Her türlü toplum mühendisliğinin sergilendiği “siyah-beyaz bir cinâyet filmi” olan 12 Eylül 1980’le, ‘akl-ı selîmin şirâzesinden çıktığı bir siyâset filmi’ olan 12 Eylül 2010 arasında geçen şu 30 yılda; “temel referanslar”, “fikrî müşterekler” ve “siyâsî tercihler” başta olmak üzere pekçok şey değişse de, “değişim” (?!) modası, herkesi ve her şeyi perde-pûş eylese de, “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” kelâmı herkesin dilinde beylik bir söz hâline gelse de, “Onlar”; ‘değişimin, hayatın değişmez bir kuralı olduğuna, ama bazı değer yargılarının değişmemesinin de hayatın bir başka değişmez kuralını oluşturduğuna’ yürekten inandılar…
“Onlar” ‘Ülkücülüğü, sıradan bir siyâsî hareket değil; bir medeniyet iddiâsına sâhip olan, kalbi Türkiye için çarpan, gönlü Türk-İslâm Dünyası’nı kucaklayan ideâlist insanların savunduğu bir dâvâ ve millî-İslâmî-insânî hasletlere sâhip ahlâkî bir duruş’ olarak gördüler...
“Onlar”; dînî ve millî referanslarını hiç değiştirmediler, aslâ devşirilmediler, şahsî menfaatlerin ve dünyevî sevdâların peşinden gitmediler, kişilik ve kimlik zaafiyeti göstermediler...
Selam ve dua ile
Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin