Türk dünyası büyük bir çınarın daha gölgesini yitirmişti Fakat bu çınarın kökleri öyle derine işlemişti ki, ardında sadece bir isim değil; bir ülkü, bir iz, bir meşale bıraktı.
Qənirə Paşayeva…
Onun adını duyan herkes, gözlerinde bir gurur, kalbinde bir sızı taşır artık.
Çünkü Qənirə xanım, yalnızca Azerbaycan’ın değil, bütün Türk milletinin sesiydi. Bir kadın olarak değil sadece; bir aydın, bir direniş, bir şuur olarak yaşadı. Ve şimdi, bir dua gibi yüreğimizde yaşıyor.
Tarihte her milletin kendine ait Hecer Nigarları olmuştur. Acıyı, haksızlığı ve mücadeleyi kalemle yoğuran, şiirle haykıran, suskunlukları dile dönüştüren kadınları…
İşte Qənirə xanım da çağımızın Hecer Nigar’ıydı. Hem sözle hem özle Türk’ü anlatan, temsil eden, savunan yüce bir ruhtu.
Sadece Meclis'te bir milletvekili değil; millî vicdanda bir hatip, kalplerde bir bayraktı. Türk’üm diyen herkes için bir övünç vesilesiydi. Her sözü, bir dua kadar içten, her duruşu bir bayrak kadar dikti. Çünkü o, “Türkəm” demeyi bir kimlik değil, bir ibadet gibi yaşadı.
Bu yüzden biz ona hayranız, bu yüzden Türk dünyası onunla fəxr eliyir!
Artık o aramızda değil ama bıraktığı miras dimdik ayakta. O’nun Türkçe’si hâlâ yankılanıyor:
“Türk olmaq bir şərəfdir! Bu şərəfi daşımaqsa cəsarət tələb edir.”
Ve şimdi sıra bizde. Qənirə xanımın mirasına sahip çıkmak, onun açtığı yolda yürümek, onun gibi “Türkəm!” diyə fəxr eləmək bizə düşer.
Allah yar olsun Qənirə xanım…
Siz susdunuz belki ama sözleriniz hâlâ Türk dünyasında yankılanıyor. Ve biz, sizi unutmadan, izinizde, elinizdeki meşaleyi taşıyarak yürümeye devam edeceğiz.
İsterseniz yazının sonunda kısa bir şiir de yer alabilir:
Türk dünyasının Hecer’i oldun,
Sözlerinle kalplere doltun.
Bir bayrak gibi yükseldin,
Qənirə xanım, sen hep bizde kaldın.
Strateji Uzmanı
Gazeteci Yazar
Gökalp Şentürk