Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
Rahat ve konforlu bir şehirde yaşamak açısından, zengin ve kaliteli bir hayat sürmek açısından, sağlıklı ve huzurlu bir nefes alma durumu açısından yarınlarla alakalı olarak benim öyle ahım-şahım bir umudum yok.
Harika geçen bir organizasyon sonrasında; yaşadıklarım ve gördüklerim için böyle düşünme mecburiyetinde kaldım diye belirtsem yerini bulur diye düşünüyorum.
Ama inancım odur ki; ilk seçimlerde mevcut durumda bulunan STK temsilcilerinin büyük oranda tamamı değişir ise belki o zaman bir şeyler düşünebilirim.
Düşünsenize neredeyse altındaki koltuktan, ayak basılan halıdan, izlediği televizyondan, odasındaki hemen her eşyadan daha eski olan STK Başkanları var bu ülkede, bu şehirde.
Ne mutlu bize ki antika zenginiyiz.
Bunun yanı sıra yaptığı işin farkında olmayan, oturduğu koltuğu kendi malı gibi gören ve o kurumun her imkânını sadece ve sadece kendi zevk-ü sefası yolunda kullanan, aklı havada bir karış hovarda yaşayan STK larımız da yok değil.
Nasıl olsa aidatlarda istedikleri ayarı çekebiliyorlar. İcra yoluyla bile kanunların arkasına saklanarak tahsil edebiliyorlar. Öyle ki araba beleş, yakıt beleş, yeme-içme beleş, istedikleri yere rahatlıkla gidebiliyorlar, istedikleri yere rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Çoğu adımı yazmıyorum bile.
Uzun lafın kısası hayatları VİP…
Sadece kendilerinin olsa iyi, yetmezmiş gibi bir de “kart hamili yakinen” olanları var bunların.
Allah muhafaza her hangi bir olumsuz durumla karşılaştıkları vakit, durumu ortaya çıkarana kızdıkları zaman; hemen ellerini telefonuna atıp karşısındakine tehdit varı bir tonla senin amirin kim bakayım, sen benim kim olduğumu biliyor musun? Diye, sormaları da yok mu?
Harbiden gülmekten, bitiyorum ben…
Aslında
Ağlanacak halimize gülüyoruz.
Pandeminin aşılardan sonra bize bıraktığı en büyük hasar kaydımız bu olsa gerek.
İdrak yeteneğimizi ve tahlil yeteneğimizi kaybettik.
Ve
Maalesef hükümsüzdür!
Dünyanın gözü önünde büyük bir heyecanla sergilediğimiz organizasyonumuzun henüz yankıları devam ederken; ivedi olarak bazı kurum ve kuruluşlarımızı göreve çağırmak istiyorum.
Mesela birileri şu STK ların, derneklerin veya vakıfların veya birliklerin bütçeleri dâhil olmak üzere bir sorgulansın bakalım; kim, nerede ve ne yaparmış? Bu şehrin maddi veya manevi değerleri kimlerin elindeymiş veya ne kadarmış, ne kadar olmuş?
Mesela sadece bir imza atmak için sözüm ona bir kaleme kaç para vermişler?
Seçim zamanlarına kadar halkının yanına uğramayan, kimsenin kapısının önünden dahi geçmeyen, kimselere bir fayda sağlamayan STK larımızın ve bilhassa şu kart hamili yakinen olanların kapısını bir çalalım olmaz mı?
Allah aşkına Siz kimsiniz? Diye bir soralım olmaz mı?
Hem de onların kim olduklarını hep beraber öğrenelim bakalım.
Biz tanıyalım ve tanıtalım ki gariplerim birilerini telefonda rahatsız edip te “şu kapıdaki elemanın beni içeri almıyor” diye ağlamasınlar…
Bir de sormazlar mı?
Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
!