Ele bi tiyatora oynanıki annayana aşgolsun! Gücünü milletten değil hırsından alan gaburgası galın birileri ne yaptuğhlarını bilmiler. Milletin beli burhu gırılmış kimin umurunda. Bi kırtik canımız galmış ediler ki onu da alalar. Borç alıp zekât dağıtanların sanki keselerinden mi çıhi ki milleti düşünüp de derd edeler.
Vula valla Gakgo, bu şorelerin ağızlarının geverleri yırtılmahla galmamış, galpleri de beyinlerine gan yerine kin pompali. Azıtmışlar valla! Görisin işde neler yapiler. Arhaları guvvetli ya çığırdan çıhmaları bundan! Ha bi de yaptıhları marifetmiş gibi gözümüze içine baha baha bizi gandurmaya çalışiler Aha, baba çıha benim sinirlerimi oynatan bu işgüzarlıhları! Hanı yapılanları görmiyek, sölenenleri gulah ardı edek deyim, deyim de olmi! Sen deyisin “hayın adamın damı er geç başına yıhulur!” Eyi de bende bekleyecek takat galmadı. Ahan da yerimden doğrulamim Gakgo. Gaşına gaşına ocah başına çıhanlar, şimdilerde götlerini goyup goltuhlarından ossurmaya başladı. Gözden sürmeyi çekmek mi dersin, bi o yana bi bu yana gıvırtmah mı valaha her hüner bunnarda. Ele bi gıvırtilar ki doğru bildiklerimizi de yalanlarına gurban ediler. Gursağı geniş bu angutlar, maştı gumaş olan bu gendini bilmez erçeller, poçiğinden gögerenler, yaptıhlarını ahali görmi mi saniler. Vula vallaha yanıliler. Bu milletin feraseti ele bi guvvetli ki neyin ne olduğunu kimin kime, niye hizmet ettüğünü gayet eyi büli. Ama sabır deyi, sabırnan goruğun helva olduğunu bili, la havle çeki, bekli! Ele tene tene olmayı, küçük dağları ben yarattım havasına girmeyi, milletin parasıyla hava atmayı, fıstik atıp gezmeyi, burnundan gıl aldurmamayı gendine huy edinenleri aha da milletin bi daha gün üzü göstermeyeceğini hesap edemiler. Valla ahan da demedi demeyin, bu millet günü geldi mi elinin tersi ile ele bi şamar atar ki şamarının sesi ta Ağrı dağının gıngıliginde duyulur.
Aha da ben sölim, bu milletin damarına basmayın, deyim. Vula vallah gızdurursaz bu milletin gafasını, sizi gambalah keklüğe döndürür. Defe goyup çalar; neye uğradığınızı şaşurur guyruğunuzu omuzlamak zorunda galursuz. Ele birilerine şirin görüneyim, hoş gişlik edeyim der ürek yarmaya devam edersez ossuruğunuz tırısmana çıhar, gaçacah delük ararsız, bilesiz.
Meydanı boş bulmuşsuz ya şimdi milleti gorhuttuk sanisiz ele mi? Ama unutmayın bu milletin gorhusu arından; hem ne demiş atalarımız:“arlı arından gorhar, arsuz neyinden gorhar.” Hanı deyiler ya bi berbere sormuşlar; “berber saçım ağ mı gara mı? O ne demiş; öğen tökülede görürsün.” Sizin de saçınızın öğüze dökülmesine az galdı. Bilisiz, bizde; “cücüğü martta sayarlar.” Ele var mı dedüğüm dedük, çaldığım düdük, deyip de boriğe basmak.
Milletin sırtından safa sürmek de bi yere gadar. Bahim de israf, başını almış gidi. Peki, siz ne yapisiz? Ha bire yel verisiz. Ula siz kim olisiz? Ula sizin ektüğüz nohut, biçtüğüz nohut şehere gettiz diye leblebi mi olduz. Aha bu millet sizi, erkannan yola getürmezse örkennen yola getürür. Ataların dedüğü; “gırhından sona azanı teneşirin pekler” sözünü ne çabuh unuttuz. Bi onu mu unuttuz; “gul azar gad yürür” diyen atalarımızın nasihatlarını da annamaz olduz. Ahan da ben size ne diyem! “Ne gatarsan aşına o gelür gaşuguna” mı diyem. “noldum deme nolacam de mi”, diyem. “Üreğimize yendürdüğünüz yetmedi mi?”, diyem. Ula can derdine gelesice, dal iken devrülesiceler, garnagassi gızılgurtlar, ocağı batasalar eh yeter artuğ inin sırtımızdan.
Hadi Önal/ 28 Mart 2025/Elazığ