Siyaset: menfaat için yapılır!
İşte ben de tam bundan bahsediyordum aylardır…
Ama o halen daha konuşulan ve dillerden düşmeyen şaibeli kongreye katılamadığımdan dolayı, elimde delil olmadığından dolayı, hatta ve hatta yaşadığım bu şehirden bir abiyi (!) desteklemek için çıkılan yoldan; başka bir kardeşe destek verilerek (!) gelindiğinden dolayı sesimiz çıkmasa da her muhabbet ortamında dile getiriyorduk…
Diyorduk ki; bu işin içerisinde başka bir işlerrrrrr var diye.
Zaten son haftalardır da; yaşadığımız ve bir yerlerden görüntü edilen para kulelerinden sonra ki, gündemimiz sadece bu.
Çürük bir temelin üzerine inşa edilmiş olunan bir yapının, ne zaman ve nasıl bir şekilde yıkılacağını beklediğimiz gibi…
Değil mi ki bu yapı yıkıldığı zaman, altında kimler kalacak hep beraber göreceğiz.
Çok değil eli kulağında.
Üzüldüğümüz ve canımızı sıkan taraf ise bütün bu yapılanların ortaya çıkma ihtimalinde dahi; hemen daha önceden hazırlanmış ve görevlendirilmiş olunan birilerinin tahriki ve yönlendirilmesi ile ortalığı hareketlendirerek, sözüm ona “Mustafa Kemal’in Askerleri” ni harekete geçirerek gündemi değiştirmeye, “laik” lik elden gidiyor yaygarası altında perdelemeye, yerli ve milli olan bu vatanın gerçek evlatlarının üretimlerini boykota çağıracak kadar atılan ihanet adımlarının tamamının Gazi Paşaya fatura edilmesi olmuştur hep.
Merak etmemek elde midir; acaba diyorum, Gazi Paşa olmasa idi bütün bu işlenen adı konulamayan işler neyin ardında saklanacaktı?
Elbette siyaset menfaat için yapılır.
Bir köyün, mezranın ve ilçenin kalkınması amacıyla, şehrin ve hatta bölgenin…
Bu şekilde ve amaçla atılan; kalkındırılan, imar edilen, teşviklendirilen her alanın ardından, koskocaman bir ülkenin ve dolayısıyla da halkının kalkınacağı hep bilinir.
Ama gel gör ki; en basit bir kurultayda dahi koskocaman Gazi Paşanın kurmuş olduğu kadim partisinin ve sözüm ona neferlerinin yaptığı ayan beyan ortada.
Bu görünenin ve ortaya çıkanların buz dağının görünen tarafı olduğu söylenir hep.
Ne bilelim belki de o yüzdendir, birilerinin taaa Avrupa’ya seslenerek gelin bize sahip çıkın yaygarası.
Topuklu ayakkabısıyla cinsiyetinin ne olduğu belli olmayan birisinin, acayip bir şekilde kırıtarak elinde Gazi Paşanın kurduğu kadim partinin, ne yazıktır ki bu günlerde bütün özelliğini kaybetmiş bayrağını sallayarak “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı atarak gündemi değiştirmesi…
Dahasın saymayalım.
Hem de bu topraklarda Brütüs aramanın ve sormanın; Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün hemen yanı başında, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünü sormaktan daha kolay olduğu bir ortamda…
Elbette, siyaset yapılacak.
Demokrasinin en temel özelliğidir bu.
Anayasal hak ve özgürlüğümüzün yarınlara aksetme şeklidir siyaset.
Ve
Elbette ki siyaset menfaat için yapılacak.
Ancak sırf şahsi menfaatleri için Yenişafak’ta kaleme alınan yazıda değinildiği gibi iradesini 200 dolara hem de meyhanede satan bireylerle değil. Bir ağabeyine gönül verip, sözde onu desteklemek için çıktığın yolda yalnızlığa terk edip, başka birisinin arabasına binip, Kiptaş’tan anahtar alıp ahdinden dönerek değil.
Hatırlatmak gerekir ise;
Siyaseti; hiçbir zaman yanında bulunamadığın ve tarafı olmadığın halkın için, inanmadığın ve benimseyemediğin cumhuriyetin için, kavramını dahi işine gelmediğinden algılayamadığın laikliğin için, asla olamadığın ve olamayacağın milliyetçiliğin için, manasını idrakten uzak olduğun devletin için, kaos ortamıyla eş değer gördüğün devrimcilik için yapman gerekmiyor muydu?
Birilerinizin daha “ok”un manasını dahi idrak edemezken, bu simgenin kadim Türk halkının gönlündeki maneviyatını bilmezken, Gazi Paşanın amacını hiçe sayıp bilinçsiz bir şekilde kalkıp ta siyasete soyunmasının, şahsi menfaatten öte bir şey ifade etmediğini görmüyor musunuz?
Ve bu vaziyette bizler kalkıp değişim ve gelişim için önce gözü sonrasında karnı doyacak birilerinin siyasetinde kalkınmayı bekleyeceğiz öyle mi?
Hem de 200 dolara…
Yazık.
Erzurum’a da yazık, bu memlekete de…