TÜRKÇE’YE ADANMIŞ BİR ÖMÜR

İnsanlık tarihi medeniyetler üzerinden okunur.  Hz. Âdem ile başlayan ademiyet, çoğaldıkça ve Dünya’nın farklı coğrafyalarına yayıldıkça yavaş yavaş şekil almıştır. Aileler, kabileler, kavimler ve milletler vücut bulmuştur. O milletler ki medeniyetin temel taşları olmuştur. Bir milleti büyük yapan mensubu olduğu medeniyet havzasına yaptığı katkılarla ölçülür. 

Tarih ve coğrafya bilginleri insanlık tarihini dört büyük medeniyet çatısı altında tasnif ederler. Bunlar Uzakdoğu Medeniyeti, Ortadoğu (İslam) Medeniyeti, Grek (Yunan) Medeniyeti ve Batı Medeniyeti. İşte milletler tarihi bu sınıflandırma üzerinden kitaplara konu olmuştur. Çin Uzakdoğu’nun, Arap ve Sasaniler Ortadoğu’nun, Yunanlılar Grek Medeniyetinin, Almanlar, İtalyanlar, Fransızlar, İngilizler vs ise Batı Medeniyetinin başlıca milletleridir. 

Peki Türkler! Türk Milleti hangi medeniyetin bünyesindedir? İşte bu sorunun cevabı yoktur. Çünkü aziz milletimiz dört ana medeniyet unsurunun içerisinde de vardır. Nevi şahsına münhasır bir millettir. Ve bütün medeniyetlerin içerisinde yer alan ilk ve tek millettir.

Bir milleti millet yapan unsurlar tarih birliği, coğrafya birliği, inanç birliği, sosyo-kültürel yapı, örfler, töreler, ananeler diye uzayıp gider. Ama bu unsurlar içerisinde en önemlisi hiç şüphe yoktur ki “DİL” dir. Dil bir milletin aynasıdır. Onda kendini görür, onunla kendini bulur. 

***

Dil canlı bir organizmadır. Kelime transfer eder. Diğer dillere kelime verdiği gibi kendisi de kelime alır. Bu bir dilin varlığını sürdürmesi için gerekli olan bir durumdur. Türkçe konuşulduğu çok geniş coğrafyalarda farklı dillerin etkisi altında kalmış ve birçok kelime dilimize girmiştir. Çince, Rusça, Farsça, Arapça, Latince, Fransızca, İngilizce kökenli kelimeler zamanla dilimizin özünden bizi uzaklaştırmıştır. İşin en acı ve üzücü tarafı gereksinim ötesinde özenti duygusu hâkim olmuştur. Zaman zaman “öz Türkçe” ye dönüş eylemleri olmuşsa da “Türkçeleşmiş Türkçe” ifadesiyle dilimize bir düstur verilmeye çalışılmıştır. Bu süreçte ki en büyük garabet ise Türkçe’nin yapısına uymayan ve hatta olmayan bazı ekler ile kelimeler türetilmeye başlanmıştır. Bu ucube durum dilimizi bir çıkmaza sürüklemiştir. Bu vahim durum Türkçe sevdalısı bir avuç insanı harekete geçirmiş, ediplerimiz ve dil bilimcilerimiz adeta dilde bir kurtuluş savaşı başlatmışlardır. 

***

İşte bu kutlu davanın alperenlerinden, mücahitlerinden birisi de D. Mehmet DOĞAN’ dır. 1947 senesinde Ankara’nın Kalecik ilçesinde Dünya’ya gelen Doğan, 1972 de Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulundan mezun olmuştur. Dil üzerine yaptığı araştırmalar sonucu gördüğü lüzum üzere Büyük Türkçe Sözlüğü hazırlamıştır. Onlarca eser yazmıştır. Onun en büyük eserlerinden birisi ise hiç şüphe yok ki kurduğu “Türkiye Yazarlar Birliği” dir. 

Ankara merkezli kurulan Türkiye Yazarlar Birliği kısa zamanda İstanbul, İzmir, Bursa, Sakarya, Bolu, Konya, Kahramanmaraş, Kayseri, Gaziantep, Şanlıurfa, Elâzığ, Erzincan, Ordu, Giresun, Trabzon ve Erzurum da şubelerini açmıştır. D. Mehmet DOĞAN Türkçe için başlatmış olduğu bu mücadeleyi kendisine inanan arkadaşları ve talebeleriyle her geçen gün bir çığ gibi büyütmüştür. Hedefe giden yolda doğru bildiklerinden şaşmadan onurlu bir hayat sürmüştür. Dava arkadaşlarına da bunu aşılamıştır. Görevini tamamlayan bir kumandan edasıyla da 11 Ağustos 2024 günü Rahmet-i Rahman’a göçmüştür. Arkasında davasına inanan kardeşleri, evlatları ve talebelerini bırakarak. Acizane ben dahi bu birliğin bir neferi olmaktan onur duyuyorum. Ruhun şad, mekânın cennet olsun Mehmet Ağabey!

***

Vefa çocuklara isimdir ve hatta semtlere, beldelere… İnsanı insan yapan hasletlerden biridir vefa. Bu minvalde Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi olarak başta başkanımız Memet GÖZÜTOK, yönetim kurulu üyelerimiz Abdulnasir KIMIŞOĞLU, Kübra GENÇ, Vedat KAN ve tüm üyelerimiz bir anma programı, vefa gecesi tertiplemeyi düşündük. Düşünmekle kalmadık. 11-12 Ekim 2024 tarihlerinde bu düşüncemizi gerçekleştirdik. 

Programımıza şehir dışından başta TYB Genel Başkanımız aynı zamanda Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Musa Kâzım ARICAN olmak üzere Ankara genel merkez yönetim kurulu üyemiz Sayın Mahmut ERDEMİR, İstanbul Şube Başkanımız Sayın Mahmut BIYIKLI, Konya Şube Başkanımız Sayın Ahmet KÖSEOĞLU, Kayseri yönetim kurulu üyemiz Sayın Ahmet TAŞ, Giresun yönetim kurulu üyemiz Sayın İsmail GÜÇTAŞ ve Erzincan Şube Başkanımız Sayın Halil İbrahim ÖZDEMİR teşrif ettiler. 

Oluşturduğumuz heyetimiz protokol ziyaretlerini gerçekleştirdi. Sayın Erzurum Valimiz, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız ve her iki üniversitemizin rektörlerinden görmüş olduğumuz kabul ve alaka bizleri ziyadesiyle mutlu etti. Kendilerine teşekkür ediyoruz. 

11 Ekim 2024 Cuma günü akşamı düzenlediğimiz “Anadolu’yu Mayalayan Bir Kültür Öncüsü D. Mehmet DOĞAN” panelimiz mülki ve idari amirlerimizin katılımıyla gerçekleşti. Panelistlerimiz Türkçe’ye adanmış bir ömrü kendi pencerelerinden anlattılar. 

12 Ekim 2024 Cumartesi günü ise D. Mehmet DOĞAN Kütüphanesinde yapılan “Anılarla Mehmet Doğan” etkinliğiyle devam etti. Bir dava adamı portresinin nasıl çizildiğine şahitlik ettik. Dostların dilinden D. Mehmet Doğan resmedildi. Onun bize öğretmeye çalıştığı doğru Türkçe ile kelimelerin en doğal ve en sade haliyle. 

Ve sonunda şehir dışından gelen misafirlerimizin yolcu edilmesiyle vefa programımızı nihayetlendirdik. Onlar gittiler ama bizlerde derin izler bırakarak. Hani tohumu toprağa atarsın filizlenir, başak olur. Ve o başağın içindekiler aslına rücu eder ya! İşte böyle bir şeydi D. Mehmet DOĞAN’ ın Türkçe sevdası. O sevdanın muhteviyatı edepti, ahlaktı, saygıydı, sevgiydi doğruluktu. Doğrudan şaşmamaktı. Bu nahif insanların her birinde D. Mehmet Doğan’ın ekmiş olduğu bu hasletlerin izlerini gördük. Bu izlere şahitlik ettik. İyi ki geldiler, iyi ki misafirimiz oldular. Allah hepsinden razı olsun.

Programımıza ilgi ve alakalarından dolayı Sayın valimiz, büyükşehir belediye başkanımız, rektörlerimiz nezdinde tüm kurum amirlerimize, yetkililerimize, öğretmenlerimize, öğrencilerimize, Erzurumlu hemşerilerimize tekrar teşekkür ediyorum. İki günlük program akışında bizi hiç yalnız bırakmayan Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanımız Sayın Ergün Engin Bey’e ayrıyeten teşekkürü bir borç biliyorum. 

Ve diyorum ki; Türkçe’ye ömrünü adayan Mehmet Ağabey sen ebedi istirahatgâhında rahat uyu. Emanetin emanetimizdir. Layıkıyla mücadele edip Türkiye Yazarlar Birliği’nin davasını yaşatacağız.