Toplumun Gerçek Gündemi: Açlık ve Yokluk
Sürekli anketlerle topluma yön verme, halkı manipüle ederek bir sonuç çıkarma dönemi sona erdi. Yıllarca, rakam oyunlarıyla, analizlerle, sahte umutlarla insanlara "sizin sesinizi duyuyoruz" denildi ama aslında kimse halkın gerçeğine kulak vermedi. Artık bu oyunlar, sadece karnı tok olanları kandırıyor; çünkü milletin gündemi bugün çok net: açlık, yokluk ve sefalet.
Sürekli "istikrar" söylemleriyle ekranlara çıkanlara, "her şey yolunda" diyerek gerçeği örtmeye çalışanlara sesleniyorum. Bugün vatandaşın ana gündemi bu değil! Bugün vatandaş, ekmeğinin peşinde, kira ödemek için cebindeki son kuruşu sayıyor. Halkın karşısında çıkıp pembe tablolar çizenler, tarihin tozlu raflarında kaybolan, halktan kopmuş soyluları hatırlatıyor. Başımıza yüzyılın Marie Antoinette’si kesilmeyin! Milletin mutfakta ne kaynadığından, evde hangi dertlerin yaşandığından bihaber bir kibirle, "ekonomi şahlanıyor" demenin gerçek bir karşılığı yoktur. Evet, belki “şahlanan” bir şeyler var ama o da ne yazık ki enflasyon, fatura, borçlar…
Vatandaşın gözüne baka baka yalan söylemek kolay mı sanıyorsunuz? Yokluk içinde kıvranan bir millet, artık masallarla avutulamaz. İnsanlar gerçeklerden uzak, körü körüne bir lüks içinde yaşıyormuş gibi davranarak toplumun sorunlarını çözdüğünüzü mü sanıyorsunuz? Yoksulun çığlığı dört bir yanda yankılanırken bu çaresizliği görmezden gelmek, toplumun geleceğine gözünüzü kapatmaktır.
Bugün toplumda açlık sınırının altında yaşayan milyonlar varken, ülkenin kaynaklarının birkaç seçkinin lüksüne ayrılması adil midir? Gözlerinizi kapayıp, kulaklarınızı tıkayarak geçiştirdiğiniz her sorun, yarın önünüzde dev bir fatura olarak çıkacak. Bu ekonomi politikalarının, aç bırakılan bu halkın sırtına bindirdiği yük, artık taşınamayacak boyutlara ulaştı. Bugün yapmanız gereken, anket rakamlarıyla oynayarak halkı manipüle etmek değil, bu yangını söndürmek için çözüm üretmektir.
Halkın sesini duymayan, ona sağır ve dilsiz kalan her yönetim, kendisine bu kaosu borçlu kalacaktır. Çünkü mesele artık üç-beş puanlık seçim oyunları değil; mesele insanların canı, geleceği, yaşama mücadelesidir.