Vedat Kan

Tarih: 28.08.2024 09:27

Var mısınız “bar”a girmeye?

Facebook Twitter Linked-in

Var mısınız “bar”a girmeye?

Hakan Oral ezber bozdu. 

Düzenlemiş olduğu basın toplantısında ne dedi? 

Dedi ki; bu şehirde birlik ve beraberlik olmadıktan sonra, kimse tek başına hiçbir şey değildir.

Dedi ki; bu şehirde el ele verilmedikten sonra, yapılan münferit oynamalar sadece tribün oyalamasından başka bir şey değildir.

Dedi ki; bu şehir, gerçekten ama gerçekten çok müthiş bir zenginliğe sahip bir şehir ama bizler bunun farkında değiliz. Çünkü başkaları veya birileri bu şehrin zenginliklerini sömürürken, geride bıraktıkları tek şey refah değil, kalkınma değil sadece ve sadece dudaklara bal çalmak olduğudur. 

Mesela dünya üzerinde sayılı yerlerde bulunan; müthiş ve nitelikli nektar veren coğrafyamızda bulunan floramızın yer aldığı bu kadim şehrin bal üretiminin Erzurumluların elinde olmadığını söylediği gibi!

Birçok hazinelerimizin birileri tarafından talan edildiğini anlattığı gibi!

Meralarımızın, akarsularımızın, yaylalarımızın ve hatta bereketli tarım arazilerimizin hemen yanı başımızdan gelen ve içimizde bulunanların el birliğinde talan edildiğini çaresizce izlediğimizi, bildiğimiz gibi!  

Başka ne dedi Başkan Oral? 

Aslında çok daha fazla şeyler söyledi.

Hem kitabın ortasından konuştu, hem de satır başlarına konulmuş olunan, ana madde karalamalarından.

Kısacası Başkan Oral bizim taaa aylar ve hatta yıllar öncesinden dillendirdiğimiz şeyleri yetkili bir ağız olarak yine, yeniden, yeni baştan bir daha söyledi. 

Az önce girişte de ifade ettik, bizim tek başımıza değil el ele oynamamız gerektiğini söyledi.

İşte bütün bunlardan yola çıktığımız zaman hiç sağa sola kıvırmadan, diyoruz ki;

Erzurum olarak özümüzde bulunan ve kültürümüze aksettirilmiş olan “BAR” tutmamızın zamanı gelmiştir. 

Daha neyi bekliyoruz ki?

Barda bulunan ahenk ile vakar ile ciddiyet ve güzellik ile birlikte adım atmamızın zamanı gelmedi mi daha?

Allah aşkına, tek başına kimlerin oynadığını ne çabuk unuttuk. 

Nasıl da göremiyoruz? Atalarımız her anlamda bizlere o kadar güzel bir örnek vermişler ki, biz kendimizi unuttuğumuz gibi özümüzü de unutup gitmişiz.

Kimseler kusura bakmasın; bari istişare geleneğinden, meclis geleneğinden, bir büyüğe danışma geleneğinden koptuk. Hiç olmazsa dansöz gibi tek başımıza kıvıracağımıza, son çare olarak “BAR” a girelim.

Ciddi olarak, samimi olarak kültürümüzde var olan “BAR” ı incelememiz ve her alanımızda bile/isteye tatbik etmemiz yetiyor.

Başkan Oral’da başka birisinin yalnızlığını gördüm. O da tıpkı Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen gibi yalnızlaştırılmış, bir başına bırakılmıştı bu şehirde!

Bin bilmem kaç küsur köy, yirmi ilçe ve toplamda nüfus sıkıntısıyla karşı karşıya kalınmış koskocaman bir büyükşehir.

Evinde bir tek çocuğuna sözü geçmeyenlerin Mehmet Sekmen’i eleştirmesine hep başka açılardan bakmış birisi olarak, Mehmet Sekmen’in bu şehir için gerçek anlamda bir şans olduğu tezimi bir kez daha savunuyorum. 

Hazır fırsatımız var iken bu şansı menfaate çevirerek bu şehrin yarınları için adım atalım.

Geçen Pazar iktidar partisinin basın toplantısında ne denildi. 

Biz “bir” değil, “biriz” denildi. 

Hatta gerçek manada “birlikte” hazırlıklı olarak geldikleri için de, bu durumu bizlere aleni olarak ifade de ettiler ama gördük ki gerçek anlamda birilerimizin gözleri ya kör, ya da köre yatıyor.

Kimseler yanlış anlamasın ama bu şehrin başka hiçbir alternatifi yok.

Ya kültürümüzde var olan “BAR”a girip, hep bir ağızdan “tey tey” deyip, ahenk ile bir “can” olup; güzelliği, uyumu ve birlikteliğin sembolü olan gücü göstereceğiz.

Ya da bu şehrin kültüründe tek başına oynaması olmayan dansöz gibi kıvırtmaya devam edip, birilerini bıyık altından güldüreceğiz. 

Hem de içimizdeki çığırtkanlarının marifetiyle… 

Haydi o zaman var mısınız “bar”a girmeye?  


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —