Şişşşt kimseler ses çıkarmasın denetim var!
351 i 5 e bölsek sonuç ne çıkar acaba ciddi olarak merak eden var mı?
Birileri hemen eline hesap makinesini alıp birazdan dillenmeye başlar; 70,2 diye.
Biraz komik olacak ama rakamlarla aramızın iyi olmadığını son 5-6 yıl içerisinde başımıza vura vura öğrettiler diyebiliriz.
Bir ev sahibi kalktı hayatında görmediği bir rakamı 3 kuruş etmeyecek evi için kira olarak istedi, mecburen hem de kanun çerçevesi içerisinde istemiyor olsak dahi mecburen verdik. Bir marketçi kalktı raflarında it oynamış yonca tarlası gibi hem de gözümüzün içine baka baka oynadı, mecburen bu durumu da kanun çerçevesinde kabullendik sesimiz çıkmadı… Otosunda, taşıtında, nakliyesinde ve dahi ekmeğinde bile aynı durum söz konusu oldu da, kimselerin ağzını bıçak açmadı.
A ç a m a d ı…
Kabulleniyorduk.
Hem de kanunlar çerçevesinde kabulleniyorduk.
Mecburen…
Kabullenmeyip ne yapacaktık sanki; kışın ortasında evsiz mi kalalım.
Ya da ekmek almayalım da pasta mı yiyelim?
O raflara elini uzatmayacak babayiğidi henüz bir ana doğurmadı. Bebek katillerinin malları bile benim ülkemde kapış kapış gidiyor.
Bu arada,
Birilerinin kenardan bu 351 i sorduğunu duyar gibiyim.
Konuyla ne alaka dediklerini duyduğum gibi…
351, benim şehrimde bir haftada denetimi yapılan ve her hangi bir sorunun/olumsuzluğun yaşanmadığı kanunen ifade edilen; denetlenen, işyerinin rakam sayısıdır.
Yani bu şehirde, tam bir haftada 351 iş yerine devletin denetim elemanları giderek; denetim yapmışlar ve kanun maddeleri dışında her hangi bir olumsuzluğa rastlanılmamış olduğunu da kamuya duyurmuşlardır.
Eeee; meydana gelen 1-2 olumsuzluğun ise 351 in yanında devede kulak kalacağı için kimsenin umurunda olacağını da zannetmiyorum.
Dört dörtlüğüz vesselam.
Haftada beş iş günü olduğu gerçeğinden yola çıkılarak 351 i 5 e böldüğümüzde, gün başına 70,2 iş yeri düşmekte olup, bir gün içerisinde tamı tamına 70,2 iş yerinin denetimi kanunlar çerçevesinde yapılmış olduğu kamuya iletilmiştir. Mesai saatlerine tam riayet edildiği farzından yola çıktığımızda; nefes almadan, başka her hangi bir dikkat çekici durumla karşılaşmadan saatte 8,775 iş yerinin denetiminin yapıldığını düşündüğümüzde, 8 saatlik mesaimize neleri sığdırabileceğimizi gördüğümüzde, göğsümüzün kabarmaması içten bile değil. Oysaki bu şartlarda bizim şu ana kadar bırakın dünyanın, kâinatın süper devleti olmamız gerekmiyor muydu?
Bir doktorun tek başına bir gün içerisinde yüzlerce hastaya bakmasının normal karşılandığı, bir öğretmenin daracık bir sınıf içerisinde 40-50 kişilik öğrencisine eğitim vermesinin kahramanlık olarak görüldüğü, bir inşaat firmasının hem de deprem bölgesinde birkaç ay içerisinde sayısı binleri bulan konut inşa etmesinin marifet sayıldığı günümüzde garipsenmeyecek bir olay aslında.
Ama kıt aklımla düşünmeden edemedim; mademki bu raflarda hiçbir sorun yok, biz neyin sıkıntısını yaşıyoruz ki?
Önümüze ne verilir ise itirazsız kabul edelim, bizden ne istenir ise şartsız/şurtsuz ve dahi âmâsız kabul edelim.
Fazlasına da sakın ha, ses çıkarmayalım.
Zaten öyle değil mi?