Aziz mübarek günde sus, sus, susmakta bir yere kadar yeter artık insanın sabır taşları çatlıyor.
Aydın ve Âlim insanların ışıkları ile parlayan bir Erzurum ‘da yaşamayı çok istedim. Ancak yıllar geçtikçe ve yaş ilerledikçe, o ışıkların bu şehirde hiç yanmamış olduğunu veya yanmış olsa bile, üzerlerinin bir kara bir örtü ile örtüldüğünü gördüm. Maalesef, ışıkların üzerini örtmede oldukça mahir olan bir azınlık ile birlikte yaşadığımızı fark ettim.
Erzurum’un sosyal düzenini dizayn etmeye çalışan ve küçük halkalar şeklinde örgütlenmiş hastalıklı bazı insanlar, bazen bir STK başkanı, bazen bir gazeteci, bazen bir sanayici veya tüccar bazen bir daire müdürü veya idareci, bazen şeyh ya da hoca efendi, bazen öğretim görevlisi bazen de şehrin eşrafı kimliği ile karşımıza çıkabilmektedir.
Sosyal hayatın içinde bu tür grupların ve örgütlenmelerin olması, gayet normal ve doğal bir durum olsa da yanlış olan, bu grupları ve örgütleri oluşturan insanların Yavşaklık seviyesinde ki, nitelik sorunudur.(Elbette istisna olanlar var ve onları tenzih ediyorum.)
Aydınlık olmayan karanlık bir şehre öyle alışmışız ki, bunun farkında bile değiliz. Belki de bu yüzden, üretemiyor, geriye gidiyor, göçüyor ve topraklarımızı terk ediyoruz.
Farkında mısınız? Yavşaklar ise hep oldukları yerde duruyor.
Bu yavşaklar, arka planda, şehrin dedikodu üretim ve yayma üssü gibi çalışırlar. Gözlerinin önünde yapılan bir yanlışa, yanlış diyemez, kendi menfaatlerini hesap eder ve ona göre tavır takınırlar. Şehrin genel menfaatlerinden ziyade kendi küçük menfaatlerinin geleceği için yatırım yaparlar.
Bunların kim olduklarını ve isimlerini zikretmeye gerek yok. Hepsi etrafımızda ve herkes biliyor.
Yavşakların uzmanlık alanı, yalakalık ve takla üzerinedir.
Yavşakların gıdası adam yerine konulmak ve pohpohlanmaktır. Kendilerine iltifat eden şehir idarecileri bürokratlar ve siyasetçiler, onlar için muteberdir. Sözün ona bu yavşaklar, onları kullanır, Örneğin bir siyasetçi, vali, belediye başkanı, başsavcı, emniyet müdürü veya herhangi bir bürokrat, bunları telefonla arayarak hal hatır ettikleri sürece veya yemeklerde, törenlerde bunları yanlarına oturttukları sürece problem olmaz. O bürokratın, siyasetçinin, idarecinin niteliği, liyakati memleketin hayrı için iş yapıp yapmaması? Şehrin yavşakları? İçin önemli değildir.
Yavşaklar intikamcıdır. Yeteri kadar okşanmazlar ise, her türlü dedikodu ve karalama kampanyasını derhal ve düşünmeden devreye sokabilirler. Belki de asıl güçleri, buradan gelmektedir. İnsanlar bunları bile bile şirretliklerinden çekindikleri için ses çıkarmaz, bunlara bulaşmazlar.
Toplum içinde birkaç yavşağın olması kaçınılmazdır ve hatta gereklidir. Ancak bunlar çoğalmış, sahneyi kaplamış ve sosyal düzeni dizayn etmeye başlamışlar ise durum vahim demektir. Erzurum, her anlamda, tam da bu dönemi yaşamaktadır.
Çoğu zaman, hepimiz yakınırız. Bu şehir sahipsiz, bu şehir öksüz, bu şehir kimsesiz, diye. Sayısız Yavşağın egemen olduğu bir yerde, ışık saçacak aydınlık ve âlim insanların yaşayabilmesi maalesef mümkün değildir. Toplum bu durumu artık fark etmeli ve artık tercihini yapmalıdır.