Seni hiç ama hiç sevmedim 2024… (2)
Benim kadim ülkemde ne vardı diye merak edip perdeyi araladığımda ise; kâh güldüm, kâh sevindim ve kâh ağladım.
Ve bir kez daha gördüm ki,
İşte o elimden bir şey gelmediği için üzüldüğüm anlarda; tıpkı Gazze’de olan, Doğu Türkistan’da olan, Suriye’de olan bir çocuğun yanaklarından dökülen yaş gibi benim yanaklarımdan da aynı renk gözyaşları döküldü…
Hiç bir farkımız yoktu…
2023 ün yokluklarından kalan kırıntılarıyla girdiğimiz 2024 te; yaşadığımız onlarca, yüzlerce ve hatta binlerce hayal kırıklığının içerisinde avuntumuz ise halen daha yaşıyor olmamız, halen daha nefes alıyor olmamız ve halen daha bir şeyleri için dudak büküyor olmamız olmuştur.
Belki birilerine garip gelebilir, hatta inandırıcı gelmeyebilir ama gerçek olan bu.
Hem de şaşıracaksınız ama huzurlu bir şekilde.
Ancak ben yine söylüyorum 2024 ü hiç ama hiç sevmedim.
2024’ün en olumlu tarafı Suriye politikasında izlenen yolun gerçekliğinin, doğruluğunun ve dahi haklılığının ortaya çıkmış olmasıdır.
Suriye’de ne işimiz var diyenlerin, halen daha başka başka mazeretlere sığınarak kendilerini haklı çıkarma çabalarının altında yatan en büyük gerçek ise; zannımca, son yüz yıldır süre gelen kaos planlarının başka bir boyutu, başka bir dalgasının, satın alınmış senaryosunun sahnelenmesi olduğudur.
Yoksa durup dururken insan kendi komşusunun evine, hem de 1000 km lik uzantısı olan sınırına neden girmeye kalksın ki.
Meyhane gecelerinin sahte sarhoşluğu ve satın alınmış beyinlerin hayal güzelliği içerisinde tüttürülen, demli sigaralar ile kafayı demlemek ve âlemlere akmak varken; ne işimiz var bizim İHA ile SİHA ile komşumuz Suriye’de değil mi?
Komşuda terör varmış, ihanet varmış, kaos planlarının daha ileri boyutu bölücülük varmış, birilerinin Orta Doğu coğrafyası üzerinde saçma sapan emelleri varmış bize ne denilip, kenarda beklenilerek, “Uyu Ali uyu” misali sözde fişlerimizle, kiralık beyin yıkama eğitimimize kaldığımız yerden devam etmeliyiz değil mi?
Ancak; siyasi olarak dış politikalarda gösterilen başarıların, iç piyasada bilhassa ekonomi boyutunda sıkıntılı olduğunu ve başarı oranının yok denecek kadar zayıf olduğunu söylemenin bir sakıncasının olduğunu ise hiç düşünmüyorum.
Ve bu durumu görmenin ve dahi anlamanın tek yolunun vatandaşın arasına girerek, nasıl yaşadıklarını idrak etmek en doğrusu olur düşüncesindeyim.
Sırf piyasanın sıkışan gazını almak amacıyla yapıldığını düşündüğüm, ev sahiplerinin nazına ve hatta keyfine dokunulmadan yapılan birkaç göstermelik düzenlemenin; ülkede oluşan suni kira artışlarını önleyememesi, mevcut iktidarda bulunan hükumetin iç piyasadaki en büyük oy kayıplarından birisidir. Ev sahipleriyle orantılı olarak artan ve her geçen gün daha bir kendi başlarına hareket eden, kontrolsüz/denetlenemeyen veya denetlenmeyen, onlarla yani ev sahipleriyle ortak hareket eden, hatta çoğu zaman onları “sırf üç kuruş fazla kazanacaklar diye” yönlendiren, başta merdiven altı türemiş olan emlak sektörü ise başlı başına bir sıkıntı olarak, ileri dönemlerde çok can sıkacağa benzemektedir.
Hiç kontrol edildi mi acaba; sadece bir mahallede kaç tane emlakçı var ve bu mahallede bulunan emlakçılardan kaçının devlete kaydı var? Bu durumu ilçeye ve hatta il bazında değerlendirecek olur iseniz ortaya çıkan durumun ne kadar vahim olduğu konusunda umarım bir fikriniz olur düşüncesindeyim!
Kira artışlarının eş zamanlı olarak yapılması, market raflarında önlenemeyen ve hatta alış-veriş esnasına dahi anlık değişebilen fiyatlandırmalara ses çıkarılamaması veya bu raf sahiplerine karşın yapılan çok komik düzenlemelerle, cezalandırılmalarla vatandaşın avutulması ise 2024’ün yaşanmış en büyük hayal kırıklıklarından başka bir tanesini oluşturmaktadır.
2024 aynı zamanda hayal kırıklıklarının ve hatta yanıltmalarının yoğun olduğu bir yıl olarak ta tarihe geçebilir.
Mesela;
Hani 2024 yılı “emeklilerin yılı” olacaktı? Diye sorsam, Allah aşkına kaç kişi parmak kaldırıp ta “oldu” diyebilir ki?
Emeklilere uygulanan bu sağlıksız ve amaçlı (!) çalışmanın sonunu ciddi oranda merak etmekle birlikte, yarın bir gün olası seçim esnasında hangi gerekçenin ardına saklanılarak emekliden oy istenileceğini şimdiden dört gözle beklemekteyim. Ayrıca bir önceki seçimlerde alınan sarı kartın kaydı çok çabuk unutuldu diye düşünenlerdenim.
Diğerlerine değinmeden sıraladığımız bu üç madde sorun bile, mevcut iktidarın iç politikasının zayıflığını ve hatta vatandaşlarına karşı ciddi oranda vurdumduymazlığını ortaya çok net bir şekilde koymaktadır.
Değil mi ki,
2024 aslında çok ta yalancı bir yıl imiş, biterken anladık…