Son günlerde yine bildik sahne… Terörle mücadele etmiş gazilerimizin, evladını vatan toprağına vermiş şehit yakınlarının “çözüm süreci” adı altında yeniden ısıtılan ihanete tepki göstermesi bazılarını rahatsız etmiş. Ne hazindir ki rahatsız olanlar, hayatlarında ne toprağa kan dökmüş, ne bayrağa bir taş koymuş. Üstelik dil uzatanlar, şehit ailesine, gazilere tehditler savuranlar arasında kimler var biliyor musunuz? Gayrimeşru işlerle, yolsuzluk ve rüşvetle zengin olmuş, komisyonculukla devleti soymuş, kara para aklayıp, vergi kaçırıp, sonra o pis parayla bedelli askerlik yapmış insanlar!
Bu milletin gözünün içine baka baka “vatan” diyen, ama devleti soyarak servet edinmiş olanlar, şimdi kahramanlara ayar vermeye kalkıyor. Bir kolunu bu topraklara vermiş gaziyi susturmaya, evladının tabutuna sarılmış anaya “haddini bil” demeye cüret ediyorlar.
Soruyorum size: Bu ne cüret? Bu ne ahlaksızlık?
Silah sesi duysa masa altına saklanacak adamlar, şimdi ekranlara çıkıp “birlik, beraberlik” nutku atıyorlar. O birlik, sizin off-shore hesaplarınıza mı ait? O beraberlik, siz vergi ödemeyin diye susturulan maliyecilerle mi kuruldu? O barış dediğiniz şey, Kandil'le yapılan gizli anlaşmalar mı?
Bedelliyle askerlik yapmışsın, lüks villalarda oturuyorsun, devletin sırtından para kazanmışsın, şimdi çıkıp teröre karşı can vermiş insanların evine dil uzatıyorsun. Haddin değil! Bu milletin evlatları, sizin gibi üç kuruşluk şöhret uğruna, şerefini pazara çıkaranlarla aynı kefeye konulmaz!
Şehit ailesine, gaziye laf etmek, sıradan bir edepsizlik değildir; bu, doğrudan milletin kalbine hançer sokmaktır. Ve bu millet o hançeri tutan eli tanır, unutmaz, zamanı geldiğinde de hesabını görür.
Bugün devletin üst katlarında bu aymazlığa göz yumanlar varsa, yarın o göz yumanların da milletin vicdanında yeri olmayacaktır. Çünkü bu milletin mayası ihaneti değil, sadakati yazar. Şehidini, gazisini baş tacı eden bir millettir bu. Sizin kara paralarla, imar oyunlarıyla, vakıf kılıklı kara kutularla kurduğunuz çürük düzen yıkılacak. Çünkü bu topraklar, çakallarla değil, Bozkurtlarla yaşar!
Son sözüm şudur: Biz, vatanı için can verenin önünde diz çökeriz. Ama naylon faturayla büyümüş, hileyle ihale almış, kara parayla lüks içinde yaşarken “barış” diyenlerin önünde diz çökmeyiz. Biz şehitlerimize, gazilerimize sahip çıkarız. Onları çukura, çakala, madrabaza, üçkâğıtçıya yedirmeyiz.
Ve unutmayın: Tarih bunları yazacak. Hem de isim isim!