Serpil Tekin

Tarih: 26.08.2024 12:55

YORULDUN MU? İYİMİSİN?

Facebook Twitter Linked-in

İnsana nasıl iyi gelir bu soru. Soran kadar sorulana da şifa olur. Neden bilinmez en yakınımızdaki yorgun olan canımızı kanımızı sevdiğimizi görmeyiz.
Ben çok yoruldum. Bunu söylemek hiç kolay değil. Ya da sesini birinin duyması. Bazen çığlık çığlığa bağırırsın da sesin hiç çıkmaz duyan olmaz. Rüyanda kabus görmek gibi.   Arada ki tek fark birinde uyandığında gerçek olmadığını anlarsın, diğeri ise uyanmak istesen de uyanamazsın çünkü gerçekliğin içindesindir. 
Anne ben tekrar küçük bir kız çocuğu olayım. Beni sar yüküm hafiflesin. İyi gelir belki senin kolların, sıcaklığın. Anne ben çok yoruldum bana biraz nefes ver. Anne ben çok yoruldum; bütün gün sokakta oynayayım sen de bana reçel ekmek getir. Koşarken elimde yiyeyim senin de için rahat etsin.
Mavi elbiseli bebeğimi istiyorum ben. Yatırınca uyuyan, kucağıma alınca uyanan o güzel gözlü mavi elbiseli bebeğimi verin bana. Elma ve badem toplayalım dallarından. Anne beni kucağına al. Anne ben çok yoruldum. 
Hastanede kalmak beni boğuyordu. İlk fırsatta bahçeye indim. Bu duygularda kurtulmam gerekiyordu. Sigara kaçışın en kolay yolu bana göre. Belki de benim sığınacağım tek limandı. Zararını biliyorum. Çok uzun yıllar bana yoldaş olmuştu. Odadan çıkıp sigara içme alanı olan bahçeye indim. 
Bahçede bulunan banklardan birine oturdum. Sigaramı yaktım. Etrafı izlemeye başladım. Yanıma alımlı masmavi gözlü bir bayan oturdu. 
Eli yüzü düzgün hoş giyimli bir bayandı. Narin elleriyle paketinden sigarasını çıkardı. Özenle yaktı ve bir nefes çekti.
Bana döndü ve ‘’Geçmiş olsun’’ ile başlayan sohbet dertleşmeye dönüştü. Sanki yıllardır susmuş, konuşmak için beni beklemişti. Anlattıkça anlattı. O anlattı ben dinledim. Dinledikçe içim parçalandı. Hiç tanımadığın biri değil sanki her zaman onunlaymışsın gibi hikayesine ortak olmuştum. Kimseyi yargılamak ya da sorgulamak haddim değildi elbet. Benim görevim orada sadece dinleyici olmaktı. Hayat ne garip şeydi? Tesadüf müydü karşılaşmamız bilmiyorum ama ben o kadına çok iyi gelmiştim. Birden ağlamaya başladı. Mavi gözleri hüzün doluydu ve boncuk boncuk yaşlar yanağından aşağıya süzülmeye başladı. Yanağından akan her bir damla yaş onu rahatlatıyor sanki içinde ki yangını söndürüyordu. Akan her damla yaş içini temizliyor içinde biriken balçıkları yıkıyordu. Kimseyle konuşamamıştı bunları. Yargılanmaktan dışlanmaktan korktu belki de kim bilir? 
Hastaneler ve otobüs terminalleri duyguların en temiz yaşandığı yerlerdir. Özlemler, sarılmalar ve umud en yalın haliyle yaşanır. Otobüs terminali ve hastanelerde sarılmalar, vedalar yalan, riya, vefasızlık olmadan yapılır. Gerçek hayatın gerçek yansımasıdır. 
Mavi gözlü güzel kadın içinde aynı şey geçerliydi. O kadar içine atmış ve susmuştu ki bir solukta içini dökmüştü. Belki de hiç tanımadığın birine kendini anlatmak daha kolaydı. 
Belki de bir birimizi bir daha hiç görmeyecektik ama emin olduğum tek şey mavi gözlü güzel kadın yanımdan ayrılırken geldiği şekilde dönmemişti odasına. Üstünden koca bir yük kalmış gibi hafiflemişti. 
Neden en yakınımıza anlatamayız ki dertlerimizi. Neden en yakınımız bizi anlamamakta bu kadar ısrar eder. Mavi gözlü kadın da kimseye anlatamamıştı derdini. Oysa eşi de çocukları da ailesi de hepsi yanındaydı. Yanında olmak fiziki bir durum değildi hiç şüphesiz. Yanında olmak onu dinlemek anlamaktı. Yanında olmak içten bir ‘’iyi misin’’ demekti.
Hepimizin bazen gerçek anlamda ‘’iyi misin’’ sorusuna ihtiyacımız var. Bir birimizi yargılamadan sorgulamadan sadece ‘’iyi misin’’ cümlesine ihtiyacımız var. 
Anne kimse bana iyi misin demedi. En yakınım beni görmedi duymadı. Bir sürü karınca kolonisi içinde kalmış uğur böceği misali, mavi gözlü güzel kadın ben soruyorum ‘’İyi misin? Yoruldun mu?’’

Serpil TEKİN


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —