Yüksek desibelli seslerle beynin donanım ve yazılımında sinsice yapılan tehlikeli yıkımlarla tekdüze beyinler oluşturarak uyumlu breylerden müteşekkil huzur ve barış içinde yaşayacak toplumlar oluşturma düşü hep suya düşerek boğulan bir düş olarak kalmıştır. Zira huzurlu ve uyumlu bir topluma sahip olmak için beyinleri gürültü ile parçalanarak yazılım ve donanımıları parçalanmış beyinlere değil; sessizlik içinde beyinlerinin donanım ve yazılımını mükemmelleştirerek dehasını açığa çıkaran beyinlere gerek vardır (Dada).
Diktatörlüklerde beyinleri eşitlemenin en tehlikeli, en korkunç ama en sinsi mekanik yöntemlerinin başında yüksek şiddette ses yayan hoparlörlerle müzik icrası gelmektedir. Çünkü aynı beyin yazılımına ve donanımına sahip olanlar birbirinden farklı düşünemez, akledemez ve tefekkür edemezler. Zira son kutsal kitapta da bu mealde: ‘’Davar sürüsü olmayın’’/Bakara-104) uyarısı ile bu düşünce pekiştirilmektedir. Yani; farklı düşünün ki, davar sürüsü olmayasınız denmektedir.
Bir ülkede müzikleri siz besteleyin, kanunları kim yaparsa yapsın (Anonim).
Tarihi Delilller
Sanat, çoğu zaman gündelik hayatın gerçeklerinden kaçmanın bir yolu olarak bilinir. Sanat, özellikle müzik, zorbaların politikalarında çok büyük roller oynamıştır. Bu uygulamanın en eski örnekleri Babil, Mısır; Asur, Hint, Çin, Yunan, Roma ve hatta Arap Yarımadası medeniyetlerinde başlatılmıştır. Özellikle Arenalarda ve tapınaklarda kendi istekleri ile geldiklerini sanan topluluklar, arenada kurban edilen deneklerin ve öldürülen hayvanların sesleri ile şartlandırılarak, daha sonra bu ses alarmları ile arena ve tapınak olmaksızın şartlandırılmış ve güdülendirilmişlerdir. Tapınaklarda boynuz ya da boynuz benzeri çanlar ya da hoparlör benzeri metalik araçlar kullanılarak, insanlara verilen nutuklarla ödül ya da ceza verileceğine dair ümit ve korkular aşılanmıştır. Daha sonra aynı seslerin tekrarı ile tekdüze toplumlar oluşturulmuştur.
Bu uygulamanın en modern ve tipik örnekleri, ikinci Dünya Savaşı yıllarındaİtalyada özel müzisyenlerin icra ettiği konserlerle başlamış ve Roma-Berlin antlaşmasından sonra Almanya’da da yoğunlaşarak devam etmiştir. Bu dönemde hangi bestecilerin hangi müzikleri besteleyeceği, hangi müzik türlerinin yasaklanacağı dönemin liderlerince belirleniyordu.
Bu düşünceden hareketle toplama kamplarında tutulan esirleri sanki tek düze beyin yazılım ve hatta beyin donanımına sahip kılarak onları sürüleştirmek için orkestralar kurulmuş, konserler düzenlenmiş ve uygun görülen sınırlar içinde özel müzisyenlerin sanat icra etmesine izin verilir olmuştu. Auschiwtz kampında kurulan Kadınlar Orkestrası bunun en iyi örneğidir …. Bu müzik politikalarının temelinde toplumsal alan içinde yaratılmak istenen tek kimliklilik, uyum, ahenk ve bütünlük yatıyordu.
Pavlov’un Anti-Tank Köpekleri ve II. Dünya Savaşı
İkinci Dünya Savaşı sıralarında, Rusların Pavlov yöntemini kullanarak köpekleri şartlandırmak suretiyle büyük bir zafere ulaştılar. Köpekleri şartlandırmak için barınaklarda onları günlerce aç bıraktılar. Ardından barınağın önlerine tanklar ve altlarına da et konuldu. Aç köpekler serbest bırakılınca tankların altındaki etlere koştu ve güzelce ziyafet çektiler. Böylece, köpeklerin tankların varlığı ile et parçalarını eşleştirmelerini sağladılar. Köpekler, artık tankların olduğu yerde yemek olduğunu öğrenmişlerdi. Şartlanmış köpekleri savaş alanına getiren Sovyetler, şartlanmış aç köpeklerin üzerine manivelalı bomba yerleştirdiler ve Alman tanklarının üzerine saldılar. Tankların altında et bulacağı aşkıyla tankların altına giren köpeklerin sırtındaki manivela bükülünce sırtlarına bağlı bombalar patladı ve tankları tahrip ettiler.
Yine bazı rivayetlere göre; Sovyetlerin, Alman ordularına ait müzik ve marşlara karşı da köpekleri sesle şartlandırarak onlara et ikram ettiler. Son aç bırakılan köpekleri sırtlarına bağladıkları uzaktan kumandalı bombalarla Alman ordularına saldırtarak bombaları patlattı ve ordulara ağır zayiatlar verdiler.
20. yy’da Çin’de yapılan devrimde de bu tip uygulamaların yapıldığını söyleyenler mevcuttur.
Yine güncel olarak; Güney Kore, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye gönderdiği “çöp balonlarına” karşılık sınır bölgelerine propaganda için yerleştireceği “tam kapsamlı hoparlör yayınları’’ ile karşılık vereceğini duyurmuştur.
Gürültünün Beyne Verdiği Zararlarla Tek Düze Beyin Ürettiğine Dair Deneysel Biyolojik Deliller
“Bir gün gelecek insanlar kolera ve veba gibi gürültüye karşı da amansız bir mücadele verecekler.” Robert KOCH (1910)
SESLE BARDAK KIRMAK (GOOGLE) …Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, https://www.gercekbilim.com/yuksek-ses-ile-bardak-kirmanin-bilimi).
Gerçekten sesimizle cam bardakları kırabilir miyiz? Ya da kırılabiliyorsa nasıl hiç düşündünüz mü? Aşağıdaki videoda sesin frekansının, camın esnemesi ve kırılması açısından ne kadar önemli olduğunu görebilirsiniz. Aslında her parça camın doğal bir rezonans frekansı vardır. Ses dalgalarıyla etkileşime giren madde titreşmeye başlar ve kırılabilirler. Telefonlar ve radarlar gibi pek çok teknoloji aynı prensiple çalışır. Ses arttığında hava molekülleri yer değiştirir. Ses molekülden moleküle atlar ve sonunda cama çarpar (Resim Gerçek Bilim Sitesi_GOOGLE ortamından alınmıştır).
Yine de bardağı kırmanız için sadece yüksek ses değil, aynı zamanda camın titreşim dayanımını geçebilecek kadar yüksek bir frekansa ihtiyacınız var. Ses yeterince yüksek olduğunda cam titreşmeye başlar ve sonunda kırılır. Bardağı kırmak istiyorsanız yeterince yüksek ses ve rezonansa ihtiyacınız var. Ayrıca yardımcı olması için bardağı doğru frekansa getirmek için plastik kamış kullanabilirsiniz. Tabi bardağınız eski ve ince olursa daha kolay kırılabilir. Benzer teknolojiyle böbrek taşları da kırılmaktadır. Fakat doktorlar doğru frekansı aramak yerine, daha çok ses enerjisi yollayarak, böbrek taşlarını kırabilmektedir.
…Copyright (C) Gerçek Bilim kaynağını göstermeden paylaşmak ve yayınlamak yasaktır, https://www.gercekbilim.com/yuksek-ses-ile-bardak-kirmanin-bilimi/ .
SES DALGALARININ BEYNE ETKİLERİ
Patlamaya bağlı oluşan şok dalgaları çok ciddi beyin hasarları oluşturur. Patlama dalgaları çok yaygın damarsal beyin hasarına, beyinde hücre ölümüne ve hatta kan beyin bariyerini bozarak çeşitli nörolojik arazlara, ağır psikiyatrik rahatsızlıklara ve hatta kanserleşmeye bile yol açabilir (Shushi Kabu, PLoS One. 2015).
Şeklin Yorumu. Değişen patlama yoğunluklarının oluşturduğu şok dalgalarının neden olduğu damarsal sızıntı ve beynin karakolları ve kaleleri olan kan-beyin bariyerlerinde yaptığı hasar izlenmektedir. Harabiyet daha belirgin olarak beynin akıl ve irade oluşturan ön bölümleri ile görme ve işitmeyi sağlayan yan ve arka kısımlarda daha belirgindir (Beyaz oklar) ve çok tehlikeli kanamalara neden olmuştur gösterdi. Beyin en hassa alanı olan beyin sapı bölgesinde (Siyah oklar) belirgin kan sızıntısı gözlenmektedir . (Shushi Kabu, PLoS One. 2015). Şiddetli kafa trawmalarından sonra ya da kurşunlanmalardan sonra da aynı durum görülür (Abel po-Hao Huang, Scientific RepoRtS |(2019) 9:15614). RESİM: GÜRÜLTÜNÜN ŞOK DALGALARI CİDDİ BEYİN KANAMASI YAPAR. YUKARIDAKİ BEYİNLERDE SİYAH ALANLAR KANAMAYI GÖSTERMEKTEDİR.
Şok dalgaları beyinde hücreleri ve hücreler arasında ağaç dalları gibi olup hücreler arası iletişim sağlayan dalları parçalayarak çok ciddi derece sinirsel ve psikiyatrik hastalıklara yol açar. Yukarıdaki resimde bu durum izlenmektedir (Yuan-Ting Wu & Ashfaq Adnan Scientific RepoRts 7: 5323). Şiddetli kafa trawmalarından sonra ya da kurşunlanmalardan sonra da aynı durum görülür.
SES DALGALARININ İÇİ BOŞ ORGANLARA ETKİLERİ
Kısa bir süre içinde aniden ve sınırlı bir alanda yüksek enerji açığa çıkaran patlama basınç ve ısıyı artırır ve hızla genişleyen hava molekülleri bir “şok dalgası” ya da “çarpma dalgası” meydana getirir. Bu çarpma-yıkma etkisi bomba türü silahların tehlikeli etkilerinden bir tanesidir (1).
Hareketli ses kaynağının ya da hoparlörler gibi elektromanyetik özellik kazandırılmış ses dalgalarının hızı , sesin normal yayılma hızı olan 365m/sn2i aşıp ışık hızına erişince yayılma hızını geçince, ses, patlama sesi olarak duyulur. Bu durumda dalga ışın gibi konik bir alana yayılır ve şok dalgaları olarak isimlendirilir. Böyle durumlarda sesin yayılma hızının kaynağın yayılma hızına oranına Mach sayısı denir. Ultrasonik, frekansı 20.000 değerinin üstünde olan sestir (2).
Primer yaralanma; patlama sonucu oluşan yüksek basınçlı şok dalgası ile direkt temas ile oluşan
Bu duruma örnek olarak AKCİĞER, MİDE, BARSAK GİBİ LÜMENLI ORGANLARIN GEÇ PERFORASYONLARI VERİLEBİLİR. PERFORASYONLAR PATLAMAYI TAKİBEN HEMEN OLUŞABIİLDİĞİ GİBİ BIRKAÇ GÜN GECİKMİŞ OLARAK DA GÖRÜLEBİLİR. BU EKİ BIÇAKLAMA YA DA KURŞUNLANMADA OLANLARA BENZER. Gecikmiş perforasyonların nedeni patlama anında mezoların gerilip uzamasına bağlı olarak oluşan dolaşım hasarı veya intramural kısımlarda endotel hasarıyla oluşan mikrosirkülasyon bozukluğu ve buna bağlı oluşan duvar zayıflıklarıdır. Karın içi solid organlarda oluşan hasar şok dalgasından çok arkasından gelen patlama rüzgarının künt travma etkisiyle oluşmaktadır (Abel po-Hao Huang, Scientific RepoRtS |(2019) 9:15614).
Patlama yaralanmalarında şok dalgası çok hızlı hareket ettiği için alveoller içindeki hava trakeal yolla dışarı kaçamaz ve akciğer parankimi, içerdeki hava ve dışardan gelen şok dalgası arasında sıkışır ve akciğer kontüzyonu oluşur. Şok dalgası etkisini nispeten azaltan kaburgalar, arkasındaki akciğer dokusunu korur ama interkostal aralıkların karşısına isabet eden kısımlarda birbirine paralel şeriter halinde ekimotik alanlar görülür ki bu izlere litera- türde “rib markings” denmektedir. Akciğerlerdeki ekimotik alanlar interkostal aralıklardan başka me- diastinal yüzlerde ve diyafragmatik yüzlerde sık görülür. Patlamaya bağlı akciğer yaralanmaları sonucunda en sık görülen ve hayatı tehdit eden durumlardan birisi hastada akut solunum sıkıntısı sendromunun gelişmesidir.
Patlama şok dalgasının yarattığı basınç etkisinin bir başka etkisi alveoller içinde sıkışan havanın alveolleri yırtmasıyla oluşan pnömo ve hemotoraks ile bronkoplevral fistüllerdir. Yine alveollerde sıkışan havanın direk intravasküler alana enjeksiyonu ile hava embolileri görülür. Hava embolilerinin bir başka sebebi de reanimasyon çabaları ve sonrasında pozitif basınçlı ventilasyon uygulanması ile yaralı alveollerden vasküler yapılar içine hava kaçışıdır. Ayrıca cilt altı amfizemleri sık görülür.
Patlama yaralanmalarında genellikle çok daha yüksek basınçlara maruz kalan kulak zarı genellikle parstensa bölgesinden perfore olur (9). Perforasyondan sonra incudomalleal eklemde ve incudostapedial eklemde çıkıklar görülebilir. Bazen bu çıkıklara bu kemiklerdeki kırıklar da eşlik edebilir. Küçük patlama etkilerinde kafanın pozisyonu ve patlama bölgesine göre yönü perforasyon ve daha ileri yaralanmaların derecesini belirlemede önemlidir. Ama büyük patlamalarda önemi kalmaz ve daima kulak hasarı ve işitme kusuru oluşturur. Bu durum kapalı alan patlamalarında daha belirgindir.
ADLİ TIP BELGELERİ
PAPER PRESENTED| VOLUME 190, ISSUE 6, P945-950, DECEMBER 01, 2005
PDF [386 KB] Kaynak: Vered Avidan, M.D.Moshe Hersch, M.D., M.Sc.Yaron Armon, M.D.Dvora Aharoni, M.D.Petachia Reissman, M.D.William P. Schecter, M.D. Blast lung injury: clinical manifestations, treatment, and outcome. The American Journal of Surgery 190 (2005) 945–950.
BU DALGALAR BEBEK BEYİNLERİNDEKİ SİNİR HÜCRELERİNİ CİDDİ DERECEDE PARÇALAMAKTA VE OTİZME NEDEN OLMAKTADIR. BU NEDENLE SAVAŞ ALANLARINDA HALK SAĞLIĞI CİDDİ ÖLÇÜDE BOZULMAKTADIR.
YANDAKİ ADLİ TIP KİTABININ 646. SAYFASINDA SES DALGALARININ AKCİĞER VE BARSAKLARDA PARÇALANMALARA NEDEN OLDUĞU YAZILMAKTADIR.
Yukarıdaki resimde solda normal bir beynin akıl ve ahlak üretimiyle ilgili beyin alanı izlenmektedir. Ortada günde 6 kez 10 dakika aralıklarla iki ay boyunca 85dB şiddetinde sese maruz kalan bir denekte; sağda ise yine günde 6 kez 10 dakika aralıklarla iki ay boyunca 85 desibellik hoparlör gürültüsüne maruz kalan denekte akıl ve ahlak üretimiyle ilgili beyin alanı izlenmektedir. Örümcek şeklinde olan beyin hücrelerinin sayısının gittikçe azaldığıne ve dallarının kırıldığına dikkat ediniz. Bu deneklerde sosyal zeka, mekanik zeka ve ileri zeka kapasiteleri de düşmüştür. Nitekim; 85 desibel şiddetinde normal sese maruz kalan denekler yavrularını saklamak gigi bir davranış sergilerken; 85 desibellik hoparlör sesine maruz kalan denekler hem birilerine saldırmış, hem de yavrularını yemişlerdir Ayrıca yüksek desibelde aynı sese maruz kalan beyinlerdeki sinir ağları örgüsü de tek düze hale gelmekte ve beyindeki farklılıklar engellenmektedir. bu uygulama ıvan pavlovun köpeklerine uyguladığı zil sesleri ile aynı sonuçları vermektedir (Resimler kendi arşivime aittir).
Kaynaklar ve İleri Okuma:
Ana Görsel Kaynağı: Today I Found Out
Wikipedia. Anti-tank dog. (2018, Eylül 03). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2018. Alındığı Yer: Wikipedia
S. McLeod. Pavlov’s Dogs. (2018, Ekim 01). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2018. Alındığı Yer: Simply Psychology
Aşkın Bakbak ve Tuğçe Kaynak Akçaoğlu, “II. Dünya Savaşı Döneminde Klasik Müzik ve Müziksel Gelişmeler”, Online Journal of Music Sciences, Vol: 7, Sayı:1, Haziran 2022, 42-69.
https://doi.org/10.31811/ojomus.1055513
Gözde Ekiz, “İkinci Dünya Savaşı Döneminde Almanya’dan Kaçan Sanatçıların Sanata Katkıları” (Yüksek Lisans Tezi), Işık Üniversitesi, Sanat Kuramı ve Eleştiri Yüksek Lisans Programı, Nisan, İstanbul, 2022
Halide Karabiber ve Nilgün Doğrusöz Dişiaçık, “Nazi Almanyası’nda Bir Propaganda Aracı Olarak Keman: Goebbels’ın Stradivarius’u”, Yegah Müzikoloji Dergisi, Cilt:6, Sayı:3, Aralık 2023, 511-528. https://doi.org/10.51576/ymd.1400548
Juliane Brauer, “How Can Music Be Torturous?: Music in Nazi Concentration and Extermination Camps” Music and Politics, Vol:10, Sayı:1, Kış 2016, http://dx.doi.org/10.3998/mp.9460447.0010.103
Yeşim Özlem Gürer, “II. Dünya Savaş’ında Almanya’da Baskı Altında Müzik” (Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi, Müzikoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2007.
Euronews & Reuters Yayınlanma Tarihi 21/07/2024.