Bulgaristan’da tarihin acı bir ironisi bir kez daha sahneleniyor. 36 yıl boyunca “Türklerin partisi” olarak gösterilen bir yapının tepesine artık bir Bulgar oturuyor. Evet, yanlış duymadınız! Adında “hak” ve “özgürlük” geçen bir parti, ne hakka sahip çıkabildi ne de özgürlüğe sahip olan bir halkı temsil edebildi. Bugün geldiğimiz noktada, bu yapı başını Bulgaristan’ın derin düzenine eğmiş, ruhunu teslim etmiştir.
Bu sadece bir görev değişimi değildir;
Bu bir kimlik kaybıdır.
Bu sadece bir siyasi tercih değildir;
Bu açık bir teslimiyettir.
Peki, Neden Herkes Susuyor?
Bir Bulgar, “Türk Partisi”nin başına geçti. Fakat ne Türkiye’den, ne Avrupa’dan, ne de Bulgaristan’daki sözde “Türk aydınlarından” yükselen tek bir itiraz sesi duyulmadı. Oysa bu halk, yıllardır bu yapıya umut bağladı. Sandığa her gidişinde “Bizden biri, bizim için konuşacak” diye düşündü. Şimdi ise temsil eden değişti, halkın iradesi satıldı!
“Parti kimliği değil, halkın menfaati önemli” diyenlere soruyoruz:
– Türkçe’ye yasak getirilirken ne yaptınız?
– Osmanlı mirası vakıflar, mezarlıklar talan edilirken neden sustunuz?
– Türkiye düşmanlarına mecliste yer verirken hiç mi utanmadınız?
– Kırcaali meydanında Saat Kulesi'nden her saat Türklere edilen küfür sizi hiç mi rahatsız etmiyor?
– Kırcaali’deki en eski Türk mezarlığı dikenlik olmuş, gören yok mu?
– Zara’da, Karlovo’da camiler iade edilmiyor, ne yaptınız?
– Üç kez hükümet yıktınız ama bir kez olsun Türk hakları için neden yıkmayı düşünmediniz?
Kendi şahsi çıkarlarınız için her yolu denediniz, doyumsuzca makam kovaladınız ama halk için tek bir adım atmadınız!
Bu Bir Tesadüf Değil, Bulgar Derin Devletinin Projesidir!
Bugün partinin başında bir Bulgar varsa, bu doğal bir gelişme değil, stratejik bir çöktürmedir.
Bu bir planın ürünüdür.
Düne kadar Ahmet Doğan’ın gölgesinde palazlananlar, bugün onun ardında bıraktığı enkazın içinden bir Bulgar’ı “liderimiz” diye alkışlamaya başlamıştır.
Peki ya halk?
1989’da adımız, dilimiz, kimliğimiz için sokaklara dökülen o halk, bugün neden susuyor?
Türk Olmayan, Türk Partisi Olamaz!
Bir yapının tabelasında “Türk” yazması yetmez.
İçinde Türk yoksa, Türk’ün derdi, yarını, sesi yoksa o yapı sadece bir tabeladır.
Sadece bir vitrin, sadece bir politik dekor hâline gelmiştir.
Biz tabeladaki Türk’e değil, ruhundaki Türk’e bakarız.
Biz soyadına değil, soydaşlık şuuruna bakarız.
Bu yüzden bugün karşımızda bir parti değil; bir kimlik felaketi durmaktadır!
Son Söz Yerine: Uyan Türk!
Ey Bulgaristan Türkü!
Artık “kandırıldım” demek yetmez.
36 yıl kandırılmak, 36 yıl susturulmak bize yetmedi mi?
Artık “başka seçenek yoktu” bahanesi geçersiz.
Sen uyandığında bu oyun biter!
Sen sandığa sahip çıktığında Türk’ün başına Bulgar’ı koyamazlar!
Sen sustukça, onlar konuşur.
Sen çekildikçe, onlar yükselir.
Bugünden sonra sessiz kalırsan, yarın torununun sana “Dede, sen ne yaptın?” sorusuna verecek cevabın olmayacak.
Ama o zaman çok geç olacak.
Unutma!
Bugün değilse ne zaman?
Türk’ün kaderini yine Türk belirlemeli!