"Zengezur Koridoru ve İran: Bir Bölgesel Satranç Oyunu"
2025 yılında, Kafkasya bölgesinde yaşanan gelişmeler, sadece yerel dengeleri değil, küresel güçlerin de dikkatini çeken stratejik bir mücadeleyi ortaya koyuyor. Türkiye ve Azerbaycan'ın, Ermenistan topraklarından geçecek bir Zengezur Koridoru kurma hedefi, bölgede yeni bir jeopolitik denklem yaratırken, İran bu hamleye kendi stratejik çıkarlarını korumak adına sert bir karşılık veriyor. Ancak bu karşı duruş, İran'ın iç yapısındaki kırılganlıkları daha da görünür hale getiriyor.
Zengezur Koridoru: Kafkasya'nın Geleceği
Zengezur Koridoru, Azerbaycan'ın batı topraklarını Nahçıvan'a bağlayan, Türkiye'nin Orta Asya'ya uzanan bir kara bağlantısı kurmasını sağlayacak stratejik bir hat. Bu koridorun hayata geçmesi, Türkiye ve Azerbaycan için büyük bir ekonomik ve siyasi kazanç anlamına geliyor. Ancak bu plan, İran'ın çıkarlarına doğrudan meydan okuyor. İran, Kafkasya üzerindeki etkisini kaybetme ve Ermenistan'la kurduğu stratejik iş birliğinin zayıflaması riskini taşıyor. Dahası, böyle bir koridor, İran'ın kuzeyindeki Türk nüfusun bağımsızlık taleplerini güçlendirebilecek sembolik bir öneme sahip.
İran'ın Karşı Hamlesi: Kendi Koridoru
İran, Türkiye ve Azerbaycan'ın planlarına karşılık, Zengezur üzerinden kendi koridorunu kurma fikrini masaya koyuyor. Bu koridorun İran üzerinden geçmesi, Tahran'ın bölgedeki etkinliğini korumasını ve transit ticarette kontrolü elinde tutmasını sağlayabilir. Ancak bu girişim, bölgesel dinamiklerin sertleşmesine neden oluyor. İran'ın bu hamlesi, Türkiye, Azerbaycan ve bölgedeki diğer Türk kökenli nüfuslar tarafından, bir tür kuşatma politikası olarak algılanıyor. Ayrıca Ermenistan üzerinde artan İran baskısı, Erivan yönetimini zorlu bir tercihle karşı karşıya bırakıyor.
İran İçin Tehlike Çanları
Bu gelişmeler, İran'ın kendi içindeki sosyo-politik fay hatlarını da harekete geçiriyor. Ülkenin kuzeyinde yoğun bir şekilde yaşayan Azerbaycan Türkleri, Zengezur Koridoru'nun gerçekleşmesini milli bir dava olarak görüyor. Eğer İran, bu projeye karşı daha sert bir duruş sergilerse, kendi topraklarındaki Türk nüfusun tepkisini artırabilir. Bu durum, İran’ın halihazırda ekonomik krizle ve Batı'nın yaptırımlarıyla zayıflamış olan iç yapısını daha da kırılgan hale getirebilir.
İran’daki Azerbaycan Türkleri başta olmak üzere diğer etnik grupların da hak talepleri yükseliyor. Bu talepler, İran'ın iç siyasetine ve toprak bütünlüğüne ciddi bir tehdit oluşturuyor. "İran bölünmez" söylemleri ne kadar yüksek sesle dillendirilirse dillendirilsin, içerideki dinamikler başka bir gerçekliği ortaya koyuyor: Merkezi hükümete olan güven zayıflıyor ve etnik fay hatları derinleşiyor.
Bölgesel Çatışma mı, Yeni Bir Dönüşüm mü?
Zengezur Koridoru meselesi, sadece bir kara bağlantısından ibaret değil. Bu proje, Kafkasya'nın geleceğini şekillendirecek stratejik bir hamle. Ancak İran’ın bu denklemin dışında kalması ya da aşırı sert bir şekilde müdahil olması, bölgesel çatışmaları tetikleyebilir. Daha da önemlisi, bu durum İran’ın iç siyasetine de sıçrayarak, ülkenin bölünme ihtimalini güçlendirebilir.
Sonuç: Büyük Satranç Tahtasında İran’ın Rolü
2025, sadece Zengezur Koridoru değil, İran'ın iç ve dış politikasında köklü değişimlerin habercisi olacak gibi görünüyor. Türkiye ve Azerbaycan, bu projeyi hayata geçirmek için kararlı görünüyor. İran ise bu durumdan ciddi bir şekilde rahatsız. Ancak şu bir gerçek: İran, bölgesel bir güç olarak ayakta kalmak istiyorsa, bu krizi yönetmek için yeni stratejiler geliştirmek zorunda. Aksi halde, Zengezur Koridoru meselesi, İran için bir dönüm noktası olabilir. Ve bu dönüm noktası, belki de bir bölünme sürecinin başlangıcını işaret edebilir.
Kafkasya'nın bu satranç tahtasında, taşlar hızla yer değiştiriyor. Soru şu: İran, bu oyunda bir hamle öne mi geçecek, yoksa bir kez daha geride mi kalacak? Gelecek, hem bölge hem de İran için büyük sürprizler barındırıyor.