Türkiye Cumhuriyetinin yeni yüzyılında, 30 Ekim 2023 itibari ile temiz bir sayfa açarak, ülkemizin geleceğe emin adımlarla yürümesini istiyoruz.
Bunun için sivil siyaset akımını Türkiye de başlatıyor, tüm vatandaşlarımızı siyasi partilerin yolsuzluk ve kötü yönetimlerini hukuk içerisinde eleştirerek Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesine ve üzerine çıkartmaya destek vermeye bekliyoruz.
Evimize hırsız girse, o hırsızı yakalar, kanunun elverdiği biçimde etkisiz hale getirir ve kanunda ceza alması emniyet güçlerine teslim ederiz. Çünkü hırsızdan korkanın evi olmaz. Peki ülkemizdeki hırsızları neden kanunun elverdiği şekilde derdest edip kanuna teslim etmiyoruz? Hırsızlardan korkarak ülkemizi neden sorunlar yumağına çeviriyoruz?.. Bu anlamda bize göre ülkemizin en önemli hastalıkları yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlıktır.
Acı olanı bu hastalığın tüm toplum tarafından kötü kabul edilmemesi, şahsi menfaat ve çıkarları için sakıncalı görmemesidir. En acısı da adaleti uygulamakla görevlilerimize güvenilmemesidir. Ülkemizin adaleti için rızıklandıkları kutsal göreve layık olmayanlar, yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlıklara her ne nedenle olursa olsun yol verenler, şeref ile yapmak için geldikleri görevlerinde işlerini layıki ile yapmıyorlarsa, görevlerinden ayrılmalı layık oldukları işleri yapmalıdırlar.
Görevini hakkı ile yapanları tenzih ediyor, yapmayanların karın ağrılarını da umursamıyorum. Şimdi anlatacaklarımda kimseyi hedef almadan konuşacağım fakat üzerine alınanlar varsa bu kendini tanımasından, ne haltlar yaptığını bilmesindendir. Kıymetli arkadaşlarım balık baştan kokar atasözünü haklı çıkartan yöneticilerimizin olmadığını, devleti yönetmeye talip olup seçilmek veya atanmak yolu ile görev alanların pirüpak olduğunu, kendi çıkarları için devletin kaynaklarını namı hesabına geçirmediğini söylemek komik olur.
Devletin büyük bütçeleri yüzünden büyük hırsızlıkların yapıldığı alan da budur. Bunun lügatteki adı yolsuzluktur. Şimdi soralım, Türkiye Cumhuriyetini soyanları kanun içerisinde tutup adalete teslim etmeyecek miyiz?
Sadece seçilmiş ve atanmışlar mı bu hastalığın etkisindeler, kamuda rızıklanmak için belli bir ücret karşılığında çalışmayı kabul etmiş görevlilerin, devlet kademelerinde özel avantaj elde etmek isteyenlere rüşvet adlı diğer bir hırsızlık türü ile ayrıcalık sağlayanlar normal insanlar mı? Bu ahlaksızları görevde kalmaya devam edip hem beytülmaldan rızıklanırken hem rüşvet almaya devam etmesine müsaade etmeye devam edecek miyiz?
Ne yazıkki kimsenin dillendirmediği kamu dışı meseleye geliyoruz. Özel bir işletmede, çalışanın sendikal haklarından çalan, yaptığı iş ile ilgili devlete beyan etmesi gereken resmi evrakını yanıltıcı beyanlarla gösterip vergi ödemeyen veya eksik ödeyen büyük, orta, küçük veya esnaf işletmecileri hastalıklı hırsız değil mi?
Millet evladından ve devletten çalan bu hastalığı durdurmayacak mıyız?
Bu güne kadar devletten çalınanları üst üste koysak iç ve dış borcumuzu kaç kat öderiz onu ekonomistler hesaplasın ama benim bildiğim bir şey var ki yolsuzluk yapanlar, rüşvet alanlar ve devletten ve çalışanından çalanlar kendilerini istedikleri kadar bahane üretseler de bu ülkenin baş belaları ve hırsızlarıdır. Bu ne kadar masumlaştırılırsa masumlaştırılsın Türkiye Cumhuriyetinin hastalığıdır ve tedavi edilmesi gereklidir.
Tedaviyi de en iyi Türkiye Cumhuriyetinin evlatları yapar. Bu ülkede iktidarı ve muhalefeti ile siyasi partilerin hak ve hukuk içerisinde adaleti ve fırsat eşitliğini tesis ederek bizleri yönettiğini görüyor veya yaşıyor muyuz?
Partizanlık yapmadan samimi bir şekilde cevaplamanız için size soruyorum, lütfen 2 dakika gözlerinizi kapatın ve çocuklarınızı gözünüzün önüne getirerek cevaplayın... Bu düzenin devam ettiği yaşadığımız ülkede çocuklarınızın da yaşamasını ister misiniz?
Eğer cevabınız hayır ise, bizimle nereden veya ne zaman ulaştığınız önemli değil, birlikte hareket etmeye davet ediyoruz. Bu sivil bir harekettir, siyasi örgütlü bir yapı değildir. Buna rağmen içimize girip kendi siyasi ideolojisini empoze etmek isteyen zavallılar olursa, kendilerini erdemli insanlar gibi durması gereken yerde durmasını şiddetle önereceğimizi bilmelerini isteriz.
Nelerden bahsettik, seçilmiş ve atanmışların yolsuzluklarından, devlet kademesinde iş başı yapıp çalışırken alınan rüşvetlerden, özel teşebbüsün millet evladından ve devletten çaldığı sistemden bahsettik. Hatta bu hırsızlığı boyutunun iç ve dış borcumuzu kat be kat üzerinde olduğunu iddia ettik. İddiamız nedir?
Çaldırmayacağız. Nerede?
İlçemizde, ilimize ve ülkemizde. Sizce Türkiye de temiz bir sayfa açmanın zamanı gelmedi mi?
Serdar Şahin 30 Ekim 2023