Sonunda bir işe yaradı…

Kardeş Türkiye’nin ve bölgenin güvenlik gündemini uzun yıllardır meşgul eden PKK terör örgütünün kurucu-lideri Abdullah Öcalan, İmralı Hapishanesi’nden verdiği son açıklama ile örgütün dağıldığını duyurdu. Bu açıklama, onun siyasi fikirdaşlarıyla bağlantılı olarak gerçekleştiği için, yalnızca bir tutuklunun ifadesi olarak değil, daha geniş bir stratejik hamle olarak değerlendirilmelidir.

Aslında söz konusu olan, Kürt Halkı'yla ve partiyle ilgisi olmayan, Türkfobilerin elinde araç olan bir adıyaman oluşumudur PKK, bu nedenle doğrudan güven vermiyor, doğrusu. Ancak eğer PKK kendisini resmen dağıtıyorsa, o zaman onun arkasındaki anti-Türk koalisyon da dağılmış veya etkisiz hale gelmiş demektir. İşte bu, çok önemli bir noktadır. PKK gerçekten de bitse de, bitmediği gibi karışmış ve yeni bir adla ortaya çıkmaya çalışsa da, “serbest radikaller” teröre kalkışsa da, ok yaydan çıkmış gibi görünüyor… Türk Devleti’yle, Şanlı Türk Ordusu İle şaka yapmak çok aptalca bir gaflet uykusu olurdu ve tüm Türk Dünyası’nın, ilerici insanlığın da derin öfkesine sebep olurdu.

Örneğin, 44 günlük savaşın ardından Ermeniler intikam hokkalarına başvurmuştu, peki ne oldu? 
Kaybın üstüne kayıp verdiler ve 2023’ün sonbaharında tüm Karabağ’dan kökleri kesildi ve kendi ayaklarıyla defolup gittiler. Kendi akıllarınca “ikinci Ermeni Devleti” kuracaklardı… Kürt Halkı’yla ilgisi olmayan, belki de daha çok Ermenilerin çıkarlarına oynayan PKK da, “baş tutmamış devlet”, Erivan siyasi-askeri yönetimi gibi çok ağır bir bedel ödeyecek, hem de çok ağır! 
Bu bizim düşüncemizdir. Ama, gelin yine de ihtimallere göz atalım:
Evet, Öcalan’ın açıklamasını şüpheyle karşılamak için yeterince sebep var mı? - Var! 
Daha önce de çeşitli zamanlarda barış mesajları vermişti, ancak PKK’nın terör faaliyetleri bir türlü durmak bilmedi. Aynı zamanda, örgütün Suriye, Irak ve İran’ın bazı bölgelerinde varlığı da halen devam etmektedir.
Şimdi bakın, bu ses YPG/PKK/PYD terör örgütünün Suriye’deki elebaşı ve (Abdullah Ağar’ın sözleriyle) “Apo’nun manevi oğlu” Mazlum Abdi’den geliyor:
“Öcalan’ın çağrısı PKK ile ilgilidir ve Suriye’deki grupları kapsamaz.” Peki, Öcalan’ın açıklamasına göre “tüm gruplar” silah bırakmalıydı… 
Peki bu durumda ne oldu?...

Zaten YPG ve PYD PKK’dan daha fazlası olamayacak ve açıkça görülüyor ki, sopaya sürtünüyorlar. Mazlum’un manevi babasının açıklaması karşısındaki açıklaması, onun ve çevresindekilerin en çaresiz hale düşürülmesine çağrı gibi… Nasıl diyorlar;  “kendisi çağıran ağlamasın gerek…”

Evet, PKK sadece silahlı bir grup değil; aynı zamanda siyasi ve ekonomik bir ağ kurmuş “uluslararası aktör” kılıfına girmiştir. 
Bu nedenle, Öcalan’ın açıklaması örgütün tamamen bittiğini değil, daha çok formasını değiştirdiğini gösterebilir.

PKK uzun yıllardır YPG ve diğer türev örgütler üzerinden kendini yeniden şekillendirmeye çalışıyor. 
Özellikle, Suriye’de, YPG adı altında faaliyet göstererek, zaman zaman uluslararası arenada daha kabul edilebilir bir pozisyona sahip olmaya çalıştı ve bu çabaya devam ediyor. 
Öcalan’ın açıklaması, örgütün silahlı mücadeleden tamamen çekildiğini değil, yalnızca yeni bir siyasi stratejiye geçtiğini gösterebilir. 
Mazlum’un, kendi adı doğrultusundaki açıklaması da bu sözümüzü doğrulamıyor mu?

Perspektif: “Bölgede güç değişiklikleri ve PKK’nın geleceği”

Son yıllarda Türk Ordusu’nun sert anti-terör operasyonları PKK’nın askeri gücünü önemli ölçüde zayıflattı. Aynı zamanda, bölgede siyasi dinamikler değişiyor: Irak’ın kuzeyindeki otonom Kürdistan Hükümeti ile PKK arasındaki gerilim artmış durumda, Suriye Cephesi'nde ise ABD ve Türkiye arasında YPG konusunda bazı anlaşmaların sağlandığı söylenebilir. 
Bütün bunlar, PKK’nın önceki gibi açık bir şekilde faaliyet göstermesini zorlaştırıyor.

Öcalan’ın bu açıklaması, örgütün fiili olarak yenilgiyi kabul ettiğini, daha çok siyasi bir zemine geçmek istediğini de gösterebilir. Ancak PKK’nın yıllarca oluşturduğu siyasi ve ekonomik ağın bir anda yok olacağını beklemek gerçekçi bir beklenti midir?..
Böylelikle, 
silahlı mücadeleden geri çekilseler de, PKK’nın siyasi kolu daha aktif bir şekilde faaliyet göstermeye çalışabilir.

Kısa bir özetle soralım:
PKK gerçekten bitti mi?

Öcalan’ın açıklaması, terör örgütünün tamamen sona erdiğini değil, daha çok taktiksel bir değişikliğe gittiğini gösteriyor gibi. Bu, Türkiye ve bölge için olumlu bir adım olabilir; çünkü silahlı faaliyetlerin azalması güvenlik açısından önemlidir. Ancak terörizmin tamamen bitmesi için yalnızca Öcalan’ın açıklaması yeterli değildir. Örgütün finansal ve insan kaynaklarını tamamen kesmek, uluslararası desteğini zayıflatmak ve siyasi ideolojisini sıfırlamak gereklidir.

Bu aşamada, Türkiye Hükümeti’nin dikkatli ve stratejik hareket etmesinin önemli olduğunu, kardeş ülkenin siyasi-askeri liderliğinden daha iyi kimse bilemez. Barış süreci adı altında PKK’nın siyasi alanda güçlenmesine imkan vermenin tehlikeli olduğunu da Ankara herkesten daha derinden biliyor. Bu nedenle, resmi Ankara, hem askeri hem de diplomatik alanda dikkatli bir strateji izlemekte haklıdır.

Öcalan’ın bu açıklaması tarihi bir an olabilir, ancak PKK’nın gerçekten sona erip ermediğini zaman gösterecektir.

Takvim yılının en kısa ayı şubat bitiyor; ayların sultanı sayılan Ramazan başlıyor. İnşallah her şey iyi olur!

TANRI TÜRK’E YAR OLSUN!