REFAH SINIR KAPISI ve AĞIR TEHDIT!

2. Irak Savaşı bitmiş, Irak'ın Başkanı kildir kildir aranıyordu. Bir çukurun içinde saçlı sakallı toz duman içinde bulundu veya o görüntüyü vererek iyice itibardan düşürmek içinde o görüntü verildi.
Uzun, saçma, bazen komedi filmlerinde bile az rastlanan komedinin bile yaşandığı tam bir hukuk saçmalığı mahkeme sürecinden sonra; daha mahkeme başlamadan emirle verilen yazısız karar üzerine idam cezasına çarptırıldı. 
Ve;
30 Aralık 2006'da Kurban Bayramı'nın da ilk gününün sabah saatlerine, bütün televizyonlarda uzun uzadıya manşet haber konusu olan bir haber düştü.

“Saddam, sabah saatlerinde idam edildi.”
Ve idam görüntüleri medyaya servis edildi.
Saddam'ın İdam esnasındaki idam ritüeli esnasında; sert, soğukkanlı duruşunun yanında; intikamlarını almaları için Saddam’ın idamı için görevlendirilen Saddam karşıtı grubun kendisi aleyhine slogan atması üzerine;
“Erkek olun” demesi beni çok etkilemişti.

Düşünebiliyor musunuz;
Birkaç dakika sonra idam edilecek, panik olup bağırıp çağırması gereken insan, onu öldürecek olan insanlara sertçe de olsa sakinlik, soĝukkanlılık sükunet telkin ediyor!

Saddam'ın, erkek olmaktan kastettiği erkeklik, aslında insan olmak; idamı için görevlendirilen cinsiyet olarak erkek olduğu için insan yerine erkek tabiri kullanılan durum ve psikolojisi gereği kullanılan kelime olduğuna inanıyorum.
Yani;
“İNSAN OLMAK”

İdamın yapılış zamanı, şekli, medyaya sunulmasıyla;
ABD ve müttefiklerinin sessizce ama beynimizde gürültü olan algısı, mesajı vardı:
“Israil’e, 39 füze atacak kadar aranızdaki en delinizi, en kutsal gününüzde namaz kıldığınız vakitte, kurban ederim; daha neler yapabileceğimizi kudretli derecemizi siz düşünün, ona göre ayağınızı denk alin; gücümü görün, politikalarıma biat edin, korkun, sinin!”

Gelelim 30 Aralık 2006 Sabahı'ndan bu günlere: 
İsrail, o kadar uyarılara rağmen, çaresizlikten Mısır sınır kapısı yakınlarındaki milyonlarca insanı bombalıyor. 
Kullandığı tejnolojik bombalar da; yaş, cinsiyet ayrımı yapmadan çadırlarda aç açık kalan çocukları da siviller bile hedef alırken;

İki olan insanın bir elindeki, bastığı düğmenin ateşlediği bombanın gücü ile büyüyüp güç gösterisine dönüşen; bir zamanların oyun oynayan, masumane mutluluk resmi çizen, sevgiliye çiçek uzatan birkaç parmaktan biri olan o küçücük parmak çok ayrı bir frekansa geçerek devasa ölüm kusan makinaya ufacık bir temasla hükmederken;

O parmaklardan dokuz tanesine daha sahip olan insanların ölü sayısını; artık parmakların yetmediği parmağın yerini hesap makinalarının aldığı, birken yüzü; yüzken bini; binken on bini, otuz bini; beynimizde kulaklarımızda parmakların yetmediği ama sayıdan ibaret gibi normalleştirilirken;
Bu normalleşen ölü sayısı ve görüntülerle de; aynı Saddam'ın idamında beynumize şırıngalanmak istendiği gibi;

“Biz, gücüz, planlarimi var ve bu planları uygularken kuralda insanlıkta tanımayız, önünüzde durmayın” algısı ve korkusu ve bunun için kabul etseniz de etmeseniz de çoluk çocuğa dahi yaptığımız mübahtır algısı korkusu ve en önemlisi;
TEHDİTİ
Beynimizin en silinmez yerine Şırıngalanıyor!

Ne şekilde ve ne amaçla yapılırsa yapılsın, bunu yapanlara insan denilemez;
O yüzden,
“İnsan olun insan” diyemeyeceğim!

İsrail’in kadın askerleri de var, kadin olan erkek te olamayacağından;

“Erkek olun erkek!” te diyemeyeceğim!

En ilkel ve moron tipi dahi utandıracak onların dahi anlayacağı şekilde diyebileceğim;

O bombaya basan o küçük parmak; o parmağın sahibinin, o sahibin sahibinin en beğenmediği hayvandan örnek alıp;
“HAYVAN OL HAYVAN!”

Peki tehdit algısı ile ilgili bireyler yazmayacak mıyım?
Tabiki; cevabım sadece bu algıya ve bu algıya uyanlar olmak şartıyla  buna da gayet bilimsel bir açıklamam olacak;
Madem parmaktan yola çıktık, önce söyleyeceğimi işaret diliyle desteklemek için;
Sağ elimdeki dört parmağımın yerçekimine yenilip yeryüzüne doğru baktığını, elimdeki tam orta parmağın inadına yerçekimine muhalefet edip yerçekimine ters orantıda baktığını düşünün!
Uzun uğraşlar sonucunda terbiyelileştirilmiş cevabım gelsin:
“Hadiiii leeeeennnn!”
Bunun ötesi asıl cevabı zamanı gelince Ordumuz zaten verecektir.

Ölü çocuk, sivil görüntüleri içime işleyip, kalbimde, kafamda ağrı, uykusuz gözlerimde yaş olarak vücut bulurken; sağlık huzur dilemek hiç içimden gelmiyor, lütfen dilemiş varsaymanızı; bu yazımda sadece saygı dileklerimle yetinmenizi rica edeceğim!

Saygılarımla

BARIN Hasan Alioĝlu 
Gazeteci-Tarihçi-Yazar
Zengezur Özgürlük Harekatı Genel Başkanı

Facebook bana çok sıkıntı çıkarıyor beni twitereden takip etmenizi rica edeceğim. 
Twiter adresim: @ba61340379