Necat Kacan

Tarih: 25.08.2025 11:51

ARAPLAŞMA VE BATILILAŞMA KISKACINDA TÜRK KİMLİĞİ

Facebook Twitter Linked-in

Mutfak ve Sofra Kültürümüzde Yabancılaşma

 

Bir milletin ruhu, yalnızca dilinde, musikisinde veya giyiminde değil; aynı zamanda ne yediğinde, nasıl pişirdiğinde ve nasıl sofraya oturduğunda gizlidir. Sofra; milletlerin tarihsel hafızası, kültürel devamlılığı ve aidiyet hissinin en güçlü taşıyıcılarından biridir. Ancak günümüzde, Türk milletinin binlerce yıllık mutfak ve sofra kültürü büyük bir tehdit altındadır: Araplaşma ve Batılılaşma.


 Yüzyılların Mirası:

Türk Mutfağının Derinliği
Türk mutfağı; Orta Asya’dan Anadolu’ya, Osmanlı saraylarından Türkmen köylerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada şekillenmiş, kendine has teknikleri, malzemeleri ve adabıyla medeniyetimizin aynası olmuştur. Ancak bugün fast-food zincirlerinin istilasıyla gençler hamburgeri, patates kızartmasını ve gazlı içecekleri millî yiyecek sanarken; öte yandan Arap kültürünün etkisiyle sofralara ‘humus’, ‘falafel’ ve ‘tahinli hurma’lar eklenmeye başlanmıştır.


 Sofra Adabında Erozyon

Eskiden büyükler sofranın baş köşesine oturur, yemek duası edilmeden başlanmaz, ekmeğe saygı gösterilir, su içerken besmele çekilirdi. Bugün ise televizyon karşısında, plastik tabaklarla, saygısızca ve telaşla yenen yemekler hâkim. Sofra bir buluşma, paylaşma ve huzur alanı olmaktan çıkmış, ‘atıştırma’ kültürüne dönüşmüştür.

Arap etkisiyle bazı çevrelerde yere oturup elle yemek yeme alışkanlığı yeniden hortlamış, Batı’dan gelen etkilerle çatal-bıçak üzerinden statü gösterisine dönüşmüştür. Her iki yönelim de Türk milletinin geleneksel sofra anlayışına yabancıdır.


 Ahlaki ve Toplumsal Erozyonun

Sessiz Başlangıcı
Unutulmamalıdır ki bir milletin ne yediği, sadece damak tadını değil; ruhunu, karakterini ve hayatla kurduğu ilişkiyi de belirler. Kendi yemek kültürünü hor gören, yerine başka milletlerin alışkanlıklarını koyan bir toplum, zamanla o milletin düşünce tarzını, yaşam biçimini ve hatta inancını da benimsemeye başlar.


 Özümüze Dönüş İçin Sofradan Başlamalıyız

Bugün gençlerimize keşkek, bulgur pilavı, erişte, ayran, tarhana çorbası gibi Türk mutfağının değerlerini anlatmak; yerli ve sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek; sofrayı yeniden bir kutsal alan hâline getirmek zorundayız. Çünkü sofrada başlayan yozlaşma, zamanla tüm hayatı sarar.


“Bir milletin geleceği, çocuklarının sofrasında ne yediğiyle başlar. Sofrası yabancılaşan toplum, kimliğini de sofrada kaybeder.”

N. KACAN

 

Necat KACAN

Eğitimci Araştırmacı Yazar


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —