Bir ağacın gölgesi sadece serinlik vermez; geçmişi anlatır, geleceği gölgeler… Zeytin ağacı, bu toprağın dilidir. Bin yıllık sabırdır, barıştır, berekettir. Ve şimdi bu dili susturmak istiyorlar. Sustururlarsa, biz de susarsak, vicdanımız da kurur.
Soframıza konan her zeytin tanesi, sadece bir meyve değil; emektir, alın teridir, tarihtir. Zeytinlikler yalnız ağaç değildir; ekmek kapısıdır, kültürdür, yaşam biçimidir. Ne yazık ki, İzmir’in Tire ilçesinde, bu kadim ağaçların köklerine dinamit dayatılmak isteniyor. Bir avuç maden için bir ömürlük miras yok edilmek isteniyor.
Ey bu milletin onurlu evlatları!
Bakın bir insan ömrü ortalama 75 yıl; oysa bir zeytin ağacı tam 750 yıl yaşar. Biz gelir geçeriz, zeytin kalır. Biz tüketiriz, zeytin üretir. Biz unuturuz, o hatırlatır… Bu yüzden zeytin ağacına dokunmak, geçmişimize ve geleceğimize dokunmaktır.
2022’de halkın büyük tepkisiyle geri çekilen düzenleme, şimdi yeni bir torba yasanın içine saklanarak bu gün itibarı ile tekrar Meclis’e getirildi. “Kamu yararı” bahanesiyle zeytinlikleri madenciliğe açmak istiyorlar. Oysa kamu yararı, doğanın korunmasıdır; çocukların geleceğidir, sofranın bereketidir!
Unutmayalım: Toprak zeytini sever; zeytin de bu milleti. Zeytinsiz toprak, hem aç kalır hem susuz. Ağaç kesen, kökünü keser. Zeytinlikleri yok etmek, sadece birkaç ağacı değil; bir halkın belleğini, geleneğini, emeğini yok etmektir. Bu milletin kadim sesi olan köylüler haykırıyor: "Zeytinime dokunma!" Ancak, bu haykırış yetmez! Şehirdeki de duymalı, meclisteki de! Her evden, her meydandan, her vicdandan bu feryat yükselmeli. Çünkü: Zeytinimize sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmaktır. Zeytine kıymak, torunlarımızın ekmeğini bugünden çalmaktır.
Bugün bu kanun oylanacak. Bu kanun meclisten geçmemelidir. Maden için değil, hayat için karar verilmelidir.
Zeytini yok eden, sofrayı yok eder; sofrası boşalan milletin, yüreği de boşalır. Zeytin ağacı susturulursa, vicdanlar da susar. O yüzden hep bir ağızdan haykıralım: ZEYTİNİME DOKUNMA!
Hadi Önal/ 24 Haziran 2025/ Elazığ