Şahsım olarak Ümit Özdağ ile ilgili ne siyasi, ne şahsi bir bağım olmadı. Hiçbir toplantıda veya herhangi bir yerde yana yana geldiğimde olmadı. Kurduğu partiden herhangi bir üye ile görüşmemde bulunmamakta. Fakat açıklamaları ile ilgili halk olan beni rahatsız eden bir söylemine rastlamadım. Bu düşünceler ile halkında, yargının iddiasına somut bir cevap vermesi için “Ümit Özdağ’ın bizi ‘zincirleme şekilde basın yoluyla halkı kin, düşmanlığa tahrik’ etmediğini beyan ederim” başlıklı bir imza kampanyasının kamuoyuna sunulmasını öneririm.
Bu fikre beni Türk’ün yurdunda, batının dayatması ile Türk’ün demografisini bozan mülteciler ile ilgili farkındalık yaratan Ümit Özdağ’ın benim düşüncelerimi seslendirirken içeri atılması itti. Aslında benim fikrim mahpus edildi. Suriyelilerin ülkelerine dönüp ülkelerin gelişimine destek vermesinin neresi yanlış anlayamadım. İsrail’in Suriye’ye saldırması bile Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için bir sebep olmalı. Kaldı ki burada katıldıkları mitinglere bakınca, bu vatanseverliğin Suriyelilerde var olduğunu düşünüyorum.
Fikrin mahpus olması, aslında fikre sempati duyan halkın mahpus olması olduğunu tüm siyasiler, yargı ve yürütme öğrenmeli. Benim fikrimin mahpus olmasını şahsım olarak kabul etmiyorum. Ümit Özdağ eğer yolsuzluk yaptı, adi suç işledi ise içeriden çıkartamayın ama fikri yüzünden bir parti başkanını hapsetmek demek, bizim vatandaş olarak beynimizi vitrine koyup, meczup olarak embesil gibi yaşamayı kabul etmemiz demek. Çünkü bugün bir fikir suç sayılıyor ise, yarın beğenilmeyen başka bir fikir de kolayca suç sayılabilir.
Benim beynimi vitrine koyamayacaksınız. Fikirlerimiz beğenilmeyince bedenlerimizi kısıtlayarak mahpus edilmesine itiraz ediyorum ve “Ümit Özdağ’ın bizi ‘zincirleme şekilde basın yoluyla halkı kin, düşmanlığa tahrik’ etmediğini beyan ediyorum.”
Hatta mümkün ise zafer partisinin “Ümit Özdağ’ın bizi ‘zincirleme şekilde basın yoluyla halkı kin, düşmanlığa tahrik’ etmediğini beyan ederim” başlıklı imza kampanyası düzenlemesini beklerim.
Serdar Şahin
9 Nisan 2025