Bugün, 30 Aralık 2024 Pazartesi

 

Parti var desem bugün?
Ne partisi diye sorarsanız bana... 

O kadar çok ki veremediğim ve içimde kalan parti sayısı! 

Hangisini telâfi etsem?
Hangisinden başlasam karar veremiyorum... 



Bugün yazının başında başladık ironiye! 

Çünkü olayın tamâmı İRONİ gibi zaten..
Gerçek olamayacak kadar çığrından çıktı!
Ya da çıktık hepbirlikte! 

Bu konu zaten hep dikkatimi çeken ve kişisel olarak da eleştirdiğim bir konu ama, yeni bir şey gördüm ve dumura uğradım resmen!


Aklım durdu..
"İçim şişti" derler ya!
Ne diyeyim bilemedim...
Ve her zamanki gibi yazarak anlatmalıyım dedim.. 

Gördüğüm şeyi belki sizlerde görmüşsünüzdür veya biliyorsunuzdur...
Ama ben bu "aydınlanmaya" yeni ulaştım!!
Cehâletimi mazur görün.... 

Ve bu gördüğüm saçmalığı yine de empati kurarak düşündüm..
Ve hayâl ettim, aslında niye olmasındı ki? 

Dedim ya içimde kalan çok parti var!
Bir yenisi daha eklendi.. 

Buyrun o izleyince şok olduğum  partiye başka bir örnek...


Yeni evli bir çift, ilk bebeklerini bekliyor...
Doğum zamanı geliyor ve hastaneye giderken yanlarında aile büyüklerinden "tek bir kişi" alıyorlar..
Bu kişinin kim olduğunu ise, haksızlık olmasın diye! kurra ile belirliyorlar..
Adalet önemli!! 

Talihli kişi seçiliyor, ve hastaneye gidiyorlar..
(Örnekte talihli "BABANNE" idi!)
Bu arada;  bu durumu o gençlerin birinci derece yakınları biliyor ama hastaneye gitmeden önce, her iki gencin diğer tüm uzaktan olan tanıdık akraba vs ye de bildiri niteliğinde storyler veya mesajlar gönderiliyor.. 

"HASTANEYE VEYA SONRASINDA EVİMİZE BEBEĞİ GÖRMEK İÇİN GELMEYİNİZ, ZİYARETÇİ KABUL EDİLMEYECEKTİR" diye!! 

Sonra doğum oluyor, hastaneden çıkılıyor, eve geçilip ilk 20 günlük süreç geçiriliyor..
Ama  sadece o kurra ile seçilmiş! talihli! aile büyüğü! ile.... 

Sonra büyük gün geliyor...
Organizasyon şirketi ile evin bahçesi süsleniyor, hazırlıklar başlıyor....
Çünkü "PARTİ ZAMÂNI"!! 

Birinci derece yakınlar, yani kurrada adı çıkmayan talihsizlerden olan! anneanne ve dedeler, ya da; bebeğin dayı, hala, amca ve teyzeleri eve davet ediliyor.. 

Ayrıca çekim için kameralar, ortam vs de hazırlanıyor... 

Sonra davetliler listesi tam kadro eve geliyor... 

Ama ne bebek, ne anne, ne de baba ortada yok!! 

Onları karşılayan ilgilenen, ev sahipliği yapan kişi ise, o talihli! Babaanne! 

Bekliyorlar, beklerken "partinin" tadını çıkarıyorlar...Müzik eşliğinde yiyip içiyorlar... 

Veee.....
Beklenen an.... 

Bir anda arka fonda çalan müzik değişiyor!
Tıpkı düğünlerde gelin-damat çıkışı misâli, herkes anlıyor ve alkış için yerini alıyor... 

O da ne? 
Anne kraliçe, baba kral gibi giyinmiş...
Puset ellerinde, her ikisi ortak tutuyor puseti! (Bu detay da önemli!) 

Pusetin üstünde ise bir örtü! 

Parti alanına giriş yapıyorlar bu şekilde.... 

Alkış kıyamet...
Kameralar herkesin yüz ifadesini mimiklerini çekiyor ayrı ayrı... 

Gelip oturuyorlar taht misâli süslenmiş ikili kanepe boyutunda bir koltuğa! 

Yine puseti ikisi tutuyor!
İkisi birlikte koltuğa koyuyor ve ortalarına koyuyorlar..
Elleri yine pusette! Bu detaylar önemli!! 

Oturuyorlar ve o kardeşlerinin veya anne- babalarının;
"Aa ne kadar güzel anne olmuşsun seeennn!" 
Ya da, "Tam bir kral yaa, babalık cuk diye oturmuş benim abime!" 
Cümleleri ve aşk dolu gözlerle 1 dakika iltifat yağmuru, sağnak şeklinde yağıyor genç çiftin üzerine!.... 

Sonra yine fon müziği değişiyor ve heyecanlı bir fon giriliyor bu kez... 

Genç anne baba o iltifatları dinlerken, değişen fon müziği eşliğinde, kurgu gereği göz temâsı kurdukları yakınlarını bırakıp, dönüyorlar birbirlerine...
Aşk dolu gözlerle bakışıyorlar...
Masum! bir öpücük ile bu bakışı sonlandırıp pusete çeviriyorlar aynı anda gözlerini!! 

Pusetin taşıma sapına yapışmış ellerini! yavaşça pusetin üstündeki örtüye alıyorlar..
Ve gözlerini bu kez pusetten çekip, ağızları açıkta veya elleri kalp krizi geçiriyormuş gibi göğsünde olan yakınlarına çeviriyorlar! 

Bir on saniye de bu bakışma!!!
Fon müziği ise;
"Dan dan….Dan dan... sesine dönüşerek devam ediyor...
Sonra pat diye pusetteki örtüyü çekiveriyorlar!! 

Aa içinde bebek varmıışşş!!
Prens kıyafetli bir erkek bebek! 

Hatta zavallı bebek üstü örtülüyken kafasını oynatmış olacak ki, prens tâcı da kaymış! :))
Yazııık!
(Organizasyonun tek eksisi bu idi!) 

Hemen apar topar tâcı düzeltiliyor küçük prensin annesi tarafından... 

Bu sırada etrafındakiler; yine değişen ve duygusal moda geçen fon müziği eşiğinde, dünyanın 8. Harikasına bakıyormuş gibi bakıyorlar... bakıyorlar...... !!! 

Ağlayanı var, birbirine sarılanı var..
Var da var.. 

Tabii ki bunların hepsini çekmek için farklı kameralar var... 

Ama kimse bebeğe veya anne-babaya dokunmuyor!! 

Sanırım onlar konsepte göre; kral, kraliçe ve prens olduklarından, dokunamıyorlar diye düşündüm ben ironik cehâletimle! 

Ama sormadan edemedim..
Hadi bebeği enfeksyon, hijyen vs adına kimse alıp mıncıklamadı,  koklamadı, dokunmadı, öpmedi.. 
(Bu düşünce ile yapıldıysa, doğru da bu...) 

Ama çiçeği burnunda anneye, çiçeği burnunda anneanne nasıl sarılmaz!
Kendi bebeği anne olmuş! 

Kadıncağız beden dili ile, belli ki alışık değil ortama..
Öğretilmiş nasıl davranacağı ve elini kolunu nereye koyacağını bilmiyor garibim... 

Diğerleri de farklı değil..
Uzaktan, gözyaşı ile duygulanıyor
(duygulandırılıyor) hepsi!!!! 

Nasıl yapay bir duygu hâlidir bu...
Bunu anlamak için beden dili uzmanı olmaya da gerek yok.. 
Net bir yapaylık! 

Bu yapılan organizasyonun elbet bir adı da var... 

"YÜZ GÖSTERME PARTİSİ"
(HATTÂ İNGİLİZCE DAHA COOL OLDUĞU İÇİN!)
"FACE SHOW PARTY" 

Yanlış anlamadınız! Yeni parti trendimizin adı “YÜZ GÖSTERME PARTİSİ”!!

Parti bitmedi, devamı da var! 

Sonra;  yapay tepkiler ve ağlamalar yine değişen fon müziği ile, farklı boyuta evriliyor!
Kurra şanslısı! babaannenin, torununun ilk andan o güne kadar tanık olduğu gelişim sürecini, yine kurra sanşsızı! anneanne ve diğerleri yaşayamamıştı değil mi?
Görememişti, adalet şarttı! 

İlk andan o günün hazırlık sürecine kadar her an, fotoğraflarla, videolarla kayıt altına alınmış bu yüzden! 

Ve yeniden değişen fon müziği ile projeksyon perdesine döndü bu kez gözler, hepsi bütün kayıtları izleyerek, kaçırdıkları o muhteşem anları, gelişimi vs kare kare izleyeceklerdi..
Adalet bunu gerektirirdi!
Ya da gösterdikleri sabrın ve anlayışın ödülüydü belki kim bilir! 

Daha da bitmedi durun!
Birde uzaktan tanıdıklara, ikinci derece yakınlara mesajlar yazılmıştı ya..
"ZİYARETÇİ KABUL ETMİYORUZ" diye! 

E onlar? 

Onlara da yine organizasyon şirketi yönlendirilmesi ile; yeni anne baba tarafından, günler önceden sosyal medya hesaplarından "canlı yayın parti" duyurusu yapılmıştı.. 

Ve tüm bu olanlar canlı yayınla diğer tanıdıklara da ulaşmıştı! 

Canlı yayını da başka bir kamera kaydetmiş, gelen mesajları, gönderilen tepki emojilerini vs... 

Ve parti bitince bu kayıt da canlı yayına katılamayanlar için montajlanıp hikayelere, storylere eklenmiş..


Adalet bu işte!
Böylece hiç kimse, hiç bir şeyi kaçırmamış olmuş! 

Herkes ama herkes bebeğin yüzünü görebilmişti…
Hemde en adaletlisinden! 

Ayrıca kim ne tepki vermiş dedikoduları için zemin de hazırdı…

E o zaman işlem tamam...

Nasıl buldunuz?
Eksik var mı?
Bence yok...
Harika bir parti olmuş!
Her detay hattâ her duygu, verilecek tepkiler dahî düşünülmüş!
Herkese de ulaşılmış, daha ne olsun?


Bu köşe "İronik Sorgulamalar" köşesi...
Her hafta yazılarımda ironi yaparak konuları yazıyorum biliyorsunuz.. 

Ancak bu yazdıklarımda hiç ironi yapmak zorunda kalmadım, çünkü başlı başına olayın kendisi İRONİ!!!
Ya da İRONİ OLSUN LÜTFEN!!
Gerçeğe dönmesin! 

Bu, benim yazdığım bir hikaye..
Ama daha basit hâlini izledim!

Cidden yüz gösterme partisi yapmışlar!
Gerçekte var şu an!
Bakın izleyin, ibret alın!
Nasıl çığırdan çıktık artık farkedin! 

Yazdıdım hikâye; "Face Show Party (Yüz Gösterme Partisi) ismi ile yayınlanan partinin, ileride bizim toplum olarak "geliştirme" özelliğimizle dönüşebilecek hâli için, benim kurguladığım bir senaryol!!! 

Ben yazdığım hikâyede abarttım... 

Ne olur bu  hikâye, sadece benim anormal abartımda kalsın!!! 

Maalesef toplum olarak herşeye çok çabuk alışmak, kabullenmek, taklit etmek millî geleneğimiz... 

Yakında izlediğimin aynını veya benzerlerini, ya da organizasyon şirketlerinin geliştireceği en uç boyutlu fikirleri ile, heryerde görme olasılığımız nedir sizce? 

Organizasyon şirketleri, iş başına!!
Yeni ekmek kapısı açıldı!
Daha orjinal fikirler bekliyoruz!! 

Yalnız anlaşalım; bu hikâye benim senaryom...
Ben yazdım!
Bunu bir partide görürsem telif isterim, haberiniz olsun! :))


Ahh ahh..
Güzel yurdumuzun, saf ve temiz insanları..  Yine gerçeğe dönelim….

İki hafta önceki "Cuma Köşesi" yazımızı okuyanlar bilir, "ÜLFET" demiştik..
Yani; alışmak, kaynaşmak, dostça kardeşce ve güzel yollarda birliktelikti bu kelimenin açılımı....
Hattâ ayetler verdik, bunun aslında olumluda birleşince, bir emir olduğunu anlattık, ama "biz bu emri tersten uyguluyoruz ey ahâli, dikkat edin!" demek için anlattık... 

Toplum olarak zaten ne anlama geldiğini dâhi bilmediğimiz geleneklerimiz var bizim bu konuda... 

Eskiler bilir, meselâ;
"Tay tay Papusu"," Diş Buğdayı", "Kırk uçurma" vs... 

Ama inanın artık bunları sorgulamıyorum ben... 

Ne kadar da masummuş yapılanlar.. 

"Tay Tay Papusu" adından da anlaşılacağı gibi çocuk ilk adımlarını atınca, eşe dosta verilen bir dâvet, bir duyurma, heyecânı paylaşma gibiymiş.... 

Diş Buğdayı; bebeğin dişi çıkınca,  eve yakınlar davet edilir ve ikramlar hazırlanırmış..
İkramlar içinde; mutlaka pişirilmiş, fındık ve kuru üzümle süslenmiş buğday da olurmuş..
O yüzden de adı "Diş Buğdayı" imiş... 

Gelenler yiyip içtikten sonra da bir âdet varmış..
Bebeğin önüne; makas, tarak, kitap, kalem, altın, kaşık vs gibi nesneler konurmuş...
Ve ilk önce hangisini alacağını merakla izlerlermiş..
Mesela çocuk;  ilk makası alırsa terzi, tarağı alırsa berber, kalemi alırsa imza atacak düzeyde üst limit bir iş (doktor, mühendis,bürokrat vs), kitabı alırsa öğretmen, altını alırsa tüccar, kaşığı alırsa "aşcı olacak bu çocuk" gibi yorumlar yapar, güler eğlenirlermiş... 

[(Bu bilgileri aldığım annemin ellerinden öpüyorum, ama bana diş buğdayı yapmamışlar :( 
Yapsalardı kesin kalem alırmışım, ama imza için değil yazmak için :)
Gerçi günümüz teknolojisinde, kalem ile değil de klavyede yazıyoruz ama olsun, o dönemde klavye olmadığından, yapsalardı  kalemi mazur görebilirdim..)]    :) 

Hattâ bebeğin dişini sürekli kontrol ederlermiş çay kaşığı ile..
İlk diş tesbiti kime denk gelirse; o anda, o kişi, bebeğin elbisesini yırtarmış! 


Dişi çıkarken damağı da aynı hızda yırtılsın (açılsın), kolay çıksın duasının değişik bir fiil haliymiş herhalde bu da! 
Diş buğdayı ikinci aşamaymış.. 

Buna batıl inanç da diyebiliriz, günümüz dili ile totem de, âdet de... 

Ama yine de çok masummuş değil mi? 

Aşırılık yokmuş, yarış yokmuş, gösteriş yokmuş, edep dışı bir hal yokmuş en azından.... 

Günümüzde herşey ortada, özel yok!
Her şey genel olmuş durumda! 

Evlilik aşamasını yazmıyorum bile..
O artık bizim "Millî Kültürümüz" olarak sindirilmiş durumda..
Organizasyon şirketsiz; isteme, nişan, kına, düğün yapmayan, abartmayı arttırmayan yok! 

Aldık, yedik, sindirdik..
Bütün hücrelerimize işledi bu!
"Hamdolsun"!
Buraya kadar tamam... 

Evlilik sonrası, ballandırılan balayı vs de ayrı...
Ona da alıştık! 

Ama artık, hamilelik test kiti ile başlayan ve serî halde devam eden paylaşımlar başladı!!! 

Ay ay karın büyüme hızı, (hattâ  bu bazen fotoğraflı olarak)..

"Bakın fasülyemiz, bakın portakalımız" diye paylaşılan, ultrason görüntüleri, kalp atım sesleri, annenin yediği, yiyemediği her şey, bulantısı, hattâ günlük kusma sayısı, bilmem kaçıncı hafta da yaşadıkları, doğum yaklaşınca NST adı verilen ve sancı sıklığını ölçen grafikleri, doğuma giriş, çıkış, ilk an, hastane çıkışı, ilk gökyüzünü görüşü, eve girişi, ilk merdiven çıkma tecrübesi, yatağına yatışı, gözünü açışı, kapatışı, duşu, bez sarfiyatı, gaz sancısı...


Ya o bebeğin minicik bedenini halden hâle sokup zorla çekilen "Yeni Doğan Çekimleri"!


1. Ay ayıcık, 2.ay ördek,
3. Ay aslan  veya farklı konseptlerde, farklı nesnelerle yapılan ve 11 aylık paylaşımdan sonra, 1 yaş günü partisi ile taçlandırılan " Aylık Gelişim" paylaşımları! 

Çok mu geldi?
Yalan mı?
Bunları veya benzerlerini paylaşan sayısı her geçen gün artmıyor mu?
Nedir bunlar?
Aklım duruyor!


Neyse; konu başlığımıza dönersek, ya bunların içinde verilen partiler? 

Meselâ; en popüleri, "Baby Shower" !
Kelime karşılığı; "Bebek duşu, yıkanması"
Ama bizdeki anlamı "Cinsiyet Partisi" 

Bir kere adı ile bile uyuşmuyor!
Edilen masraflar, israflar, yapay tepkiler, duygular da cabası... 

Her şey bir tarafa, yeni nesil gençliğe asıl sorumuz şu: 

Neden en özel anlarınızı genele yayıyorsunuz? 

Sizin tabirinizle "neyin kafasını yaşıyorsunuz"? 

Ne yiyip ne içiyorsunuz da bu asimülasyona, (özünü kaybetmeye) her geçen gün bir yenisi ile dâhil oluyorsunuz? 

Hadi biz sorgulamayı öğretmedik, sistem de size itââti öğretti...
Biz bunu kabul ettik.. 

Ama düşünebilen, hattâ bu organizasyonları planlayan aklınız var, görüyoruz..
Onu da almadık ya! 

Düşünün biraz; neyi, niye, nasıl, kim için yapıyor ve sonucunda ne kazanıyor, ne kaybediyorsunuz? 

Eskileri de anlattık, sizin “Ayy çok banâl” dediğiniz şeyler belki, ama onlar kadar masum mu şu an yapılanlar? 

Yoksa gösteriş, edep dışılık, israf, yapaylıkla yapılmış, kalabalık ama duygu anlamında bomboş içeriklere mi sahip?


Gençler! 

Tertemiz zininize sorgulamayı öğretmeyen sisteme boyun eğdiğimizden ve sizi sorgulamanın "cıs" olduğunu öğreterek büyüttüğümüzden mi bu haldesiniz? 

Bu yüzden mi sorgusuz sualsiz, önünü arkasını, ne anlama geldiğini ya da ne kazandırıp neyi kaybettirdiğini düşünmeden herşeye özenip, taklit ediyorsunuz? 

Kim ne kazanıyor?
Organizasyon şirketlerinin kazandığı kesin! 

Hadi özelinize önem vermiyorsunuz, paranız da çok diyelim... 

Olan var, olmayan ya da olamayan var...
Yapan var, yapamayan var...
Göz var, nazar var.. 

Var da var! 

Silkelenin artık... 

"Trend Topic" olmak ya da adından söz ettirmek, "vay beee!" dedirtmek adına neleri kaçırıyorsunuz bir düşünün.. 

İleride çocuğunuza o paylaşımlar için sergilediğiniz yapay duyguları değil, gerçek ve size özel duygularınızı, anılarınızı anlatın! 

O sosyal medya fenomenlerinin bunları neden yaptığı belli!
Reklam yapmak, izlenmek ve bunlar karşılığında para kazanmak... 

Ya biz?
Ya siz? 

Bunları düşünebilen azınlıkta iseniz, düşünemeyenlere de siz düşündürün! 

Bu zincir halkası bir yerden kırılmalı artık! 

Çığrından çıktı... 

Umarım bu gördüğüm yeni akım, yazdığım ironik hikâye misâli partilere dönüşmez! 

Atalalarımız ne güzel demiş... 

"Bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk tane akıllı da çıkarmaya uğraşmış!" 

Hangisi deli, hangisi akıllı düşünmek için ibretlik bir atasözüdür bu! 

Akıllı mıyız? 

Ya da gerçekte akıl ne? 

Ben yine bence cevap vereyim... 

Yeni trendleri takip edip taklit etmek, paylaşmak, takdir açlığımızı bu şekilde tatmin etmeye çalışmak...
Üstüne birde  binbir zorlukla kazanılan paraları vermek! 

Bunun akılla izâhı mümkün değil!


VESSELÂM.....


Dip Not:
Yaklaşan "Anneler Günü" ile birlikte, yazımızın içinde geçen konumlarda bulunan annelerimize ya da anne adaylarımıza, yüksek sesle ve büyük puntolarla diyelim ki;
"ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN"  

Başta kendi annem ve eşimin annesi olmak üzere; "SORUMLULUKLU, HASSASİSYETLİ, ŞUURLU, BİLİNÇLİ, TÜM ANNELERE VE ANNE ADAYLARININA" yürekten sevgi, saygı ve hürmetlerle....
 


Esin Kaya
7.05.2024 20:34:40
Merhahay ağzınıza , elinize, emeğinize sağlık. Milletçe ucustayiz maalesef. Kesinlikle size katılıyorum. Anlaştığımız hikaye korkunçtu. Ama benzeri şeyler var şahit olduğum. Bu yazıyı da paylaşıyorum, diğerleri gibi. Allah doğru yola iletsin bu gibi saçmalıklara gönül verenleri ve uygulayanlari.

PARTİ ZAMÂNI!

HEPİNİZ DAVETLİSİNİZ!

Tülay Dikmen ile İronik Sorgulamalar

7.05.2024 15:58:00

Düzenlenen Çalıştay ile Akreditasyon Süreçleri Ele Alındı

Erzurum tarihinde bir masal gibi geldi geçti Muratpaşa…

Tortum Spor bu defa da şaşırtmadı!

GENÇ DADAŞLAR KARADENİZ'DEN ELLERİ BOŞ…

ERZURUM SPOR FK U-15 TAKIMI DEPLASMANDA U-14 TAKIMI İSE KENDİ SAHASINDA GALİP GELDİLER

SERKANDAŞ SİGORTA BÜYÜKLER AMATÖR KÜME 5 İNCİ HAFTA MÜSABAKALARI İKİSİ DIŞINDA TAMAMLANDI

Atatürk Üniversitesi, Akademisyenlerini Ödüllendirmeye Devam Ediyor

NENE HATUN TARİHİ MİLLİ PARKI İÇİN SANAL GERÇEKLİK ADIMI…

MİLLİ TAKIMDA İKİ DADAŞ

Erzurum’un El sanatları ve sanatkârları için Başkan Sekmen elini taşın altına koyacak

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 16 14 0 2 28 44
2.Fenerbahçe 16 11 2 3 25 36
3.Samsunspor 16 9 4 3 12 30
4.Göztepe 16 8 4 4 10 28
5.Eyüpspor 17 7 4 6 7 27
6.Beşiktaş 16 7 4 5 7 26
7.İstanbul Başakşehir 16 6 5 5 4 23
8.Gazişehir Gaziantep 16 6 7 3 -2 21
9.Antalyaspor 16 6 7 3 -8 21
10.Kasımpaşa 16 4 4 8 -1 20
11.Konyaspor 16 5 6 5 -5 20
12.Rizespor 16 6 8 2 -9 20
13.Trabzonspor 16 4 5 7 2 19
14.Sivasspor 17 5 8 4 -7 19
15.Alanyaspor 16 4 6 6 -3 18
16.Kayserispor 16 3 7 6 -16 15
17.Bodrum FK 16 4 10 2 -10 14
18.Hatayspor 16 1 9 6 -13 9
19.Adana Demirspor 16 2 12 2 -21 5

YAZARLAR