Bugünkü yazıma başlamadan önce 'Rizeli Peker ve bizim Gegêler..' başlıklı dünkü yazıma gelen mesajlar arasında en ilginci bir zamanlar 'Hoca efendi' denen bugün ise 'Feto' olan Gülen'in bulunduğu okyanus ötesinde olmazsa da yurt dışında olan birinden bir hayli Zorlu denecek mesajdı.
Bana da 'Acaba dış güçler mi?' dediren bu mesajı okurken övünerek anlattığımız yaşımız ve mesleğimiz üzerinden geçerken saç, sakalarımızı da beyazlatan onca yıllara rağmen daha neler bilmediğimi de anlıyordum.
'Rizeli Peker ve bizim Gegêler..' başlıklı yazıma ve diğer haber, yorumlarıma gelen mesajları okuyup, 'Mail, sanal gider yazı kalır' diyerek elime aldığım kalemle dikkat çekici bölümleri defterime tek tek not ettikten sonra gelen diğer mesajlara bakınca nedense kuzenimin meclis üyesi olduğu çayırı aklıma geldi.
Ve; "Saldım çayıra Mevla'm kayıra" deyimi, 'Türkçede bir işi ya da sorumluluğu tamamen kaderin, yani Allah'ın iradesine bırakmak anlamında kullanılır. Bu ifade genellikle bir işin sonucunu belirleyemeyeceğimiz veya kontrol edemeyeceğimiz durumlarda, sonucu yüce bir güce bırakarak kendimizi rahatlatmak için söylenir.' diyor Google babanın sözlüğüne baktığımıza.
Peki "Saldım çayıra Mevla'm kayıra" deyiminin ne anlama geldiğini sorduğum aynı Google babanın bu deyimin Kürtçe anlamına 'Bilinmeyen Dil' demezse de 'tıne' deyip, yine Türkçe olarak 'Çocuklarına sahip çıkmayarak onları başıboş bırakan aile.' diye bir başka anlam vermiş yazımıza başlık olan 'Saldım çayıra, Mevlam kayıra..' deyimine..
Evet, sabah sabah ne oldu, kimi saldım çayıra diye baktığımda önüme yüksek sesle hatta bağırarak birinci parti olduğunu söyleyip, erken seçimi 'istemeyeruk' demez de seçmenden gelen baskı ile kerhen ve sessizce seslendiren CHP'li Belediyeler çıkıyor..
Ve bu belediyeler ile birinci parti olduğunu iddia eden CHP'nin alınacak bir erken seçin kararı ile değil birinci inanın 3, yada 4. parti olacağını olmazsa da mevcut iktidarın yeniden hem de silip, süpürerek bir seçimi kazanacağını görüyoruz. 
İnanmıyorsanız Kağıthande'den, Esenyurt'tan şirket müdürler getirip, iş yapacaklarını sanan CHP'li başkanlara, bir konser vermek için iki metre naylon çadır kuramayan türkücü başkanlara ve o türkücülerin türkücülere verdiği paralara ve adeta çayırlara  salınanlara bakın..
Siz onlara bakarken bende WhatsApp, CEO'su geçen günlerde Fransa'da gözaltına alınan Telegram, Messenger yüzünden artık yüzüne bakılmayan telefonlarımızda ki normal mesaj bölümüne bakayım.
Çünkü kimsenin kullanmadığı artık tüm dünyaca kabul edilmesene rağmen teknolojiden çok iyi anlayan,  her seçim sonucunda yapılan oy sayımında seçim takip merkezinde bir sürü rezillikler çıkan ve türkücülere verilen paralar gibi büyük paraların aktarıldığı sistemi bir türlü doğru dürüst çalıştırmayı beceremeyen CHP'nin belediyelerinde gelen onca boş ama bol paraların birilerinin cukkuna pardon cebine aktarıldığını his ettiren mesajlara bakıp, silmem gerekiyor.
Evet, gerek telefonlarınızın mesaj bölümüne gerekse geçtiğiniz cadde ve sokaklarda bulunan billboardlara baktığınızda bol bol Avcılar Belediyesinin Meclis Üyesi olan Tarkan Kaya'nın firmasının da yaptığı fiyakalı,  şaşaalı ve büyük paralar ödenerek basılmış türkücü konserlerinin afiş ve konser mesajını görürüsünüz.
Ve bunların altında ki imzaya baktığınızda çoğunun İmamoğlu'na müdür, amir iken kaymakamlar gibi beklenmedik bir anda vali olurcasına  gelen bir telefonla bir anda başkan adayı olmuşlar olduklarını da anlarsınız.
DEM'in, DEM'lilerin ve partililerinin süreçten ve MHP' ile ortaklığından bu yana kendisine kızgınlığını anlamayıp, geçen yıların etkisiyle de bir hayli yorulan kendisini ve kadrosunu yenileyemeyen iktidarın başkanlarının değil, parti genel merkezinin hatalarından faydalanıp, tesadüfen belediye başkanı olan CHP'li başkanın ismi kenara not edilmiş olan afişlerini görür artık mahalle derneğinden daha aşağı düşmüş dernekelerin çayırlara kadar düştüğünü de görüsünüz.
İnanmıyorsanız aha orada Kâğıthane'den gelip, giden taş gibi Müdürü, hesap kitap işlerinden çok iyi anlayan her geçen günü fistan gibi açan İlçe Başkanı olan olan Beykoz'a ve bugünlerde tırpanlarla biçilen, tırmıklarla toplanan üzerine de 'Sorarlarsa kim söyledi.. Soranın da..' diye türküler yazılan çayırlara gidin, kendiniz görün..