Seni hiç ama hiç sevmedim 2024… (3)
Kadim şehrim Erzurum ise umudun ekmeğini yemeğe devam ededursun.
2024 ten istediğini alamayan ender şehirler sıralamasında başı çekse de, akla hayale gelmeyen çalışmalarda ise ilk sıralara kimseleri oturtmadığımız, 2024’te de kendisini çok net bir şekilde göstermiştir.
Küsmelerimiz, adam sendeciliklerimiz ve boşverciklerimiz son sürat devam etmesine karşın; verilenlerle idare etme huyumuz da küçücük de olsa hafiften bir uyanış sezilmesi, 2024’ün diğer geçip giden yıllara nazaran biraz daha bereketli olduğu hissini vermiştir.
Adı her ne kadar Uluslararası Hava alanı olsa da, hiçbir zaman mecburi inişler dışında ve Umre veya Hac vazifeleri faaliyetleri dışında kullanılmayan bu uluslar arası alanımıza, 2024’te Hindistan sayesinde biraz canlılık gelmesi; dünyada bir yerlerde bulunan ülkelere böyle bir şehir bulunduğu reklamını yaptırmıştır. İç hatlardaki “ne versen yeriz” mantığımızın değişmeyeceğini ise bilinçli olarak düşürüldüğümüz ikiliklerde çok rahat görebilmekteyiz.
Demir yolları hususunda da Sivas'a marabalık yapma durumumuz yeniden gözden geçirilerek; yıllar, yıllar, yıllar sonrasında “lütfen” verilen bir bölge müdürlüğümüzün, bugün gelinen noktasında, neredeyse senesi gelmesine rağmen ciddi bir adımın dahi atılamamış olmasını 2024’ün beklentileri sandığına rahatlıkla atabiliriz. Ancak elimizden alınanların, bu şehirden götürülenlerin de geçmişin sandığında unutulduğunu da üzülerek belirtmek isterim.
Şehrimizi Karadeniz'e ve hatta komşu şehirlere daha rahat ve daha kısa yollardan kavuşturacak olan tünellerimizde ki halen daha ışığın görülememesi durumunu, artık yadırgamıyoruz bile.
Çümki neden?
Çümki…
Umut fakirin ekmeğidir cancağızlarım.
Sen bir oturuşta fakirin karnını her istediğiyle doyurursan o fakir senden daha başka şeyler isteyebilir.
Hatta ve hatta ister de…
O yüzden ne yapacaksın?
Oyalayacaksın, umutlandıracaksın, hayal kurduracaksın.
Hatta yeri geldiğinde umutsuzluğa kapılmaması için de arada yeni ve taze umutlarla ayar çekeceksin ki, yarınlara daha rahat çıkabilsin.
İşte bu durum, bu şehrin hemen her kurumunda ve hatta her STK’sında ve hatta her Derneğinde ve hatta her oluşumunda göze çarpmaktadır.
Sorsan hepsinin akıl almaz hayalleri yanı sıra, uçuk projeleri vardır. Sabah/akşam havanda su dövmek için toplantı üzerine toplantı, faaliyet üzerine faaliyet ve dahi ara vermeksizin umut tazeleme çalışmaları sürüp gitmektedir.
Ortada olan gerçek ise;
İçerisinde bulunduğumuz durumdur.
Hiç birisi ama hiç birisi de elini taşın altına koymaya cesaret edemediği gibi “adam sende”ciliklerini hemen devreye sokarak, durumdan kendilerine “arazi olma” haklarını kullanmaktadırlar. Çoğu zaman da mecburen/kaçacak bir yer olmadığı durumlarda atılan adımlarda en küçük bir bahaneye dahi bakmaksızın “küsme” haklarını devreye sokarak, kendilerine haklılık payı çıkarırlar.
-Küstüm…
-Neden? Hayırdır ne oldu ki küstün?
-Ne bilim işte küstüm…
İşte içerisinde bulunduğumuz acınası durum…
Ankara’dan hep bir şeyler bekleyen.
Ankara’ya bakmaktan boynumuz tutuldu farkında değiliz. Neredeyse devlet kadrosuna alacağımız davul/zurna ekibimiz hava alanından bu tarafa gelemez oldu. Karşılama heyetlerimiz hava alanı yolunu suyolu yapalı asrı aştı. Sadece bu yolda harcadığımız yakıt parasıyla bu şehir abad olurdu ya neyse…
Dedik ya;
2024 çok umutlu olduğumuz bir yıl oldu ama ben 2024'ü hiç ama hiç sevmedim.
Hep kıskanmışımdır.
Kayseri bu yolda ekolüm olan şehirlerin başında gelir ve yine yaptılar yapacaklarını…
Biz burada, özellikle ve bilhassa şehrin basınına kapalı olarak yaptığımız “Kış Sezonu” çalışmalarını yüzümüze gözümüze bulaştırıp, bir cana mal ederken; adamlar Türkiye’de bulunan bütün turizm acentelerini uçağa doldurup, şehirlerinde büyük bir organizasyonla, Palandöken’den sonra devreye giren Erciyes’imizin tanıtımını yaptılar.
Bu da görülüyor ki kısa bir zaman sonra tedbir alınmaz ise Palandöken'de sadece ve sadece şehrin zevatı kayacak.
Pardon kalacak…
Eeee artık gözünüz aydın derim haberiniz olsun. Bir zaman sonra dağ tümden size kalacak ya keyfinize değen olmaz artık. Dilediğiniz gibi devletin imkanlarıyla bu çok ama çok pahalı zevki cebinizden kuruş harcamadan ve kalabalığa karışmadan keyfinizle mangal yaparak kutlarsınız.
Hatta yanınıza bir kaç fotoğraf çekmek için devletin resmi ajansını da alıp boy boy reklam fotoları atarsınız ki boş durmuyoruz, çalışıyoruz diye.
İşte binlerce yıllık tarihi olan, Erzurum’un 2024’ü!
Biz yine de bir aşır okuyup, açalım ellerimizi Semaya. Rabbim büyük padişahtır acır halimize de, ekmediğimiz tarlalarımızı enva i çeşitte ürünle doldurur.
Elbette buna muktedirdir ama hani bizim, tedbiri al takdiri ona bırak düsturu?
Ve maalesef batı cephesinde değişen hiçbir şeyin ama hiçbir şeyin olmadığını, yalnız başımıza vicdanımızla baş başa kaldığımızda anlayacağız...
Sonuç olarak; anlatılacak, yazılacak ve dahi bas bas bağırarak haykırılacak o kadar çok şey var ki!
Ama çok iyi biliyoruz ki tuzu kuru olanların bu sessizliği, odunu yaş olanların haykırışlarını her zaman olduğu gibi yine bastıracaktır.
O yüzden; ben 2025’i görmeden umut ederek, umudun ekmeğini henüz taze ve çıtır çıtır iken yemek istiyorum. Belki Turizm Başkenti olmamız buna vesile olur ha, ne dersiniz?
Ben 2025’i gerçek anlamda yaşayarak ve gelişerek ve kalkınarak ve büyüyerek ve problemlerin birikmiş noktasında çözüm üreterek sevmek istiyorum.
O yüzden de,
Seni hiç ama hiç sevmedim 2024…