Yeni bir çağın eşiğindeyiz. Bu çağ, sadece bir kalkınma hamlesi değil, aynı zamanda bir ruh uyanışıdır. Çünkü Türkiye artık sadece bir coğrafyanın değil, bir medeniyetin temsilcisidir.
“Türkiye Yüzyılı” dedik. Ama bu yüzyılın ilk adımları tankla değil, iradeyle; topla değil, fikirle; işgalle değil, inşa ile atılıyor. Bu yüzden Türkiye’nin attığı her adım sadece kendisini değil, onu izleyen, ondan cesaret alan mazlum halkları da etkiliyor.
Bugün Afrikalı bir çocuk Türkiye’den umut bekliyor. Karabağ’da özgürlüğüne kavuşan Azerbaycanlı bir genç, “Türkiye varsa, biz de varız” diyor. Gazze’deki bir anne, dualarında Türkiye’nin liderlerine yer veriyor. Çünkü dünya uzun zaman sonra yeniden adil bir ses duydu: "Birlik, dirlik getirir."
Türkiye, sadece silahlarıyla değil; TİKA’sıyla, Maarif Vakfı’yla, insani yardım kuruluşlarıyla, gönül köprüleri kuruyor. Hiçbir ülke böyle bir genişlikte kalp diplomasisi yürütmüyor.
Çünkü biz mazlumun kimliğine değil, derdine bakarız. Türk'ün yüreği sınır tanımaz, harita bilmez; insanı insanda arar.
Suriye operasyonlarıyla başlayan bu yeni dönemin en güçlü sembolü, devletin milletle yürüdüğü yoldur. Cumhur İttifakı’nın kararlı duruşu, içeride birlik, dışarıda güven yaratmıştır. Ne zaman bir tehdit belirse, Türkiye yalnız değildir. Çünkü artık millet-devlet kaynaşması gerçekleşmiş, eski vesayet zincirleri kırılmıştır.
Bugün Balkanlar'da, Türk dünyasında, Afrika'nın derinliklerinde, Asya'nın steplerinde bir cümle yankılanıyor:
“Türkiye geldi.”
Ama bu kez sadece diplomatik heyetle değil; vicdanla, kalkınma projeleriyle, barış eliyle geldi.
Ve şimdi sırada daha büyük bir hedef var:
Türk Devletleri Teşkilatı’nı Türk Birliği’ne dönüştürmek.
Bu hedef, sadece siyasal değil, stratejik, kültürel ve ekonomik bir medeniyet modelidir. Batı’nın çöküşe geçtiği, Doğu’nun dağınık olduğu bu yüzyılda Türk aklı, yeni bir denge merkezi olabilir.
Çünkü biz emperyalist değiliz, sömürgeci hiç olmadık. Bizim tarihimiz fetihle başlayıp adaletle taçlanır. Gittiğimiz yere yol, su, medrese, aş, ilim götürürüz. İşte “Türkiye Yüzyılı” da bunun adıdır.
Ve bu yolun her taşında bir şehidimizin adı var.
Her menzilinde bir mazlumun duası var.
Her adımında bir milletin kaderi saklı.
Türkiye yürürken, sadece kendi geleceğini değil, ümmetin, Türk dünyasının ve insanlığın kaderini de yeniden yazıyor.
Çünkü bu yüzyıl bizim yüzyılımız.
Ve biz, sadece bugünü değil, yarını da inşa ediyoruz.