Mesut TuranErzurumluyorum
SONBAHAR İKİ YÜZÜ (sanat ve eğitim)
Ve sonbahar… Nedendir bilinmez? Bu mevsime insanlar hep hüzün ayları diye bakar.
En çok söz bu mevsime söylenmiş,
En fazla türkü, ağıt, şarkı bu mevsim için bestelenmiş.
Ayrılık dersen burada, yalnızlık dersen yanı başında.
Hasret, özlem vuslat…
Tüm karmaşık duygular ile beslenmiş sonbahar.
Dil bir başka konuşur olmuş, göz bir başka görmüş…
Belki de insan, ömründen bir yıl daha gittiğini bu mevsimde daha iyi anlıyor. Dökülen yapraklarda kaybettiği yakınlarını anımsıyor, anıyor. Eşine, dostuna, unutulmaya çalışılan sevgiliye en çok bu mevsimde özlem duyuyor.
İşte bu yüzdendir ki sonbahar, edebiyatımızda önemli bir yer tutar.
Şair onunla mısra olur dökülür kâğıda.
Romancı onunla coşar duygularını kaldırır şaha.
Her bir duygu başka başka renk olur, cümbüş olur çıkar karşımıza.
Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Ne şairane mevsimdi eskiden sonbahar,
Bahçeleri talan eden bir deli rüzgardı.
Kırılan dal, düşen yaprak, şaşkın uçan kuşlar
Eskiden sonbaharın bir güzelliği vardı.
Daha nice şair, nice mısralarla anlatmış sonbaharı. Nağmelerle “Eylül de gel” diyen Alpay’a “Eylül Akşamı” ile cevap verir Bülent Ortaçgil.
Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin
Biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim
Her sonbahar gelişinde sarı sarı yapraklarla
Kuru dallar arasında sen gelirsin aklıma
Şarkısıyla ruhumuzun derinliklerinde yolculuğa çıkarır merhum Yıldırım Gürses.
Sonbaharda düşen her yaprak tema olur şaire, yazara, ressama… Duygular galeyana gelir. Kısacası sonbahar malzemesiyle gelir sanatçıya, sanata…
***
Sonbahar aynı zamanda bir telaşedir. Anadolu’nun uzun ve çetin kış ayları sancılarını bu mevsimde çeker. Çünkü sonunda nur topu gibi bir kış vardır. Köylü tarlasından, bahçesinden yavaş yavaş elini eteğini toplar. Şehirli kışlık erzağını, yakacağını bu mevsimde tedarik eder. Kesenin ağzı açılır sonbaharda. Bu hummalı çalışmalardır Anadolu insanını sevinçle, umutla hayata bağlayan. Uzun kış geceleri halk ozanının dilinden, ninelerin sesinden anlatılırken hikâyeler mayası sonbaharda çalınır.
Sonbahar biraz da eylül demek.
Eylül ise okul demek, okumak demek.
Okul çağında çocukları olanlar tatlı bir telâşe yaşar. Oğlum okuyacak, kızım okuyacak. Büyük adam olacak. Ailesine, milletine ve dahi devletine hizmet aşkıyla dolacak. Hazırlanırken okul kıyafetleri, çantası, kalemi, defteri işte bu büyük umut ateşi harlanır.
Haydi çocuklar ders zili birazdan çalacak. Ve siz daha okula girmeden önce Mehmet Akif gibi haykıracaksınız “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak”
Korkmayacaksınız çocuklar; acımasız Dünya’dan, vicdansız emperyalistlerden, kapitalist arsızlardan. Başınız dik, gözleriniz ufukta… Okuyacaksınız.
Okuyacaksınız çocuklar; daha güzel güzel bir Dünya için edep ile adap ile. Hiç durmadan, yorulmadan, usanmadan. Zorluklar karşısında yılmadan. Yarınlarınızın aydınlığı için.
Büyüyeceksiniz çocuklar. Nice güzel sonbaharlar yaşayacaksınız. Edebiyatçı olacaksınız, ressam olacaksınız, müzisyen olacaksınız, bilim insanı olacaksınız.
Umutlarınızı sevgi ve saygı ile yeşertip, onurlu bir hayatın varisleri olacaksınız.
Şimdi aylardan eylül.
Ve haftaya okullarımız eğitime başlayacak. Ben şimdiden başta çocuklarımız olmak üzere, 2024-25 eğitim öğretim yılının ailelerimize, eğitim camiamıza, milletimize ve devletimize hayırlı olmasını diliyorum.
DİPNOT: Çocuklar bizi ahlaklı bir nesile hasret bırakmayın.