Necat Kacan

Tarih: 07.10.2024 08:53

Toplumun Geleceği: Suç Oranlarındaki Artışın Nedenleri*

Facebook Twitter Linked-in

Son günlerde, toplumumuzda yaşanan olaylar, gündemimizi derinden sarsmaya devam ediyor.

E5’te meydana gelen Trafik kazası sonrası silahlı saldırılar İnsanları öldürmek.  iki yaşındaki Sıla bebeğe yapılan iğrenç istismar, Narin cinayeti, aile içindeki infazlar, töre cinayetleri, hayvana uygulanan şiddet ve tecavüz vakaları, polisimizin şehit edilmesi, Beyoğlu’nda bir gencecik kıza tecavüz girişimi, bir gencin kız arkadaşının kafasını kesip surlardan aşağı atması, Fatih’te iki kadının Bir kişi tarafından katledilmesi ve Nişantaşı’nda kafede vurulan üç kişi… Bunlar, sadece son bir haftanın korkunç ve düşündürücü haberleri.

Ne oluyor bu millete? Nereye gidiyoruz? Suç oranları neden bu kadar artıyor? Bu sorular, hepimizi derin bir düşünceye sevk etmeli. Suç oranlarındaki artışın arkasında yatan nedenler, çoğunlukla bireylerin çocukluk döneminde yaşadığı travmalarla ilişkilidir. Sevgi ve ilgi eksikliği ile büyüyen bireyler, ileride topluma katıldıklarında sosyal normlardan kopuk ve suç işlemeye daha yatkın hale geliyorlar.

Bu travmatik yaşantılar, bireylerde *değersizlik duygusu, özgüven eksikliği ve yetersizlik hissi gibi derin yaralar açar. *

*Duygusal zeka eksikliği,* insanları yalnızca kişisel sorunlarla değil, toplumsal ilişkilerinde de zorluklar yaşamaya yönlendirir. *Kendini sevilmediği, değersiz hissettiği bir ortamda büyütülen bireyler, ileride başka bireylere zarar verme kapasitesini artıracak bir psikolojik yapı geliştirebilirler.*

Aile, bireylerin ruhsal gelişiminde kritik bir rol oynar. Aile içindeki sağlıklı iletişim ve sevgi dolu bir ortam, çocukların ileriki yaşamlarında daha sağlıklı bireyler olmalarına katkı sağlar. Ancak aile içindeki iletişim kopuklukları, şiddet ve ilgisizlik, çocukların ruhsal ve duygusal gelişimlerini olumsuz etkiler. Bu durum, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini şekillendirir ve toplumsal normlardan kopmalarına neden olur.

Suç oranlarının artışına karşı duyarsız kalmak, toplumsal bir sorumluluk yitimidir. Her birey, çocukların ve gençlerin sağlıklı bir şekilde yetişmeleri için güvenli bir ortam sağlamalıdır. Eğitimin yalnızca akademik bilgi vermekle kalmaması; aynı zamanda duygusal zekayı geliştirecek ve sosyal becerileri pekiştirecek bir yapıya sahip olması gerekmektedir.

Yaşanan olayları sadece bireylerin hataları olarak değil, sistematik sorunların bir yansıması olarak görmeliyiz. Bizim eksikliklerimiz, bizden sonraki nesillerin geleceğini şekillendiriyor. Toplumsal barış, bireylerin kendilerini güvende hissetmesi ve sevgi dolu bir ortamda büyümeleri ile mümkün olacaktır.

Sonuç olarak, yaşanan her olay yalnızca bir istatistik değildir; her biri bir insan hikayesidir. Unutmayalım ki, toplum olarak değişim için atacağımız her adım, daha sağlıklı bir geleceğin temelini atacaktır. Suç oranlarının azalması, ancak bizlerin el birliğiyle sağlanacak bir hedeftir. Gelecek, hepimizin ortak sorumluluğudur.

*Necat KACAN*

Eğitimci Araştırmacı Yazar
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —