"2011 yılında Arap Baharı olayları Suriye'ye sıçrayınca muhalefet Esad rejimi tarafından bastırıldı. İlerleyen aşamalarda başta Esad rejimine karşı olmak üzere etnik ve dini unsurların eylemleri iç savaşa dönüştü. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın birçok yerine göç etmek zorunda kaldılar. Türkiye günümüz koşulları nedeniyle Suriyelileri geçici barınmaya kabul etti. Yani uluslararası hukuk açısından onlara mülteci ya da göçmen diyemeyiz."
Türk siyaset bilimci İsmayıl Cingöz, Lider-media.az'a yaptığı açıklamada bunu söyledi.
Ona göre yerinden edilen Suriyelilerin sayısı 3,5 ila 4 milyon arasında. Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte çok sayıda Suriyelinin Suriye'ye göç edeceği tahmin ediliyor.
Ancak Türkiye'deki ve sığındıkları diğer ülkelerdeki Suriyelilerin tamamının Suriye'ye dönmesi beklenemez. Çünkü aralarında aile kuranlar, gittikleri yerlerde iş kuranlar da vardı.
"Geri dönecek Suriyelilerin oranının daha yüksek olması bekleniyor. Türkiye, uzun süredir Suriye'nin güneyinde, faaliyet gösterdiği bölgelerde, gittiklerinde en azından geçici barınma bulabilmeleri için grup evleri inşa ediyor. Türkiye bir süredir Suriyeliler için üşümemek, sıcaktan korunmak için tuğla evler yapıyor.
Türkiye'deki Suriyelilerin sokaklara çıkması, sevinç göstermesi ve Esad rejiminin devrilmesini kutlaması oldukça normal. Zira 2011 yılında Baghız Partisi iktidara geldiğinden bu yana Suriye'de sadece Arap halkı değil, rejim karşıtı binlerce kişi tutuklanmıştı. Hatta akıbeti bilinmeyen binlerce Suriyeli var. Rejimin götürdüğü ve bir daha geri dönmeyen yüzbinlerce ölü ve diri insanın olduğu söyleniyor.
Bu dramatik bir durum ve Suriyelilerin böyle bir rejimin devrilmesini kutlaması elbette çok normal. Suriyeliler geri dönerse ülkelerinde elbette onları bekleyen sorunlar olacaktır. Evleri yıkıldı, işyerleri yıkıldı, maddi ve manevi büyük kayıplar yaşandı.
Ayrıca başkentlerinin tahrip edildiği veya bir kısmının Suriye'de farklı demografik yapıya sahip mezhep mensuplarına verildiğine dair haberler de var. Türkiye'den gelecekler için ise Türkiye'nin önderliğindeki Uluslararası Konsolosluğun Suriye'de güç kurması ve istikrarı sağlaması, Uluslararası Yardım Kuruluşlarının da yardımıyla Suriye'nin kalkınması için büyük çaba ve çalışmalar yapılması bekleniyor. Şöyle de düşünebiliriz, Türkiye'de kalan Suriyelilerin Türk milletinin misafirperverliğinden yararlanarak Türk yasalarına göre kalmaya devam edecekleri ve kendilerine izin verildiği sürece Türkiye'de kalmalarına izin verecekleri öngörülebilir. suç işlemeyin.
Türkiye'nin şimdilik yeni bir göç ve mülteci dalgasıyla karşılaşması beklenmiyor. Çünkü Suriye'deki iç savaşın sona ermesiyle birlikte tersine göç yani Suriye'ye göç bekleniyor.
Türkiye'de yeni bir iç savaş başlamadığı sürece yeni bir göç dalgasının olacağı söylenemez. Ancak Suriye'de muhalefetin mevcut rejimi devirmesinin ardından henüz hükümet kurulamadı ve muhalefet mücadeleye başlayacak. Ve eğer bu muhalifler ABD, İsrail, İran, Rusya, Fransa, İngiltere ve diğer ülkeler tarafından kışkırtılırsa ve Suriye halkı birbirine düşman olursa, daha feci yeni bir iç savaş bekleniyor.
Yeni bir iç savaş çıkması durumunda Türkiye'ye, diğer ülkelere ve komşu ülkelere yeni bir Suriyeli mülteci akışı başlayabilir. Böyle bir iç savaş olmadan yeni bir mülteci akınından söz edemeyiz. Ancak Suriye'nin mevcut durumunda dahi pek çok kişinin Suriye'ye dönmek istediğini söyleyebiliriz.
Orada istikrar sağlandıktan ve hükümetin kurulmasıyla kaos sona erdikçe çok sayıda Suriyeli geri dönecek, gittikleri ülkelerde ve geri dönen Suriyelilerde büyük bir boşluk kalacak. Bunları ortadan kaldırmak yerine Türk milleti olarak istikrara kavuşturmak Türkiye'yi ve Türk milletini memnun edecektir. Suriye'nin istikrarı Türkiye'nin istikrarı demektir.
"Suriye'de barış ve Suriye'nin yeni liderliğinin Türkiye lehine hareket etmesi, Türkiye'nin sınırlarının güvende olacağı anlamına geliyor."