Terörist başı olarak anılan Abdullah Öcalan’ın terör örgütünü feshetme teklifi ve silah bırakma çağrısı, başta Türk ordusu ve kolluk kuvvetlerimizin ve ardına Türkler ile birlikte yaşama arzusundan vazgeçmeyen Kürtler ile, Kürtler ile birlikte yaşama arzusuna helal getirmeyen Türklerin başarısıdır.
Dikkat edilirse çağrıda feshin Kandile bırakılması, Ulus devletin demode oluş beyanı ile teröristlerin uzatılan eli müzakere ile kazanca çevirmeye çalıştıkları görülmektedir. Hala terörist olarak anılan örgüte önceki süreç gibi zaaf göstermeyerek Pençe Kilit Harekâtı devam etmeli, süreç terörün lehine dönderilmemelidir. Bitmekte olan pkk ara verilerek önceki süreç gibi yeniden toparlanmamalıdır.
Pkk’nın alt kadrosu Pyd denilen örgüte geçebiliyorsa ki geçiyor, Pkk ve Pyd aynı örgütün farklı fraksiyonları olarak ele alınmalıdır. Mazlum Kobani bizi kapsamıyor diyerek gerçeği gizleyemez. Adının farklı olması terör örgütünü farklılaştırmaz. O sebeple Pkk’nın devamı olan Pyd ve adları farklı da olsa pkk’dan türemiş tüm örgütler silahlarını teslim etmedikçe, terörist başı olarak anılan Abdullah Öcalan umut hakkından değil serbest kalmayı, İmralı’daki cezaevinde bile 5 dakika fazla dışarı çıkıp havalandırmayı hak edemez.
Yeniden çağrıya gelir isek, çağrının örgüt tarafından kabul edilmesi ile nihayete ermesi beklenmekte lakin süreç nasıl olursa olsun Türkler ile birlikte yaşama arzusundan vazgeçmeyen Kürtler açısında bölücü faaliyetler sürer iken kendi etnik kökenleri tarafından ötekileştirildiklerinin yanlış olduğunun ispatıdır. Ben kutlu yolda kardeşlikten vazgeçmeyen Kürt kardeşlerimizi kutluyor, yüreklerinden öpüyorum. Bin yıldır birlikte yaşama arzusundan bir an bile vazgeçmeyen kardeşlik kazanmıştır. Biz kardeşlik hukukumuza sadık kaldıkça binlerce yıl birlikte yaşayacağımız onurlu tarihimizi yazmaya devam edeceğiz.
Çağrının kabulünün zaman alacağını bilmek gerekir. Başarı örgütün yüzde yüzünün çağrıya uyması olarak görülmelidir. Aksi halde küçük azınlıkla yeniden alev alması için ateşe vermeye odun taşıyan emperyal devletler ve kaynaklar bulunur. Çağrı örgüt tarafından kabul edilmese bile, örgütün artık emperyal amaçlar için kullanılabilir bir aygıt olduğunu, Ortadoğu’da Kürt çocuklarının canıyla emperyalistlerin bitmek bilmeyen sömürülerinin maşası olarak kullanılacağını ortaya koymaktadır. Bana göre, terör bittikten sonra doğru yaklaşımlar ve politikalar ile yaklaşık 10-15 yıl sürecinde dünya üzerinde yaşayan tüm Kürtlerin Türkler ile birlikte şahikalara ulaşan bir yapıyı ortaya koyacaklarını öngörüyorum.
Kürtler, palavralar atan emperyalistlerin maşası olmaması gerektiğini son Ukrayna örneği ile anlaması gerekmektedir. Amerika, Rusya’yı güçsüzleştirmek için kendi elini ateşe sokmayıp, Ukrayna’yı Rusya ile savaşa soktu. Ardına Suriye kartıyla Ukrayna’yı sattı. Ukrayna’yı perişan eden ve on binlerce Ukraynalı askerin ölümüne sebep olan Amerika desteklemek ve mihnet etmesi gerekirken, Ukrayna’nın madenlerine el koydu. Hem de verdiğinin 5 katı bedeli istedi. Ukrayna’ya rakibi Rusya’yı zayıflattığı için borçlu iken, sömürmeye başladı. Aynı sömürme arzusu Kürtlerden istenmiyor ve istenmeyecek mi sanıyorsunuz. Kurulu devlet olan Ukrayna ile oynayan ve Suriye’de Rusya ile anlaştığı için işi bittiğinde Ukrayna’yı satan Amerika, işi bitince Kürtleri satmaz mı sanıyorsunuz. Amerika son Ukrayna Zelenski olayında hiçbir ülke tarafından güvenilmez bir devlet olduğunu gösterdi. Kürtler de bunu not etmelidir…
Kürtler Türkler ile 1200 yıllık kardeşliği ve kardeşlik hukukunu esas almaya devam etmeli, bu hukukunu bozmak için son yüzyılda oluşan nifakı ve nifaka hizmet edenleri unutmamalıdır.
Birlikte yaşama arzusu olan Kürtlerin, Türklük ile ilgili bir derdi olmadığını biliyoruz. Kürtlerin, Türklük kavramını ortadan kaldıran bir anlayışı güttüğünü düşünmek, güçlü bir yarını inşa etmek isteyen aklı sakatladığını vurgulamak istiyorum. Bu düşünce emperyallerin oyunu ve on bin yıllık mazisi olan Türk’ten gelen ve batılıların koyduğu Türkiye yerine kimliksiz bir devleti oluşturma planıdır ve hiçbir Kürt ve Türk bu düşünceyi destekleyerek muhteşem bir gelecek kuracağını hayal bile etmemelidir.
Bugüne kadar Selçuklu ile başlayan Osmanlı ile tarihte Türk devleti olarak anılan ve Batı Medeniyetinin Türkler geliyor diyerek üst kimlik olarak adlandırdığı tarihsel aktör olan Batı Türkleri bizlerin, kimliğimizin etnik bölücülüğün dayatması ile masumlaştırılarak yok ettirmeyiz. Çünkü batı, doğu, kuzey ve güney bizi Türk olarak tanıyor. Kürt ve diğer etnik kökenler, etnik köklerinden kopmadan hep birlikte üst kimlikte Viyana kapılarında dünde Türk’tük, bugün de Türk’üz, yarın da emperyalisteler Türk olarak anacak ve geçmişimizden aldığımız güç ile şahikalara yürümeye devam edeceğiz.
Bu süreçte Türk kaldırıldı diyelim, biz bize ne diyeceğiz? Avşar, Kayı, Beydili, Bayat, Salur, Kınık gibi boy adlarımızı mı söyleyeceğiz? Üst kimlikte Türklüğü kabul etmiş boylar, bunu kabul ederler mi? Biz bin yıldır Kürt kaldırılsın dedik mi ki Kürtler Türk kaldırılsın desin? Bu olmaz ayın, çıkmaz günü anlaşma provasıdır. Olmayan anlaşma zemininde çıkmaza sokma gayretidir. Bu saçmalığa takılıp kalanlar, emperyalistlerin gelecekte kavramlar üzerinden çatışma alanı üretmesinin ekmeğine yağ sürmekten öte gidemezler.
Bir dönem başbakanlık yapmış, şu sıralar partisi tarafından ıskartaya alınmış Binali Yıldırım gelinen noktadan rol kapıp anayasadan Türk kaldırılsın demiş. Biz de kendisini haklı olarak eleştiriyoruz. Binali Yıldırım Efendi tarih bilmez, Türk devlet aklını anlayamamış, Ulaştırma Bakanlığından böyük armatör olmuş bir zatı muhteremdir. Bu saatten sonra bu zatı muhteremi Türklük kaldırılsın gafı ile cahilliği perçinlenmiş biri olarak anacağız. Konu Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ince işçilikle işlenirken, zurnada delik bile olmayan Binali’nin konuşmasını biz onaylamıyoruz ama Genel Başkanlar Dr. Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan onaylıyorlar mı? Merak ediyoruz. Türk Devletler Teşkilatında Aksakallılar Konsey Başkanı diye gönderilen ama Türklükten rahatsız Binali Yıldırımın böyle gafları ile bulunduğu yeri hak etmediğini de burada belirtmeden geçemeyeceğim.
Kim hangi düşüncede olursa olsun, Anayasadan Türk kavramlarının kaldırılması bizim için devletin yok oluş çabasıdır ve biz devletimizi yok ettirmeyiz. Bunu Binali Yıldırım ve onun gibi düşünenlere deklare ediyoruz. Türk Milletini kin ve düşmanlığa sevk edecek bu gibi açıklamaların yapılmasını manidar ve emperyalistlerin dayatması olarak görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk Devletler Teşkilatı ile yol yürürken, Türkiye’nin içinde bulunacağı güçlü bir Türk geleceğinin yani Türk yüzyılı diye başlatacağımız zamanın gelecekte daha kuvvetli bir yapıya dönüşmesini sağlamak ön hedefimiz, yani şimdiki Kızılelmamızdır. Bu ön hedefimize yaklaştıkça dünya üzerinde yaşadığımız coğrafyalarda üzerimizde olan emperyal baskının kalkarak huzur, refah ve konfor olarak döneceğini, binlerce yıllık devlet aklı ile bu edinimleri birlikte yaşadığımız kardeşlerimiz ile paylaşacağımızı tüm paydaşlarımızın malumudur. O halde terör dahil eski yaralarımızı sararak ilerlemek, Türkiye güçlenir iken Türk devletleri ve Türk devletleri ile kardeşlik bağı kurmuş toplumların ilerleyişine katkı sağlamak amacımız olmalıdır.
Bu sürecinde en hakiki bekçileri, kardeşlik bağından bir an bile vazgeçmemiş, kardeşlik hukukuna helal getirmemiş Kürtler ve Türklerdir. Ordumuz ve kolluk kuvvetlerimiz ise bizim sırtımızı dayadığımız caydırıcı gücümüzdür. Süreci sağa sola çekmeye çalışma gayretlerine tepki vermek ve sigaya çekmek bizim görevimizdir. Başbakanlık yapmış, çaycılık yapmış fark etmeden itirazlarımızı ortaya koymalıyız.
Bir ülkenin vatandaşı olan ve vatandaşı olduğu ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmak için silahlı mücadeleyi tercih eden her kişi, toplum ve örgüt haindir. Süreç devam etsede, silah bırakılana kadar çatışma devam etmektedir ve çatışmada tereddüt eden kaybeder. Türk ordusu gereğini yapmayı bırakmamalıdır. Bu süreci ve uzatılan eli fırsat görecek ve faydalanmaya çalışacak terör örgütü, Türk Ordusunun pençesinden kaçamayacaktır. Neştere pençe vurulmuş ve kilit atılmıştır. Eğer uzatılan el salvolarla boşa düşürülürse, kilitlenen hain örgüt inlerinde yok edilmelidir.
Son olarak ben 25 Temmuz 2024’te Kürtler; Türklerin Kardeşi Oğuzların 25 Boyudur ( Link: https://youtu.be/Jt7JC43EDns?si=G951gWCuIAMpSXjf ) makale ve videomda da belirttiğim gibi 1200 yıllık birlikte yaşama arzusunun kardeşliği perçinlediğini vurgulamıştım. Buradaki motivasyon kaynağım kardeşlik hukukuna helal getirmeyen Türkler ve Kürtlerdi. Bugün de aynı şeyi savunuyorum “Kürtler; Türklerin Kardeşi Oğuzların 25 Boyudur” ve Türk boyları ve Kürtler gelecekte onurlu bir tarihi geçmişte olduğu gibi yazmaya devam edecekler.
Serdar Şahin
28 Şubat 2025