Vahit Özdemir

Tarih: 20.01.2025 08:17

PARİS’TE SAYILI GÜNLER

Facebook Twitter Linked-in

Vahit Özdemir: Paris’te bir on-on beş gün kaldım.

Büyükelçi Hasan Esat Işık, Konsolos Mehmet Ezen Kültür Ataşesi Süreyya Günay,  Basın Müşaviri, Hürriyet Gazetesinin Paris Temsicisi  Gökşin Sipahioğlu, Milliyet’in Paris Muhabiri Mişel Perlman ve Latin harfleriyle Kürtçe alfabeyi  yazan Kamuran Ali Bedirhan  bana çok yakın ilgi gösterdiler.

Evvelce insanlar daha mı iyiydi?

Mesela, Mişel Perlman’ın evine gittim. Karısı Polonyalı, kapıyı açtı: “Uyuyor,” dedi.

Ama herhalde o arada uyandı ki, hemen kapıya geldi: “İçeri buyur,” dedi.

“Çay-kahve içelim, yemek yiyelim.”

Meşhur Kürtçü Kamuran Ali Bedirhan’ın da eşi Polonyalı zarif bir Hanımefendiydi.

Kamuran Ali Bedirhan zorla bana evinde yemek yedirdi ve “ Sen gurbette bir öğrencisin” diye cebime bir zarf içerisinde küçük bir harçlık da soktu.

Özlem Pekcan: Acaba biraz sempatik miydiniz?

Hani derler ya şeytan tüyü var, öyle miydiniz?

Zira her kapı öyle kolay açılmaz herkese.

Hafif tebessüm ediyor, gözleri parlıyor Vahit Bey’in ama geçiştiriyor.

Vahit Özdemir:

Bilemiyorum. Fakat Mişel Perlman’la da Gökşin Sipahioğlu ile de ahbap olduk.

Sipahioğlu’nun boyu çok uzundu, iki metreye yakındı, Porsche araba kullanıyordu.

Amerikalı bir sevgilisi vardı. SİPA PRESS’i henüz kurmamıştı, sonra kurdu.

Daha sonra teknolojiye ayak uyduramadı, SİPA PRESS’i satmak durumunda kaldı.

Bana 6-7 1955 Eylül olaylarını anlattı.

Anlattıklarında inandırıcı bulmadıklarım da oldu.

Örneğin; iki-üç saat içinde 200 bin gazeteyi nasıl basacaksınız?

Zaten küçük bir gazete.

İstanbul Ekspres ’ten bahsediyorum. Yani oradaki haber insanları galeyana getiriyor.

Bir organizasyon var, o kadar insanı bir anda sokağa dökmeniz mümkün değil.

Sipahioğlu bana 6-7 Eylül 1955 olaylarını teferruatlı olarak anlattı. Tabii kendisine göre anlattı.

Ayrıca; “Saint Joseph mezunuyum,” dedi.

“Kadıköy’deki basketbol takımını ben kurdum.”

Sonra ben tesadüfen öğrendim ki -Resmî Gazete’de de görmüş olabilirim- 1957 yılında Hürriyet Partisi’nin Zonguldak Milletvekili adayı da olmuş.

Uyanık iyi bir gazeteci.

Arnavutluk’a ilk giden gazeteci de 0 .

1962 Küba Krizi  sırasında gemici kılığında gemiyle giden de.

Yani gazeteciliği bilen bir adam.

Bu arada Hacıbektaş’taki köy evimizde arkadaşlarıyla birlikte konuk ettiğimiz Fransız Hanımefendi Marie France Brault, bizdeki adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda iyi bir pozisyonda çalışıyor.

Bana çok yardımı dokundu, beni Paris  Rue Cabanis’deki öğrenci yurduna yerleştirdi.

Karşılığında onu ağırlamak istiyorum ama öğrenciyiz, paramız yok.

Ben de bizim Paris Büyükelçiliğimizde 50 yıldır görevli olan Kayserili Hemşehrimiz Kavas Numan Amca’ya bahsettim. “Getir yeğenim. Ona bir güzel yemek verelim.” dedi.

Fransız Bayan zaten Rue d’Ankara adresindeki Büyükelçiliğimize çok yakın bir yerde çalışıyor.

Hanımefendi davetimizi büyük bir memnuniyetle kabul etti.

Paris Büyükelçimiz Sayın Işık’ın Bolulu özel bir aşçısı vardı, Numan Amca ona rica ederek güzel yemekler hazırlatmış.

Güzelce ağırladık, Bayan  da çok memnun kaldı.

Hatta Hasan Esat Işık’ın tek oğlu Yusuf Işık da oradaydı.

İngiltere ‘de okuyordu, babasını ziyarete gelmişti.  

Brault’a: “Benim Lyon’a gitmem gerek,” dedim.

Vahit Bey’i davet eden ailenin Lyon’da olduğunu hatırlıyorum.

Acaba başka nedeni var mı bu Lyon ısrarının?

Vahit Özdemir:

Lyon bildiğim bir yer değil.

Ama beni çağıran adam orada.

Öte yandan gazetecilere de sordum; “Lyon nasıl bir yer?” diye.

Dediler ki: “Marsilya ile Lyon arasında bir rekabet var.

Bazen Marsilya ikinci, bazen Lyon.

Lyon sun’i ipekçilik merkezi.

İyi bir taşra kenti. Marsilya, liman şehri, sıkıntılı ve karışık. Orada çok Cezayirliler var. Lyon daha iyi.”

Benim tercih yapma imkânım yoktu. Davet edilmişim, gitmem lazım, şansımızı deneyeceğiz.

NEREDEN NEREYE?

Vahit Özdemir
( E ) Diplomat
18 Ocak 2025

NOT: ÇARIKLI DİPLOMAT KİTABINDAN ALINTIDIR.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —