Sözler, insanlık tarihinin en büyük dönüştürücü gücüdür. Bir söz, bir medeniyetin doğuşunu müjdelerken, bir başka söz, koskoca toplumların yıkımına neden olabilir. Ancak bu gücü anlamak, yalnızca konuşmakla değil, sözlerin derin anlamını ve etkisini kavramakla mümkündür. Çünkü kelimeler yalnızca seslerin bir araya gelmesiyle oluşmaz; onların içinde niyet, duygu ve insanın ruhuna dokunan bir enerji saklıdır.
Kelimenin Büyüsü ve Anlamın Derinliği
Söz, insanın düşünce dünyasının aynasıdır. Anlamını yitirmiş bir söz, yalnızca bir yankıdır; oysa bilinçle söylenmiş bir kelime, geleceğin tohumlarını atabilir. Hz. Mevlana’nın şu sözü bu durumu en iyi şekilde açıklar: “Söz ağızdan çıktı mı, ya seni esir eder ya da senin efendin olur.”
Bu yüzden konuşmadan önce düşünmek, dilimizi amacımıza uygun kullanmayı öğrenmek bir erdemdir.
Sözler İnsanları Yükseltir ya da Yıkıma Sürükler
Kimi zaman bir cümle, yıllarca süren bir dostluğun temel taşı olabilirken, başka bir cümle aynı dostluğu saniyeler içinde yerle bir edebilir. Bu, dilin keskinliğiyle ilgilidir. Kontrolsüz kullanılan bir söz, hem bireysel hem toplumsal yıkımlara neden olabilir. Shakespeare’in şu ifadesi bu duruma dikkat çeker: “Dilin kemiği yok ama kemiği kırar.”
Sözlerin Gücü Nasıl Yönetilmeli?
İnsan, her sözün bir sorumluluk olduğunu anlamalıdır. Kendi nefsine yenilerek konuşmak, karşımızdakini anlamadan tartışmaya girmek ya da yalan ve manipülasyonla güç kazanmaya çalışmak, en nihayetinde insanın kendine ihanet etmesidir. Bu bağlamda, sözlerin kılıçtan daha keskin olduğunu bilerek onları sevgi, adalet ve bilgelik için kullanmalıyız.
Sükûtun Değeri
Her zaman konuşmak çözüm değildir. Bazen susmak, en etkili cevaptır. Hatta sükût, çoğu zaman kelimelerden daha derin anlamlar taşır. Türk atasözü der ki: “Söz gümüşse, sükût altındır.” Bu, dilin ne zaman kullanılacağını bilmenin, insana olgunluk kazandırdığını hatırlatır.
Son Söz:
Sözlerin gücü, onların ardındaki niyette saklıdır. İnsanı yüceltmek ve birliğe hizmet etmek için kullanılan sözler, tarihe kazınır. Oysa yıkıcı, öfkeli ve kin dolu kelimeler, yalnızca geçici tatminler yaratır ve uzun vadede onarılması güç yaralar açar. Bu yüzden sözlerimizi seçerken, onların yalnızca ses olmadığını; düşüncemizin, ahlakımızın ve vicdanımızın aynası olduğunu unutmayalım. Çünkü bir insanın değeri, söylediklerinin doğruluğunda ve samimiyetinde saklıdır.
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar