Saygın arkadaşlarım ve takipçi yolu yol bilen arkadaşlarım sizden masallara ve hikayelere değil bilgi uretmenizdedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti AKP ve AKP'yi oluşturan çağdışı çürümüş zihniyet yönetiminde 23 yıldır uçurumdan uçuruma sürüklenirken " siz bilgi değil sosyal medya paylaşımlarında masal, hikaye, resim paylaşıyorsunuz bu alanla bilgi için vardır.!
... " Şimdi konumuza dönelim".!!!
ABD Emperyalizmi, Ortadoğu ve Türkiye'nin Dış Politikası
Anadolu coğrafyası, tarih boyunca Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'da yaşanan siyasi gelişmelerden derinden etkilenmiştir. Bu geniş coğrafya, her zaman emperyalist stratejilerin rekabet ettiği ve sürekli değişim geçiren bir alan olmuştur ve bugün de öyledir.
Bu değerlendirme, ABD'nin Ortadoğu'daki stratejik hamlelerini sosyalist bir bakış açısıyla ele alarak, bölge halklarından yana bir duruş sergilemektedir. Özellikle Türkiye'nin 2011 sonrası yanlış Ortadoğu politikası, bölgedeki olayları daha da karmaşık bir boyuta taşımıştır.
Ortadoğu, Kafkasya ve tüm Avrasya üzerinde oynanan satranç oyununda AKP'nin stratejik hataları, emperyalistlerin Irak sonrası Suriye'yi de bölmesine yol açmıştır. Emperyalist güçlerin petrol, doğal kaynaklar ve ulaşım güzergahlarına olan ilgisi bu bölünmede önemli rol oynamıştır.
Umarız Barış Harekatı bu bölünmeyi durdurur, sınırlarımızda bir terör devleti kurulmasını engeller ve başta ABD, AB ve Rusya olmak üzere emperyalist güçlere iyi bir ders verir.
_______________________________________
Atatürk Sonrası Cumhuriyete İhanet ve Atatürkçü Duruş
Kurtuluş Savaşı, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda, Misak-ı Millî sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak amacıyla 1919-1922 yılları arasında Başkomutan Mustafa Kemal önderliğinde gerçekleştirilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadele sonucunda kazanılmıştır. Emperyalist devletler ülke topraklarından atıldıktan sonra, Kemalist devrimle kurulan Cumhuriyete Atatürk'ün ölümünden sonra yapılan ihanetler affedilemez suçlardandır. Vatana ve Türk Milletine ihanetin bedeli, Türk Ceza Kanunları ve dünya hukuk sistemlerinde çok ağır olarak belirlenmiştir.
Vatana İhanet Kavramının Tarihsel Gelişimi
Devletlerin ortaya çıkışıyla birlikte, otoriteyi sağlamak ve düzeni bozmaya çalışanları cezalandırmak ihtiyacı doğmuştur. Bu noktada devlete karşı işlenen suçlar ve "vatana ihanet" kavramı karşımıza çıkar. Klasik suç tipleri zamanla ufak değişimler gösterse de, devlete karşı işlenen suçlarda dönemin koşulları, devletin yapısı ve siyasi rejim gibi faktörlere göre önemli farklılıklar yaşanmıştır.
Vatana ihanet kavramının tüm zamanlarda ve mekanlarda geçerli tek bir tanımına ulaşmak mümkün değildir. Bu kavramın kökenlerini incelemek için Roma, Cermen ve İngiliz hukuk sistemleri baz alınmış, ardından Türk hukuk tarihindeki gelişim süreci de ele alınmıştır. Özellikle siyasal devrimler (İngiliz ve Fransız deneyimleri, Türk Kurtuluş Mücadelesi akabindeki İstiklal Mahkemeleri yargılamaları), vatana ihanet yargılamalarının pratiğini ortaya koyması açısından önemlidir.
Roma Hukuku'nda Vatana İhanet: Roma'da devlet aleyhine suçlar, erken dönemde "parricide" (aileye ihanet) ve "perduellio" (devlete ihanet) kavramlarıyla ifade edilmiştir.
Ailenin toplumsal yapıda merkezi bir rol oynadığı dönemlerde, aile babasına karşı işlenen suçlar vatana ihanetle eşdeğer görülmüştür. Ancak devletin güçlenmesiyle birlikte, bu yetkilerin devlete geçmesiyle vatana ihanet kavramının içeriği değişmiştir.
_____________________________________
Cumhuriyet Devrimi ve Atatürk'ün Öngörüleri
Türkiye Cumhuriyeti'nin devrimci atılımları, 19 Mayıs 1919'da başlayıp 29 Ekim 1923'te bitmemiş, 1938'e kadar sürmüş ve "Cumhuriyet Devrimi" hep devam etmiştir. Tarihte karşıdevrim ile yıkılamayan tek Cumhuriyet Türkiye Cumhuriyeti'dir. Karşıdevrimciler tüm iktidarı hileyle gasp etse bile, Cumhuriyet ayakta kalmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümsüz eseri Nutuk'un son kısmı olan Gençliğe Hitabe, Cumhuriyet'e yönelik saldırıların asla bitmeyeceğini açıkça belirtmiştir. Atatürk, bizzat kendi kurduğu Cumhuriyet'in mevkilerini işgal edecek kişilerin vatana ve Cumhuriyet'e ihanet edebileceğini öngörmüştür: "Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler."
Atatürk, Cumhuriyet'i neden gençliğe emanet etti? Çünkü 1919'da Samsun'a ilk ayak bastığında, kuracağı vatana ihanet edileceğini biliyordu. Bu nedenle, tam bağımsız olarak kurduğu bu Cumhuriyeti Türk Gençliğine emanet etti. Dünya siyasi ve askeri tarihinde, kendinden sonra kurduğu ülkedeki yöneticilerinin bazılarının hain olabileceğini öngörüp ülkesini gençliğe emanet eden ve karşı devrime karşı mücadele etmesi gerektiğini ilan eden başka bir lider yoktur. İşte Atatürk'ün Cumhuriyetçiliği böylesine isyancı, devrimci, demokrat ve halkçıdır.
Aynı hitabede Atatürk, "iktidara sahip" olanların emperyalizme ve vatan düşmanlarına nasıl uşaklık edebileceğini belirtiyordu: "İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir." Bu cümleler, iktidara sahip olmuş, bugün olan ve gelecekte olabilecek hainlerin kimlerle işbirliği yaptığını kusursuz bir şekilde tarif etmektedir.
_______________________________________
Cumhuriyet Emaneti ve Gençliğin Rolü
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni bir hitabesinde Türk Ordusuna, iki hitabesinde de Türk Gençliğine emanet etmiştir. Çünkü Atatürk de genç yaşta devrimci olmuş ve yaşanacakları öngörmüştür.
Cumhuriyet Gençliğine devrimci olmayı öğütlemiş, hiçbir koşulda imkanların müsait olmamasını veya şartların ağırlığını bahane edemeyeceğini söylemiştir: "Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
Türk gençliği ve halkı, Atatürk'ün öngördüğü gibi, defalarca Cumhuriyet'i korumak için iç ve dış düşmanlara karşı mücadele etmiştir. Cumhuriyet'in 100. yılına girerken, Türkiye tarihinin en işbirlikçi ve karşıdevrimci iktidarlarından biri tarafından yönetilse de, Cumhuriyeti yıkamadılar.
Çünkü Cumhuriyet, bir ruh ve bilinç olarak Türk'ün genetiğine işlemiştir. "Cumhuriyet Bize Emanet" sloganıyla yola çıkan Türk gençliği, emanetine sahip çıkmıştır. Gezi direnişinde milyonların "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganları, Gençliğe Hitabe'deki çağrının yüz yıl sonra yankısını bulduğunu göstermiştir.
Atatürk, Bursa Nutku'nda, devletin emniyetinin ve mahkemesinin dahi Cumhuriyet ve vatan düşmanlarını koruyabileceğini, ancak Türk gençliğinin asla yılmaması gerektiğini hatırlatmıştır. "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" düşüncesiyle bile gençliğin mücadeleden vazgeçmemesi, "haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesini istememesi" ve "inanç ve kanaatinin gereğini yapması" vurgulanmıştır.
Gerçekten de AKP dönemi ve önceki yıllarda, ülkenin bağımsızlığını peşkeş çekenler ödüllendirilirken, "Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü" düzenleyen gencecik devrimciler idam edilmiştir.
Uğur Mumcular katledilmiş, Atatürkçü ve devrimci aydınlar zindanlara atılmıştır. Türk subayları Ergenekon gibi kumpaslarla tutsak edilmiş, şehit Kubilay'dan yıllar sonra askeri öğrencilerin boyunları köprülerde kesilmiştir. Aznavurların, Damat Feritlerin, Şeyh Saitlerin ve emperyalist uşaklarının kini hiç bitmese de, Türk Milletinin Cumhuriyet için direnişi de bitmeyecektir. Cumhuriyet, Türk milleti için sadece bir kurum veya rejim adı değil, özgürlüğümüzü veren bir devrim ve bilinçtir.
_______________________________________
Cumhuriyetin Kalıcılığı ve Gelecek
Cumhuriyet'in koruyucusu denen tüm kurumlar yıkılsa da, Cumhuriyet yıkılamadı.
Çünkü Cumhuriyet'i Cumhuriyetçi Halk Ordusu koruyor. Bu ordu, meydandaki halktır; sivildir, direnenlerdir, sokaklardadır. On milyonlarca kişilik Cumhuriyetçi halk ordusu sokağa çıkmaktan, meydanları doldurmaktan ve "Cumhuriyet Bize Emanet" demekten vazgeçmemiştir. "Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet" içindeki iktidarlar "Türkiye Cumhuriyeti" tabelalarını indirse bile, yüz binlerce genç "TC İlelebet" tişörtleriyle eylem yapmaya devam etmiştir.
Sokakta, okulda, iş yerinde, üniversitede, çocuğuna öğretilen yurtsever marşta, Atatürkçü aydının kitabında, sandıkta kullanılan oyda, meydanda, direnişte atılan sloganda ve kaldırılan her Atatürk posterinde Cumhuriyet vardır. Yükseltilen her Türk Bayrağında Cumhuriyet yeniden ayağa kalkar, yaşar ve hep yaşatılır. "İlelebet payidar kalmak" böyle bir şeydir. Manevi değerler, fikirsel devrimler, ahlak ve medeniyet atılımları "ilelebet" ayakta kalabilir. Cumhuriyet maddi bir varlıktan öte, bir felsefe ve soyut bir düşüncedir. Onun somutluğu, her yeni gençlik kuşağının kavgasındadır.
AKP ve çağdışı, çürümüş gerici zihniyet mutlaka kaybedecektir. Cumhuriyet'e "80 yıllık reklam arası" diyenler 23 yıldır iktidarda olsa da, günden güne çürüyorlar. Ülkemizde din ve iman diyerek kurdukları saltanatları mutlaka Türk milleti tarafından yıkılacaktır.
Eşsiz önderimiz Atatürk'ün bin bir mücadele sonrası kurduğu bu Cumhuriyet, Türk milletiyle birlikte ayakta kalacaktır.
Siz Cumhuriyet'i yıktık, vatanı sattık zannettiniz ama bakın yepyeni bir kuşak daha çıktı; 16'larında, 17'lerinde, 18'lerinde... Onlar dün olduğu gibi bugün de, gelecekte de her yerde olacak. Gençlik ve halk hep oyununuzu bozacak, hep küllerinden yeniden doğacak. Bu Cumhuriyet gerçeği karşısında hem "iç zorbalar" hem de "dış zorbalar" hep çaresizdir.
Cumhuriyet'in yarattığı makamlara oturanlar ona ihanet etti, ancak Türk halkı olarak emaneti koruduk ve bugünlere getirdik. Toplumdaki her özgürlük mücadelesinde Cumhuriyet yeniden yükseldi. Gençlerin özgürlük, emekçilerin ekmek, aydınların adalet, vatanseverlerin vatan mücadelesiyle gerçek Cumhuriyet yaşamaya devam etti. "Tepeden inme", "halka dayatıldı", "bir gecede getirildi" denen Cumhuriyet'in ve Kemalist bilincin, ulusal genetiğimizin ve tarihimizin asla yok edilemeyecek bir parçası olduğu 23 yıllık gerici dikta gösterdi.
AKP gittiği an, hemen ertesi gün, Cumhuriyet sadece ulusal bilinç olarak değil, tüm ilkeleri ve kurumlarıyla yükselecektir. Hukukuyla, eğitimiyle, yasama, yürütme, yargı kuvvetleriyle birlikte Cumhuriyet orada duruyor. AKP'yi, üstüne binen devasa uru kesip atarsak, Cumhuriyet en genç haliyle ayağa kalkacak. Türkiye Cumhuriyeti ile tarihteki diğer cumhuriyet devrimleri arasındaki en büyük fark da budur. Fransa, İngiltere, Polonya, Macaristan, Almanya, İtalya ve İspanya'da kurulan Cumhuriyetler defalarca yıkılmış veya hiç kurulamamışken, Türkiye'de onca karşıdevrimci iktidara rağmen Cumhuriyet ayakta!
Çünkü Türk Cumhuriyet Devrimi, dünya devrimler tarihinin gördüğü en demokratik, halk tarafından en çok benimsenen Kemalist Devrimlerdir. İstiklal Savaşı'mız ile Cumhuriyet Devrimi'miz birbiriyle eştir. Bu yüzden Cumhuriyet ve vatan da eşanlamlıdır; Türk insanı tüm kalbiyle ve ruhuyla Cumhuriyet'i benimsemiştir.
Cumhuriyet'i Ankara'daki binalarda yıktığını zanneden çürümüşler, halkın bilincinde Cumhuriyet'in daha da yükseldiğini göremezler. Oysa yüz yıldır onur ve gururla yaşadığımız bu Cumhuriyeti, başı dik onurlu Türk milleti kan ve irfanla kurdu. Yıllardır Türk milletini dinle, imanla, bayrakla, ezanla aldatarak haince, hileyle cumhuriyet kurumlarını ele geçirmiş olabilirsiniz, ancak unuttuğunuz bu asil milletin ayağa kalktığında nasıl durdurulacağıdır.
Sizin en zayıf noktanız, onurlu Türk gençliği ve Türk milletinin artık sizi çözmüş olmasıdır. Şimdi bu bilinç çok daha güçlü ve çok daha büyük bir hınçla Atasının kendisine emanet ettiği bu Cumhuriyeti çok daha fazla sahiplenmiş olmasıdır.
Bir asır sonra dev gibi bir Cumhuriyetçi dalga geliyor. Cumhuriyet'e ve demokrasiye özlem duyan, âşık olan on milyonlarca Türk genci geliyor. Bunu herkes görmeli. 29 Ekim 2023 ile umutlar artıyor, kimilerinin de korkuları. Atatürk'ün ifadesiyle "iç ve dış tüm zorbalara" ölüm! Türk vatanına istiklâl! Türk halkına hürriyet! Yaşasın Cumhuriyet!
_______________________________________
Ali Berham ŞAHBUDAK /
Cumhuriyetçi Aydınlanma
Partisi Kurucu Genel Başkanı