Anayasa değişikliği süreci yalnızca siyasi elitlerin ya da anayasa hukukçularının meselesi değildir. Bu süreç, toplumun tüm katmanlarına nüfuz edecek şekilde, sistematik bir “dönüştürme” programı olarak uygulanmaktadır. Bu programın dört temel ayağı vardır:
1. Eğitim: Tarih Unutturularak Barış Sağlanamaz
Son yıllarda ders kitaplarında ve müfredatta yapılan değişiklikler dikkatle incelendiğinde, Türk kimliğinin sistematik biçimde geri plana itildiği görülmektedir. İslam medeniyetinin parçası olma vurgusu artırılırken, Türk milletinin binlerce yıllık devlet geleneği, savaşları, zaferleri ve kültürel mirası satır aralarında kaybolmuştur.
Milli mücadele kahramanları “savaş yanlısı”, isyan bastıran komutanlar “katı otoriter figürler” gibi gösterilmeye başlanmıştır. Yeni nesil, artık “millet” değil “ortak vatandaşlık hukuku” üzerinden tanımlanmaktadır.
Bu, yeni anayasanın altyapısıdır: Anayasayı yazmadan önce çocukların zihinlerini yeniden kodlamak.
2. Medya: Gerçekler Susturulup Algı İnşa Ediliyor
Bugün “Terörsüz Türkiye” manşetleriyle servis edilen haberler, aslında bir “algı operasyonu”nun uzantısıdır. “PKK silah bırakıyor”, “yeni bir dönem başlıyor”, “toplum barışa hazır” gibi ifadeler, halkı yumuşatmak ve zihinsel teslimiyete ikna etmek için kurgulanmış propagandadır.
Aynı medya, yıllarca PKK’nın şehir savaşlarını, hendek terörünü, şehit cenazelerini ekrana taşıdı. Peki şimdi ne değişti?
PKK’nın kurumsal yapısı mı dağıldı?
Silahları mı bırakıldı?
Örgütün şehir yapılanmaları mı çözüldü?
Hayır. Değişen tek şey anlatım tarzı… Dönüşen ise kamuoyu bilinci!
3. Yargı: Kriminal İzler Temizleniyor
Yapılmak istenen anayasal af düzenlemesi, yalnızca mahkumları değil, devlet hafızasını da silmeyi hedefliyor. Özellikle “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası” ve “devletin birliğini bozmaya teşebbüs” gibi suçlar yeni yorumlara açılıyor. PKK’lılara açılan davalarda geçmişte toplanan balistik, dijital ve kriminal kanıtlar, anayasal değişikliklerle hüküm olmaktan çıkabilir.
Bu ne demektir?
• Suç sabit olsa da suçlu olmayacak.
• Silah bırakma şovu bir tür “arınma töreni”ne dönüşecek.
• Şehitlerin davası kapanacak.
4. STK’lar ve Akademi: Çok-Etnikli Yapıya Entelektüel Meşruiyet Üretiyor
Bazı sivil toplum kuruluşları ve düşünce kuruluşları “çok kültürlülük”, “çoğulcu anayasa”, “ortak aidiyet” gibi kavramlarla yeni rejimi fikren meşrulaştırma görevini üstlenmiş durumdadır. Bu STK’lar, özellikle uluslararası fonlarla desteklenmekte ve anayasa çalıştayları düzenleyerek, “yeni Türkiye”nin sosyolojik zeminini kurgulamaktadırlar.
Sessizlik Savaşın Yeni Adıdır
Görünürde barış, gerçekte ise halkın direncini kırmaya yönelik bir psikolojik harekat yürütülmektedir. Terörsüz Türkiye gibi kulağa hoş gelen ifadelerle yürütülen bu projeler, üniter devletin kılcal damarlarında çatlaklar oluşturmaktadır.
Barış, ancak adaletle mümkündür. Adalet ise gerçekleri inkâr ederek değil, hakikati tüm çıplaklığıyla kabul ederek inşa edilir.
“Bir milletin önce hafızası alınır, sonra adı, en son da vatanı… Hepsi yavaş olur ama sonu çabuk gelir.”
N. KACAN
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar