Türkiye, Cumhuriyetin 100. yılında, dış politikasını ve bölgesel rolünü köklü bir şekilde yeniden yapılandırmaktadır. Geçmişte NATO ve Batı bloğuna sıkı şekilde bağlı bir pozisyonda olan Türkiye, bugün daha bağımsız, çok boyutlu ve ulusal çıkarlarını merkeze alan bir dış politika izlemektedir. Bu yaklaşım, Türkiye’yi sadece bir bölgesel güç değil, aynı zamanda küresel siyasette belirleyici bir aktör haline getirmeyi hedeflemektedir.
1. Türkiye’nin NATO’ya Bağımlılığından Kurtuluşu
Soğuk Savaş yıllarında NATO’nun doğu kanadını oluşturan Türkiye, yıllarca bu ittifaka bağımlı bir güvenlik politikası izledi. Ancak bu bağımlılık, Türkiye’nin kendi ulusal çıkarlarını tam anlamıyla savunmasını zorlaştırdı. Son yıllarda, Türkiye’nin bu bağları gevşettiğini ve daha bağımsız bir savunma politikası benimsediğini görmekteyiz:
a) Savunma Sanayisinde Bağımsızlık
Milli Üretim: Türkiye, savunma sanayisinde kendi üretimini artırarak dışa bağımlılığı azaltmıştır. İnsansız hava araçları (İHA/SİHA) başta olmak üzere yerli savunma teknolojileri, hem sahada hem de küresel piyasalarda büyük bir başarı göstermiştir.
F-35 Krizi ve S-400 Alımları: Türkiye, ABD’nin F-35 projesinden çıkarılmasına rağmen, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini alarak kendi stratejik kararlarını bağımsız bir şekilde alma iradesini göstermiştir.
b) Çok Kutuplu Bir Dünya Düzenine Entegrasyon
Türkiye, NATO ve Batı ittifakına bağlı kalmanın ötesinde, Rusya, Çin, Orta Asya ve Afrika gibi yeni stratejik ortaklıklar geliştirmektedir.
Çok kutuplu bir dünya düzeninde Türkiye, hem Batı ile hem de diğer güç merkezleriyle dengeli ilişkiler kurmayı hedeflemektedir.
2. Suriye: Devletin Yeniden İnşası ve Türkiye’nin Rolü
Türkiye, Suriye krizinin başından bu yana, hem sınır güvenliğini koruma hem de bölgede barışı sağlama hedefleriyle hareket etmiştir. Bugün Suriye'de, Türkiye’nin etkisiyle hızla yeniden bir devlet yapılanmasının inşa edilmesi için gerekli altyapının oluşturulduğu bir süreç yaşanmaktadır.
a) Suriye’de Yeni Devlet Modeli
Yerel Yönetimler ve Güvenlik: Türkiye’nin desteklediği bölgelerde (örneğin, Afrin, Cerablus ve İdlib) yerel yönetimler kurulmuş, altyapı hizmetleri iyileştirilmiş ve güvenlik sağlanmıştır.
Mültecilerin Geri Dönüşü: Türkiye, milyonlarca Suriyeli mültecinin güvenli ve gönüllü bir şekilde evlerine dönmesi için uygun koşulları hazırlamaktadır. Yeni devlet yapılanmasının bu süreci hızlandıracağı öngörülmektedir.
b) Uluslararası Düzlemde Türkiye’nin Konumu
Türkiye, Suriye krizinde yalnızca askeri bir aktör değil, aynı zamanda diplomatik bir çözümün mimarıdır. Astana Süreci ve Soçi görüşmeleri gibi platformlarda aktif rol oynayarak, Suriye’nin geleceğine yön veren temel aktörlerden biri olmuştur.
Türkiye’nin “güvenli bölgeler” stratejisi, Suriye’nin kuzeyinde yeni bir devlet yapılanması için temel hazırlık olarak değerlendirilmiştir.
3. Türkiye’nin 100 Yıllık Projeksiyonlarının Temel Unsurları
Türkiye’nin gelecek projeksiyonları, yalnızca Suriye gibi bölgesel krizlerle sınırlı kalmayıp, uzun vadeli bir stratejinin parçası olarak şekillenmektedir. Bu projeksiyonlar, hem ulusal güvenliği hem de küresel etkisini artırmaya yöneliktir.
a) Bölgesel Liderlik
Türkiye, sadece Suriye’de değil, Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya’da da liderlik iddiasını güçlendirmektedir:
Bölgesel İstikrar Sağlayıcısı: Türkiye, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasından Libya’daki istikrarsızlığa kadar birçok alanda barış ve çözüm arayışında aktif bir rol üstlenmektedir.
Enerji Koridoru: Türkiye, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki enerji rezervleriyle bölgenin enerji koridoru olarak konumlanmaktadır.
b) Ekonomik ve Teknolojik Kalkınma
Yerli ve Milli Teknoloji: Türkiye, 100 yıllık projeksiyonlarında, teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülke olmayı hedeflemektedir. Uzay programları, yapay zeka projeleri ve yerli otomobil gibi girişimler, bu hedefin somut örnekleridir.
Sürdürülebilir Kalkınma: Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımları ve çevre dostu politikalarla, küresel ekonomik sistemde sürdürülebilir bir oyuncu olmayı hedeflemektedir.
c) Küresel Diplomasi
Türkiye, bağımsız dış politikasıyla yalnızca Batı’ya değil, Doğu’ya ve Güney’e de yönelmektedir. Afrika’da diplomatik misyonların artırılması, Asya ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve Rusya ile stratejik işbirlikleri, bu çok yönlü dış politikanın örnekleridir.
4. Dünya Türkiye’nin Yeni Stratejisini Görecek
Türkiye’nin dış politikası artık yalnızca seçimlerle değişen bir anlayıştan uzaklaşmış, yapısal ve stratejik bir dönüşüm sürecine girmiştir. Dünya, bu yeni Türkiye’yi şu şekillerde tanıyacaktır:
a) Bağımsız Güç
Türkiye, kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutan ve uluslararası baskılara boyun eğmeyen bir ülke olarak dikkat çekecektir. NATO ve Batı’dan bağımsız karar alabilme kapasitesi, bu bağımsızlık vizyonunun bir göstergesidir.
b) Bölgesel Güvenlik Mimarı
Suriye’nin yeniden inşası ve bölgedeki diğer çatışmaların çözümünde Türkiye, aktif ve lider bir rol oynayacaktır. Bu, Türkiye’yi sadece bölgesel bir aktör değil, küresel bir istikrar sağlayıcısı haline getirebilir.
c) Yeni Dünya Düzeninde Örnek Model
Türkiye, hem siyasi hem de ekonomik dönüşümüyle gelişmekte olan ülkeler için bir model sunmaktadır. Özellikle savunma sanayindeki başarıları ve bağımsız dış politika stratejisi, diğer ülkelere ilham verebilir.
Sonuç: Yeni Türkiye’nin Geleceğe Yönelik Stratejisi
Türkiye, NATO’ya bağımlılığını aşmış, Suriye’de yeni bir düzen kurmanın temellerini atmış ve 100 yıllık projeksiyonlarıyla bölgesel ve küresel politikalarını yeniden şekillendirmiştir. Bu dönüşüm, sadece Türkiye’nin iç politikası ve uluslararası ilişkileri için değil, aynı zamanda dünya düzeni için de önemli sonuçlar doğuracaktır. Yeni Türkiye’nin bağımsızlığı ve proaktif yaklaşımı, uluslararası arenada daha güçlü ve etkili bir aktör olmasını sağlayacaktır. Çok yakında dünya, Türkiye’nin bu yeni yüzünü daha net görecektir.
Strateji Uzmanı
Araştırmacı Yazar
Gökalp Şentürk