya devam edelim.. 

Kalan sorularımız:
**Mezarda kabir azâbını beden mi çeker ruh mu?
**Berzah âlemi neresidir.
**Ölen kişi olanları, arkasından ağlayanları görür mü?
**Ağlamalar sebebi ile azap çeker mi?
**Ölünün 3'ü, 5'i, 7'si, 40'ı veya 52'si ne anlama gelir?
**Sene-i devriyede kuran okutmak hayır yapmak sünnet midir?
**Ölüye yasin okumanın anlamı nedir?
**Meftâ mezara konduktan sonra hoca neden yalnız kalır, ne söyler orada?
**Mezar ziyaretinde meftâ geleni görür veya hisseder mi? 


Öncelikle haftaya sarkmasın diye tüm soruları cevapladığımızdan, yazımız biraz uzun olacak gibi..
Bu konuda hakkınızı helâl edin.. 

Yorulursanız dinlene dinlene ya da ilginizi çeken soruyu okuyarak devam edersiniz:)


Evet geriye kalan sorularınızdan ilki: 
“Mezarda kabir azâbını beden mi çeker ruh mu?”

Bu soruyu biraz açarak cevaplayalım... 

Ölüm hâlini geçen hafta detaylı yazmıştık.. 

Ölüm; ruhun bedenden ayrılmasıdır.
Beden; eskimiş, işi bitmiş bir elbise gibi, toprak altında geri dönüştürülecek bir atık hükmündedir.. 

Asıl olan ruhtur.
Tüm beden, tüm organlar toprak altında çürür ve sadece kemikler kalır.. 

Bu beden çürümesi, yok olması olayı, toprak altındaki canlılar tarafından yapılır.. 

Halk arasında; "mezarı karıncalar başmış, gittiğimde yılan gördüm, toprak delik deşikti, mezar toprağı çok çok erken çöktü vs..." gibi gözlem veya söylemler, sanki kabir azâbının derecesiymiş gibi değerlendirilir.. 

Bu olayların aslı ise; cesedin, aslında bu iş için görevli, geri dönüşüm ustaları olan haşaratlar tarafından çürütülmesi, ayrıştırılmasıdır! 

Bu ayrıştırma işi; coğrafî konum, yağış, toprak türü, hava sıcaklığı vs gibi fiziksel durumlardan etkilenir!
Çürüme hızı, zamânı, çok karıncalı veya toprak üstünde görünen canlıların oluşu, toprak çökmesi vs de bu sebeplerle değişir! 

Tüm bunları ruhu ayrılan beden hissetmez! 

Bu mahlukatlar zaten bu iş için varlar! 

Onlar bu işi yapmasa, cesetler moleküllerine ayrılmasa ne olur? 

Hayal dahî edemeyiz..
Ceset 24 saat üzeri kokmaya başlıyor değil mi?
O yüzden morgda soğukta bekletiliyor..
Toprağa gömülmemiş cesetler bazen evlerde kalınca kokudan şüphe ile tespit ediliyor.. 

Bu sebeple; görevli olan o canlıların yaptığı şey aslında azap değil!
İşleri bu!
Bu işin hikmetinin sahibi de Rabbimiz!

Toprak altında sadece kemikler kalıyor!
Onlar ise kokmuyor!
Hattâ DNA molekülleri taşımaya devam ediyorlar! 

Fosiller üzerinde yapılan araştırma sonuçlarını da verelim: 

*Kemiklerin içindeki DNA ömrü ortalama 521 yıldır.
*100 bin yıldan önceki fosillerde bile DNA tespit edilmiştir!
*Kuyruk sokumu kemiğindeki DNA 6.8 milyon yıl korunabilir! 

Yani; 6 milyon 800 bin yıl sonra bile DNA kaybolmuyor!

Şu an bilim ışığında yapılmış bu araştırmaların sonucunu, Efendimiz (SAV) sahih Buhâri hadisinde zaten söylemiş...
Buyrun.... 

“Sonra Allah gökten bir hayat suyu indirir ve bu sayede ölüler, bitkinin yerden bitişi gibi kabirlerinden çıkarlar. İnsan bedeni bütünüyle çürüyüp yok olur, ancak "acbü’z-zeneb" müstesnâ, insanlar kıyamet günü, tekrar bundan yaratılır.” 

Hadiste geçen "acbü'z-zenep" kuyruk sokumu kemiğidir! 

ACB: Bir şeyin en sonu.
ZENEB: kuyruk anlamındadır. 

Şu an tıptaki adı ile; omurga kemiğinin en sonu kuyruk sokumudur değil mi? 

İşte hadiste geçen 'Acbü'z-zeneb", bilimsel araştırmalarda tespit edilen kuyruk sokumu kemiğidir! 

Ölümden belki 20 yıl sonrasında bile, adlî vakalar için DNA örneği işte bu şekilde alınıyor! 

Bazı dîni inaçlara göre yakılan cesetlerde dahî bu kemik ve uzun femur kemikleri, kaburga kemikleri vs tamâmen yanmıyor, yanamıyormuş!
Kremasyon adı verilen bu işlemde; yanamayan bu kemikler, parçalayıcı cihazlarla toz hâline getirilip küllere dâhil ediliyormuş!

Yani; tüm beden çürüsede, yakılsada, yanıp küle dönmediği için ufatılılıp toz hâline getirilsede, kalan "kuyruk sokumu"! 

Haşir günü de o kemikten tekrar yaratılacağız!

Bu kadar açıklama; ölümden sonraki hayata inanmayan kişiler için belki düşünmelerine vesile olur diyelim ve soruya bu açıklamalarla dönelim... 

Ölümden sonra kabirde olan, bedenin doğal çürüme olayı kabir azâbı değildir! 

Azâbı hisseden ruhtur! 

Ruh, toprağın altında kalan ve çürüyen bedende değildir! 

Serbesttir! 

Ancak ruhun serbestliği demek, istediğini yapıyor demek değildir! 

Hayatı nasıl yaşadığı ile doğru orantılı olarak, yaşayacağı ve kaybolmayacak ruhu ile; azâbı veya mükâfatı bulacağı,  hissedeceği anlamındadır! 

Peki toprak altı değilse bu yer, neresidir? 

Ruhlar kıyamet gününe kadar  BERZAH ALEMİNDEDİR! 

Berzah kelimesi Kur'an'da ve hadislerde de vardır.. 

Sözlükte; “iki şey arasındaki engel, perde ve ayırıcı sınır” demektir. 



Soru 2:
"Berzah âlemi neresidir?" 

BERZAH ÂLEMİ: Dîni terim olarak, ölümden sonra başlayan ve mahşerdeki dirilişe kadar devam edecek olan, 'Kabir Hayâtı' denilen yerdir! 

Rabbimiz; 
"Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, 'Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım' der. 
Hayır! Onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir. 
Önlerinde, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır!" (Mü'minûn Sûresi 23/99-100) buyurmuştur... 

İşte kabir azâbı dediğimiz şey, ruhun burada yaşayacaklarıdır! 

Efendimiz de (SAV):
"Berzah, ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur." buyurarak, ayetle sabit bu âlemin varlığını ve nasıl olacağını bize anlatmıştır... 

Ölen kişinin; kıyamet günü gelip, yeniden yaratılacağı güne kadar bektildiği yerdir Berzah Âlemi! 

İster bu süre 100 yıl olsun ister 1 gün...
Orada ameline göre azap veya mükâfat içinde bekleyecektir! 

"Ama bu haksızlık değil mi? 
Biri 3 gün çekerken birisi 1000 yıl çekerek beklemiş!" 

Diyenler oluyor bazen... 

Onların cevâbıda şu: Allah'ın (CC) adaleti şaşmaz!
1000 yılda çekilen ızdırabın muadilini 3 saatte de hissettirecek kudrettedir Rabbimiz! 

Süre veya his olarak ise, yine rüya örneğini düşünelim.. 

Bazen rüyamızda uzun yıllar içinde yaptıklarımızı yaşar, hissederiz..
Ama uyanıp saate baktığımızda, belki de 5 dakîka olmuştur uyuyalı... 

Peki; 5 dakîkada o kadar yılı, o kadar duygu geçişini, sevinci yada ızdırâbı nasıl hissebiliyoruz? 

Olmaz diyebiliyor muyuz?
Yok diyebiliyor muyuz? 

Ya da birini elektrik çarptığında; hissettiği acı, 10 volt ile 1000 voltta aynı mı olur? 

Eşittir, tıpkı rüyada olduğu gibi; kıyamete 3 gün kala ölen birinin ruhu, günahkâr ise, o 3 günde 1000 yıla eşdeğer rahat ya da ızdırapta geçirebilir.. 

Kimbilir, belki de bilimsel olarak "bilinç altı" diye açıklanan rüyaların var oluşu, bu açıdan örnek teşkil etsin diye yaratılmıştır..
Zîra îman üzere biliyoruz ki; Rabbimiz herşeyi, muhakkak bir hikmet üzere yaratmıştır... 

İşte bu örnekler ışığında;  Berzah Âlemi denilen yer, gerçek hesap gününü beklediğimiz; beklerken ise yaşadığımız dünya hayatına göre, Efendimiz'in (SAV) ifadesi ile, ya cennet bahçesi, ya da cehennem çukuru olacaktır!



Soru 3:
“Ölen kişi olanları, arkasından ağlayanları görür mü?”

"Ruhlar bedenden çıkınca öldüğünü, yıkandığını, gömüldüğünü, arkasından ağlayanları görebilir" denir. 

Ruh bedenden ayrılınca, yani insan ölünce artık biz onun bulunduğu âlemde sürdürdüğü hayatı göremeyiz, bilemeyiz.. 

Gözlem ve deney yapılamayacak bir durum olduğundan, fizik ötesi âlemde, meydana gelen bu olayları ancak naklî delillerden (ayetler veya aktarılan hadisler ile) öğrenebiliyoruz.. 

Ve bu söylenenler ile ilgili hadisler zayıf rivayetli de olsa vardır...
Ama zayıftır! 

Önceki sorularda verdiğimiz ayetler ve sahih hadisler, bu ebediyet yolculuğu esnasındaki halleri,  yeter derecede izah eder! 

Bu sebeplerle ölenin kimi veya neyi gördüğüyle değil de, gittiği yerdeki rahatlığı ile ilgilenebiliriz...
Ona bu konuda dualarla, hayırlarla yardım edebiliriz...



Soru 4:
“Ölen kişi arkasından ağlamalar sebebi ile azap çeker mi?”

Net hayır! 

Çünkü o artık dünyadaki herhangi bir olayın mükelkefi değildir! 

Cenaze sahibi üzüntüsünün etkisi ile duygusunu yaşayabilir, ağlayabilir..
Ama bu ağlama; feryat figan, isyan boyutunda cümleler şeklinde olur ise ölene azap değil, hayatta olarak bunu yapana, isyan şeklinden dolayı günah olarak yazılır! 

Ölen için dünya hayatına dair hissedeceği tek azap ise; dünyada iken kendisinin yaptığı, başlattığı kötü bir iş veya eylem varsa ve bu onun ölümünden sonra devam ediyorsa, bu iş birilerine zarar veriyor, hakka girmeye sebep oluyorsa, bu kötü iş sona erene kadar doğan günahlardan hisse, onun amel defterine, hesap gününe kadar kaydedilmeye devam eder! 

Aynı şey, iyi ve hayırlı bir iş bırakan, ve devam ettirilen şey içinde geçerlidir!



Soru 5:
“Ölünün 3'ü, 5'i, 7'si, 40'ı veya 52'si ne anlama gelir?”

Hiç birinin halk arasında söylendiği gibi hükümleri yoktur! 

3'ünde ruh evden gider..
5'inde azap başlar..
7'sinde eşyaları verilmezse ızdırap çeker...
40'nda hayır ister..
52'sinde kemikleri ayrılır vs.... 

Bunların hepsi anlamsızdır, hurafedir!

Örneğin; 52'nci gece etler kemikten ayrılır konusunu diğer sorularda detaylı olarak yazdık..

Bedenin çürümesi olayı  belli bir güne değil, mezarın bulunduğu yere, toprak türüne, hava sıcaklığına göre değişir!






Soru 6:
“Sene-i devriyede Kur'an okutmak hayır yapmak sünnet midir?”

Hayır! 

3-5-7-40-52 vesâir günlerde Kur'an organizasyonu ile ölü sahibinin; helva, yemek vs yapıp dağıtması sadece yöresel, dîni bir dayanağı olmayan âdetlerdir! 

Efendimiz'in (SAV) böyle bir sünneti veya tavsiyesi hiç bir kaynakta yoktur! 

Aksine; cenaze evine yemek götürülmesi şeklinde hadisler vardır.. 

Amca oğlu Cafer b.Ebu Tâlib'in cenazesinden sonra; 

"Cafer'in ailesine yemek yapıp götürün. Çünkü başlarına kendilerini meşgul edecek bir musibet gelmiştir!"
(Ebu Davud, Cenaiz, 25-26)
Buyurmuştur... 

Asıl sünnet bu hadisle sabit, cenaze evine yapılacak yemek veya destek amaçlı eylemlerdir... 

Yani; cenaze sahibi yemek vermek zorunda değildir, Kur'an okutmak zorunda değildir! 

Ama, durumu uygun olanların hayır niyeti ile ve bu hayrın sevabını, ölüye bağışlayarak, fakirleri yedirmesi, Kur'an okutmasının bir sakıncası da yoktur! 

Yalnız bunlar yapılırken, "körler sağırlar birbirini ağırlar" misâli eve gelenlere ayıp olmasın diye beş başı mâmur ikramlar düşünülmemelidir!
Bu kaş yaparken göz çıkarır!



Soru 7:
“Ölüye  neden Yâsin okunur, anlamı nedir?”

Bu konu sahih olan şu hadise dayandırılır..
Efendimiz (SAV); 

"Yâsin, Kur'ân'ın kalbidir. 
Allah'ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. 
Onu ölülerinize de okuyunuz." (Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27) 

Bu hadiste olan son cümle ile, sanki ölülere okunması gereken bir sûreymiş anlamı çıkmıştır.. 

Hattâ  zaman içinde bunun "41 Yâsin" şekli dahî oluşmuştur.. 

Sayının 41 oluşunun hiç bir dayanağı olmadığı gibi, Efendimiz'in (SAV) "Onu (Yasin'i) ölülerinize de okuyun" ifadesinin başındaki cümlelere bakılmadan âdet haline getirilmiştir..

Kur'an'ın her bir ayeti dirilere gönderilmiştir değil mi?
Diri iken, hayatta iken anlayıp, O'nun hükümlerine göre yaşamamız için! 

Öldükten sonra bir ayetin bile ölüye  faydası var mıdır?
İşe yarar mı?
Ayetleri hayattayken anlamamış, O'na göre yaşamamışsa, öldükten sonra mı anlayacak?
Hadi anladı!
Geri dönebilecek mi? 

O zaman işin aslı, Kur'anın kalbi hükmünde olan, okunduğunda çok sevap kazanılan bu sûrenin çok okunması, ve 'ölülerin arkasından' da okuyarak,  bu sevapların hayır olarak onlara bağışlanmasıdır!




Soru 8:
“Meftâ mezara konduktan sonra hoca neden yalnız kalır, ne söyler orada?”

Günümüzdeki hâli ile, hoca mezar başında ölüye "telkin" verir..

Telkin uzuncadır ve arapçada olabilir..
Anlamı ise genel olarak; Allahın varlık ve birliği, iman esasları, kıyamet, sorgu sual vs konularda, tabiri caizse "hatırlatma" yapmaktır. 

Yani; "TELKİN" ölüm sonrası mezarda kişiye, îmanını hatırlatma eylemidir!

Bu konuda tıpkı Yâsin okunması gibi, bir Hadis-i Şeriften yola çıkılarak başlatılan bir uygulamadır..
Bu konuyla ilgili bir ayet veya Efendimiz'in (SAV) böyle bir uygulaması da yoktur aslında! 

İlgili hadis ise;
“Ölülerinize Lâilâhe İllellah telkin edin.” (Müslim Cenâiz.1-2-3/ 631) 

Bu hadisi 4 mezhepten 3'ü yorumlamış olup;
Hanefi, Şâfi ve Mâliki mezhebi olarak 3 mezhep âlimi de  ortak görüş bildirerek; "BU HADİSTEKİ TELKİN İÇİN, ÖLÜM ANINDAKİ KİŞİDEN BAHSETTİĞİNİ" bildirmişlerdir.
(Hanbelî mezhebi görüşü bulunmamaktadır) 

Fakat sonrasında gelişen şekli ile; mezar başında, görevli hoca tarafından verilen, uzun "Telkin" hâli ile ilgili olarak ise; 

EBU HANİFE: 
"Olabilir de olmayabilirde" demiş.. 

İMÂM-I ŞÂFİ: "Müstehabtır"(Yapılmasında sakınca olmayan) demiş.. 

İMAM-I MÂLİK:
"Mekruhtur" (Yapılmaması daha iyi olan) demiştir...




Ve son sorumuz: 
“Mezar ziyaretinde meftâ geleni görür veya hisseder mi?”

Ölenin kendisini yıkayanı, mezarlığa gelenleri, giderken ki ayak seslerini duyduğu, herkes gidince kafasını kaldırıp "mertek" adı verilen tahtalara kafasını çarptığı an öldüğünü anladığını vs anlatan hadisler veya menkıbeler vardır.. 

Ancak bu konudaki hadisler de zayıf rivayetlidir!..

Yalnızca sahih olan hadislerde, 

Peygamber Efendimiz bir kabrin yanından geçerken yanındakilere, "Selam size ey mü'minler yurdunun sakinleri!.." (Müslim, Cenaiz, 102; Ebu Davud, Cenaiz, 79)  diyerek, selam vermelerini emir buyurmuşlardır.  

Bu sahih hadise dayandırılarak duyabildikleri söylenir.. 

Ancak genel görüş; bu selâmın Berzah Âleminin varlığı net olduğundan, o âleme hitaben verilmek istendiği yönündedir..




Velhâsılı kelam... 

Ölünün arkasından yapılan her hayır kendisine ulaşır.. 

Bunun belli bir günü, belli bir şekli, yeri, zamânı, ikram sayısı veya türü, okunacak Yâsin sayısı, mezarın ayak ucu, baş ucu, okumanın seslisi, sesizi yoktur! 

İsterseniz meftânızın mezarı, dünyanın öbür ucunda olsun...
Gidemiyor olmak, mânevî olarak sizi etkiler!
Meftâyı değil! 

Efendimiz'in (SAV) sıkça mezar ziyareti yapmamız konusundaki tavsiyesi ise, ölü adına değil diri adına, yani bizler içindir.. 

Mezar ziyaretini sıkça yaparsak ölümü, hasta ziyaretini sıkça yaparsak sağlığımızın şükrünü hatırlayalım diyedir... 

Bu hatırlatmalar ve yazı uzunluğu adına tekrar hakkınızı helal edin diyerek bitirelim...



“Rabbim cümle ölmüşlerimize de hayatta olan bizlere de rahmet eylesin…”

Ölmüşlerimizin, berzah alemlerini cennet bahçesi olanlardan, sorgu suali kolay olanlardan, ahiret günü amel defterlerini sağ tarafıdan alarak cennet ehli olanlardan, ve cennette Peygamberimizin (SAV) "ÜMMETİM!" dediği kullardan olmalarını nasip etsin.... 

Hayatta olan bizlere ise; îmanı eksik olanlarımıza kâmil bir îman..
Îmanı zayıf olanlarımıza nefs ve şeytana dâir irâde kuvveti versin.. 

Ve hepimize îman üzere yaşayacağımız bereketli bir ömür...
Bu ömürde salih ameller...
Ölüm sonrası dahî devam edecek şekilde bırakacağımız güzellikler...
Ve vakit saat geldiğinde, îman üzere.. Kolay ve güzel bir ölüm..
Sonrasında da ölülerimiz adına ettiğimiz dualara dahil olarak, Efendimiz'e (SAV) komşu olabilmeyi nasip etsin inşallah..... 

Doğru olanı doğru anlatabilmiş, doğru anlaşılabilmiş olma niyet ve duasıyla.... 

VESSELÂM...


Esin Kaya
19.07.2024 22:57:48
Aminnn, amin Allah razı olsun. Tüm bilgiler için, dualar için. Asıl siz hakkınızı helal edin, bizi bilgilendirmek için verdiğiniz emekten dolayı. Benim hakkım helal olsun. Kalın sağlıcakla...

İbrahim başoğlu
20.07.2024 05:28:53
Allah razı olsun ablam kardeşim, önemli ve herkesi ilgilendiren bir kkonu. Allah akibetimizi hayreylesin.

ÖLÜM VE ÖTESİ-2

Soru-Cevap

Tülay Dikmen ile Cuma Köşesi

19.07.2024 15:43:00

ERZURUM B.B. U-14 YAŞ GRUBU MÜSABAKALARI HARİKA MÜCADELELER İLE DEVAM EDİYOR

Bir taze haber(!) de bizden olsun o zaman…

Çocukluğumun hayallerinden birisiydi o konak

Erzurum İl Asayiş ve Güvenlik Toplantısı yapıldı

Cumhuriyet’e Giden Yol İşbirliği Toplantısı

Vali Çiftçi Avrupa Kış Sporları Başkenti Erzurum Heyetini kabul etti…

“Geçmişten geleceğe mülkiyetin garantisi…

Erzurum ve Atatürk Üniversitesi ciddi anlamda güzel şeyler yaşayacak…

Çat’ta neler oluyor?

Erzurum amatör futbolunun emekçileri iş başında

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Fenerbahçe 4 3 0 1 9 10
2.Galatasaray 3 3 0 0 6 9
3.Beşiktaş 3 3 0 0 6 9
4.Eyüpspor 4 2 0 2 4 8
5.İstanbul Başakşehir 3 2 0 1 5 7
6.Göztepe 4 1 0 3 2 6
7.Samsunspor 3 2 1 0 2 6
8.Kasımpaşa 4 1 1 2 0 5
9.Konyaspor 4 1 2 1 -2 4
10.Sivasspor 4 1 2 1 -2 4
11.Antalyaspor 4 1 2 1 -4 4
12.Rizespor 4 1 2 1 -5 4
13.Gazişehir Gaziantep 2 1 1 0 0 3
14.Bodrum FK 4 1 3 0 -4 3
15.Trabzonspor 2 0 0 2 0 2
16.Alanyaspor 4 0 2 2 -5 2
17.Kayserispor 2 0 1 1 -1 1
18.Hatayspor 4 0 3 1 -5 1
19.Adana Demirspor 4 0 3 1 -6 1
1.Fenerbahçe 4 3 0 1 9 10
2.Galatasaray 3 3 0 0 6 9
3.Beşiktaş 3 3 0 0 6 9
4.Eyüpspor 4 2 0 2 4 8
5.İstanbul Başakşehir 3 2 0 1 5 7
6.Göztepe 4 1 0 3 2 6
7.Samsunspor 3 2 1 0 2 6
8.Kasımpaşa 4 1 1 2 0 5
9.Konyaspor 4 1 2 1 -2 4
10.Sivasspor 4 1 2 1 -2 4
11.Antalyaspor 4 1 2 1 -4 4
12.Rizespor 4 1 2 1 -5 4
13.Gazişehir Gaziantep 2 1 1 0 0 3
14.Bodrum FK 4 1 3 0 -4 3
15.Trabzonspor 2 0 0 2 0 2
16.Alanyaspor 4 0 2 2 -5 2
17.Kayserispor 2 0 1 1 -1 1
18.Hatayspor 4 0 3 1 -5 1
19.Adana Demirspor 4 0 3 1 -6 1

YAZARLAR