Kadir Uğur Yılmaz

Tarih: 03.12.2024 13:40

Rusya'nın Eski Sovyet Coğrafyasındaki Stratejik Hataları ve Denge Arayışı

Facebook Twitter Linked-in

Rusya, eski Sovyet coğrafyasında yıllardır yürüttüğü stratejik politikalarda merkezi, otoriter bir yaklaşımla hareket etmeyi tercih ediyor. Bu, Rusya'nın bölgedeki etkinliğini güçlendirme çabasının bir sonucu olsa da, özellikle son yıllarda bazı stratejik hatalara sebep olmuş durumda. Bu bölgede "tepeden inme" olarak nitelendirilebilecek bir siyaset yürütmesi, sadece bölgedeki bağımsız devletlerin egemenlik endişelerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda ABD ve Çin gibi küresel güçlerin nüfuz alanlarına davetiye çıkarıyor.

Tepeden İnme Politika ve Sonuçları

Rusya'nın eski Sovyet coğrafyasındaki ülkeleri, çıkarlarını korumak adına sık sık baskıcı veya doğrudan müdahaleci politikalarla yönlendirmeye çalıştığı biliniyor. Bu tavır, özellikle Orta Asya ve Kafkasya’daki ülkelerde hoşnutsuzluk yarattı. Zira, Rusya'nın her bir devletin bağımsızlık ve egemenlik taleplerini dikkate almadan hareket etmesi, bu devletlerin gözünde Rusya’yı bir tehdit olarak algılamalarına neden oldu. Bu stratejik hata, ABD'nin “demokrasi ve insan hakları” politikaları ile bölgede artan etkisine zemin hazırlarken, aynı zamanda Çin'in “yumuşak güç” unsurlarını kullanarak bölgede nüfuz kazanmasına olanak sağladı.

ABD ve Çin’in Nüfuz Kazanması

ABD, eski Sovyet coğrafyasında Rusya'ya karşı bir denge unsuru olarak görülüyor. "Demokrasi ve özgürlük" söylemleriyle bölgeye müdahale eden ABD, çeşitli askeri işbirlikleri, ekonomik yardımlar ve kültürel etkilerle bölgedeki etkisini artırıyor. Öte yandan Çin, Kuşak ve Yol Projesi gibi ekonomik bağlantılar kurarak, yumuşak güç uygulamaları ve ekonomik yardımlarla bölge ülkeleriyle işbirliğini artırıyor.

Rusya'nın otoriter stratejisi, bölge ülkelerinin Rusya'dan uzaklaşarak ABD ve Çin gibi güçlere yönelmesine sebep oluyor. ABD ve Çin'in sunduğu fırsatlar, Rusya’nın bölgedeki nüfuzuna alternatif oluşturuyor ve bu durum, bölgedeki jeopolitik dengeleri değiştirme potansiyeline sahip.

Çözüm: Eşit Yaklaşıma Dayalı Bir Sistem

Rusya'nın, eski Sovyet coğrafyasında etkinliğini sürdürebilmesi için bölgedeki devletlerle daha eşit bir yaklaşımla işbirliği yapması gerekiyor. Her ülkenin bağımsızlık ve egemenlik haklarına saygı gösteren, onları yalnızca bir "uydu" olarak değil, eşit birer ortak olarak gören bir strateji, hem bu devletlerin güvenini kazanmasını sağlayacak hem de ABD ve Çin’in yayılmacı politikalarına karşı güçlü bir denge oluşturacaktır.

Bu noktada Rusya'nın, stratejisini yumuşatarak daha işbirlikçi bir yaklaşım benimsemesi, bölgede karşılıklı bağımlılığı artırarak kendine alan açmasına yardımcı olabilir. Ekonomik projeler, askeri işbirlikleri ve kültürel bağları geliştirecek yeni bir yaklaşım, ABD ve Çin'in bölgedeki etkinliğini dengeleme yolunda önemli bir adım olabilir.

Sonuç olarak, Rusya’nın bölgedeki çıkarlarını koruyabilmesi için "tepeden inme" bir siyasetten uzaklaşarak, eşit temelli bir diplomasi ile bölge ülkelerinin egemenlik haklarına saygı gösteren bir strateji benimsemesi elzemdir. Bu şekilde hem bölgedeki dengeyi sağlayabilir hem de ABD ve Çin’in yayılmacı politikalarına karşı kendi pozisyonunu güçlendirebilir.

Kadir Uğur Yılmaz


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —