Uyanmamak elde midir?
Hani şu bizim siyaset sokağımız vardı ya?
Bilirsiniz, işte bu Siyaset Sokağının atık su gideri kısa bir süre öncesinde patlamıştı.
Öncelerinde ortalığa gerçek ve ciddi anlamda sıkıntılı bir koku yayılmış, sonrasında da borumuz böylesi bir basınca daha fazla dayanamamış ve patlamıştı.
Şimdilerde bizim siyaset sokağımız, sağ olsunlar birilerinin sayesinde tabiri caiz ise kokulu bir şeylerden geçilmiyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu işin müsebbibi olan partiye de “Maşallah” diyelim aslında; gıpta etmemek elde değil ki! Hani şu bir zamanların Dallas dizisi vardı ya, işte bizim bu meşhur partimizin işleyiş tarzı da o dizinin senaryodan geri kalmıyor.
Kimin eli kimin cebinde, kim kimin yanında veya kim kime…
Gerçi son yıllarda bizim ülkemizde ki yayınlarımızda yer alan bazı dizilerimiz de Dallas’tan geri kalmıyor ama kimseler yalandan ortalığı velveleye vermesin sakın, hiç kimsenin Ceyarın (!) eline su dökeceği yoktur.
Boşa heveslenmeyin.
Adamda olan pişkinlik, adamda olan umursamazlık; kibir, aşağılama, yalan, dolan, hile, üç kağıt, dalavere hatta gayret ve azim şeytanı bile çileden çıkarmış, hiç kimselere söyleyebileceği tek bir kelime hakkı tanımamıştı.
İşte böylesi bir durum içerisindeyiz vesselam.
Daha dün bu kokuları ve patlayan atık su giderini onaylarcasına bir gelişme yaşandı; bir yayın kuruluşu gazete, bahse konu siyasi partinin dillerden düşmeyen kongrelerinde yaşanan oyuncu transferleriyle (!) alakalı olarak bir şeyler yazdı çizdi ve bizlerde okuduk.
Kongrenin yapıldığı ilk günden itibaren, ortalıkta dolaşan fısıltı gazetesinin ilgili sayfalarında yer alan iddialar; bu sefer “ifade” olarak dosya olarak kanunun önüne ve müdahil olunması açısından da kamunun bilgisine sunulmuş oldu.
Vay anasını sayın seyirciler!
Ceyar ne ki?
Havada uçuşan dolarlar, meyhane muhabbetleri, pavyonlar ve bir şekilde ikna edilerek saf değişen delegeler.
Memleket yöneteceğiz sevdası adama neler yaptırıyor baksanıza…
Ne senaryo ama!
Dallas bunların yanında Şeker Kız Candy kalır.
Bu arada henüz birkaç gün önce yazmış olduğumuz bir yazımızda, Sayın Genel Başkan Özgür Özel neyin telaşını yaşıyor derken, belki de bilmeden bu durumdan bahsediyorduk.
Meğer görünürde genel başkan olan genel başkan, genel başkan da değilmiş.
Kafam karıştı ama ortalıkta kokudan öte ek olarak çok pis te bir görüntü var.
Fısıltı gazetesinin sayfalarında duyuyorduk ama eğer bu durum doğru ise bizim siyaset sokağı çok ama çok karışacak gibi görünüyor.
Ve bu iddialar, verilen ifadeler, tutulan tutanaklar gerçek olur ise Özel beyin, çok “özel” olarak neden ortalığı karıştırmak istemesi de, birilerinden ivedi olarak “Help” istemesi de kendiliğinden ortaya çıkmış olmaktadır.
Bu saatten sonra bu işin siyaset ile hizmet ile politika ile uzaktan yakından bir alakasının olmadığı gün yüzüne de çıkmış olmaktadır.
Kanalizasyon patladı bir kere, pisliğin sonu gelene kadar akar.
Birileri bu kokuya alışmış olabilir.
Hatta ve hatta bu kokuyu sevebilir ve yıllardır bu kokuya rağmen kokunun sahiplerine destek çıkmış olabilir ama kadim halkımın büyük bir çoğunluğu, ivedi olarak tüm ülkeyi ilgilendiren bu alt yapıda ciddi bir temizlik beklemektedir.
Anlaşılan o ki; her şey aleni olarak tam meydana çıkana kadar da bu sokaktan daha nice lağım suları akacak.
Bu sular hangi şehri, hangi mahalleyi ve hatta hangi evleri pisliğine bulayacak bilmeyiz ama görüntünün bizim arka mahalle için iyi olmadığını şimdiden söyleyebilirim. Baksanıza daha şimdiden fısıltıdan daha çok, ramazan davulcusu manisi gibi haykırılarak söylenmeye başlanıldı bile.
Gerçi birilerinin uykusu derin bir menfaat ilişkisi ile birlikte cana yakın eş değer olabilir ama yine de bu gürültüde kızım sana diyorum heeeyyy, gelinim sen anla;
Uyanmamak elde midir?