Gökalp Şentürk

Tarih: 02.07.2024 10:36

TÜRKİYE-SURİYE GÖRÜŞMELERİNİN ÖNCESİNDE YAŞANANLAR NEYİ AMAÇLIYOR?

Facebook Twitter Linked-in

Kayseri'de dün Suriye uyruklu bir çocuğa, Suriyeli bir şahıs tarafından cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle vatandaşlar sokağa çıktı.

Ülkelerindeki zor şartlardan kaçıp Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin evleri, araçları ve malları ayırt edilmeksizin yakıldı.

Türkiye'nin, Suriye ile 12 yıllık aranın ardından gerçekleştireceği diyalog bölgenin sosyolojik yapısının da yeniden dizayn edilmesini sağlayacaktır.

Dün yaşanan hadisenin zamanlaması tesadüf değildi.

Geçtiğimiz yıllarda hatırlanacağı üzere Suriyeli Emani El Rahmun hamileyken tecavüze uğramış ve daha sonra bebeği ile katledilmişti.

Yaşanan bu hadise birey dışındaki gruba, topluma ve millete mal edilemezse, Kayseri'deki durum da esas bakımından aynıdır.

Suriye basınında Irak'ta iki ülke arasında bir görüşme yapılacağı medyaya servis edilmişken, siyasilerden yeni dönemin başlangıcına dair mesajlar gelirken, Türkiye'de siyaset yapan bazı isimlerin yangına körük ile gittiği görülmektedir.

Türkiye vatandaşlarının nazarında Suriyeli vatandaşların ülkeden onurlu bir şekilde gitmelerini talep etmesi doğal hak olarak ifade edilebilir.

Suriyelilerin Türkiye sosyolojisini bozmayacak şekilde ülkeye entegre edilmesini isteyenlerin de haklılık payı vardır.

Karıştırılmaması gereken nokta, ötekileştirici, dışlayıcı bir tavır benimsenmiş olmasının kabul edilemeyişidir.

İktidarın, halkın taleplerini dikkate alıp, Suriye'deki taraflarla görüşme sağlayıp, Suriyelilerin ülkelerine dönüşünün sağlanması için çalışmalarını yürütmesi elzemdir.

Dün Kayseri'de yaşanan olay, Türkiye'nin Suriye'deki varlığı bağlamında bir handikap oluşturmuştur.

Suriye’de harekat bölgelerinde Türkiye’den gelen tırlara Suriyeliler tarafından saldırı düzenlendiği ifade edilmektedir.

Türk bayrakları, Suriye'de bulunan  hakimiyet noktalarındaki bazı özel şirketlerin gönderlerinden indirilmiştir.

Suriye'de bulunan terör odaklarına gerçekleştirilen operasyonların ardından  yıllardır bölgenin refahı için yapılan çalışmalar heba edilmek istenmekte, bölgede iki ülkenin bir araya gelmemesi için çaba sarf eden odaklar için bir fırsat niteliği sunmaktadır.

Kırılgan bir diğer nokta ise Türkiye'nin desteklendiği yerlerdeki Suriyelilerin harekete geçirilmiş olmasıdır.

Suriye'deki muhalif yapılarla iyi ilişkiler kuran Türkiye'nin eli, Suriye ile kurulacak temasta çeşitli bahanelerle zayıflatılmak istenmektedir.

İdeolojik çıkmazlardan kurtulup, insani değerlerin öne alındığı bir imkan ve ortam için Türkiye hazırlanmalıdır.

Bir ülke için kritik öneme sahip göçün fayda/zarar ilişkisi iyi değerlendirilip; siyasi, sosyolojik ve ekonomik boyutları idrak edilmelidir.

Şovenist söylemlerin gölgede bırakıldığı, iki ülke halkları için yararlı politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Kayseride yaşananların teriklemesiyle bu gün azez ve el bab da yaşananlar. 2019 yılından beri bu senaryonun gelmekte olduğunu, bu kafayla devam edilirse Türkiyenin Suriyenin kuzeyinde barınamayacağını, uzun uzun anlattık. Ne yazıkki bu gün geldiğimiz noktada Türkiyeyi kendi içine kapatmak isteyenlerin maşaları önce kayseride sokakları hareketlendirdi, bugün azez ve bab da belki yarın farklı bir noktada.

Bu gün grlinen noktanın en az suçluları suriyeli sivil mazlum halktır ve ne yazıkki yine en ağızir bedeli onlar ödeyecek

“Ey sabırlı ve gururlu Türk halkı..
Dün gece Kayseri'de yaşananlar, Erdoğan ve Adalet Partisi karşıtları olan ırkçılar veya Gülen grubu (FETÖ) tarafından uydurulmuş ve amacı Suriyelileri hedef almaktan ziyade Türk hükümetine yönelik hareketlerdir.
İçişleri Bakanlığı failleri tutukladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan olayla ilgilendi.

Bu olaylar Suriye ve Türk halklarının çıkarına değildir
ve Türkiye'deki 4 milyon Suriyeliye kötülük getirecektir.

Hatta Türkiye'yi Esad rejimiyle normalleşmeye daha da itebilir.
Gözü açık ve dikkatli olun.“


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —