SURİYELİ DEYİP GEÇİŞTİRDİĞİMİZ SURIYELİ TÜRKMENLER!
Yazıma başlarken, ağzından çocuk kanı fışkırta fışkırta, taaa bilmemnerelere kadar ordumu götüreceğim, durmayacağız” diyen Netanyahu'nun, Hizbullah’ın en tepesindekileri öldürtüp, Hizbullah’a fazlasıyla zarar vermesine rağmen niye Lübnan'da çakıldığını ve en sonunda neden barış antlaşması imzaladığını hiç merak ettiniz mi?
Ben etmedim, merak eden araştırsın veya merak etmeye devam etsin!
Araştırmak isteyenlere sadece şu kadar tüyo vereyim; Lübnan’daki, İsrail’in baş edemeyeceği Türk varlığıyla alakası olabilir mi acaba!
Soru sonrası esas yazı konusuna gelelim:
Hizbullah ile İsrail barış antlaşması imzaladı. Arkasından Halep'e doğru hareket eden Türkiye'nin desteklemiş olduğu birlikler Halep'i ki günde aldı. Şimdi ise Münbiç bir karış önlerinde.
Harekat zaten yapılacaktı o ayrı da, barış antlaşması ile Suriye Kurtuluş Ordusu’nun harekatı Rastlantı mı?
Tabiki hayır!
Ne kadar gücü abartılsa da, birden fazla alanda savaşacak gücü olmayan İsrail, işgal ettiği bu işgali ise herkesin Esad’ın bile kabullendiği Golan Tepeleri’nden teröristan temsilcisi PYD’nin elinde bulundurdukları topraklara doğru koridor açıp kendisiyle ikinci İsrail devleti olacak olan teröristan devleti ile bağlantıyı oluşturup daha fazla güçlendirecek, vaad edilmiş topraklara kurulmasında emeği olan uydu devleti sayesinde kısmen de olsa ulaşmış olacaktı.
Bu teröristan devleti iyice güçlendirildikten sonrası ise, teröristan devleti vasıtasıyla Türkiye'den toprak talebi.
Bizi orduyla silahla yenemeyeceklerinj biliyorlar o yüzde bunu ise, özellikle de parayla satın aldıkları tasmalı köpekleri sayesinde ancak Türkiye'nin içini karıştırarak yapabilirler.
Bu talebi ise ancak iki şekilde gerçekleştirebilirler.
1-Topraklarımızda kürtleri ayaklandırarak.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti döneminde defalarca denendi olmadı!
2- Suriyelileri ayaklandırmak.
Bu da denendi olmadı!
Tekrar tekrar deneyeceklerdir.
Kısaca, oturdukları sandalyelerde dizlerine kadar masum kanına bulanmış şekilde masalarındaki plan kısaca bu!
Türk Devlet aklı, Türkiye Cumhuriyeti bütün oynanan oyunları görüyor.
Daha önce de yazdım.
Herkesin masası var!
Hele hele Türk Devlet Aklı ve masası daha tecrübeli ve büyük!
O masada üretilen akıl yumruk olur bir gece yarısı ABD ve İsrail'in besleme köpeklerinin başında patladı ve kaçacak yer bulamadılar da boynlarındaki tasmanın sahiplerine kaçıp, onları çağırmak için havlamaya başladılar.
Ne demiştik; Türk aklı reklam da yapmaz; şaka da!
Türk'ün kadim kentlerini işgal eden ABD ve İsrail'in tasmalı köpeklerinin elinden kurtarmaya, buralardan göç ettirilmek zorunda bırakılan insanların tekrar yurtlarına, evlerine dönmeleri için; ilerde Türkiye'nin başına bela olacak teröristan devletinin kuruluşunu engellemeye çalışan Suriye'de savaşanlar; bizim yıllardır yetiştirmiş olduğumuz Suriyeli diye geçiştirdiğimiz Suriyeli Türkmenler!
Şehitlerimiz var malesef!
Bu Şehitlerimizden biri de; üç kardeşini de Şehit vermiş, kendisi bacağından yaralanmış babanın oğlu, Halep Kalesi'ne ilk ulaşan ve hala naaşına ulaşılamayan, Türkiye’de üniversite öğrencisi Muhammed GÖKTÜRKMEN!
Şu an Şehit desek te;
Kendi tarihinden, Suriye'deki Türk varlığından haberi olmayan biz cahiller için;
Yaşarken,
Muhammed ve Muhammed gibi Şehit olanlar da Suriyeli diye geçiştirdiklerimizdendi!
Allah, bütün Şehitlerimize rahmet eylesin!
Vatan, Türkiye, Milli Duygularla kalın!
Hasan BARIN Alioğlu
Tarihçi Araştırmacı Gazeteci