Yetişkinlik çoğu zaman sorumluluklarla dolu bir dönem olarak tanımlansa da, bu sorumlulukların altında en sık gözden kaçan davranışlardan biri de “erteleme”dir. Karar vermek, adım atmak, bir başlangıç yapmak… Tüm bunlar düşünsel olarak kolay görünse de, birçok yetişkin için ertelenen bir hayalin, sürekli ötelenen bir değişimin parçası haline gelir.
Erteleme sadece zaman yönetimi eksikliği değildir; çoğu zaman korkunun, yetersizlik hissinin ve belirsizlik kaygısının dışavurumudur. Yetişkin bireyler, konfor alanlarını terk etmekten çekinirler. “Ya başarısız olursam?”, “Ya yanlış yaparsam?”, “Zamanı değilse?” gibi düşünceler, birikmiş ama uygulanmamış planların mezar taşı olur.
Bu davranış kalıbı kronikleştiğinde, bireyin yaşam kalitesi düşer. Bir süre sonra kişi, kendine olan güvenini kaybeder ve kendi iç sesi bile onu harekete geçiremez hale gelir. Çünkü zamanında alınmayan kararlar, daha sonra cesaretin bile yetemeyeceği bir ağırlık oluşturur.
Oysa hayat beklemez. Bekledikçe cesaret değil; bahane büyür. Bu yüzden her yetişkinin kendine sorması gereken soru şudur: “Neyi bekliyorum ve neden bekliyorum?” Cevap, çoğu zaman bir korkuya dayanır. Ama korkularla yüzleşmeden, hiçbir karar cesarete dönüşmez.
İlk adımı atmak her zaman zor olacaktır. Ancak o adım, bekledikçe değil; harekete geçtikçe anlam kazanır. Ve unutulmamalıdır ki, hayatın en güzel meyveleri çoğu zaman, “vakit geçmeden karar vermeyi seçen”lerin olur.
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar