Rafet Ulutürk

Tarih: 31.07.2025 09:04

DPS’nin Kuruluşu – Kurtuluş Partisi mi, Proje Partisi mi?

Facebook Twitter Linked-in

DPS’nin Kuruluşu – Kurtuluş Partisi mi, Proje Partisi mi?

“Adı Hak ve Özgürlükler, ama amacı kontrol ve bastırma...”

1989’un yazıydı.

Zorla isim değiştirme, camilerin kapatılması, toplu sürgünler, aşağılamalarla geçen yılların ardından Türk halkı ayağa kalkmaya başlamıştı.

Protestolar büyüyor, köy köy, şehir şehir kimlik mücadelesi kıvılcımlanıyordu.

Tam bu noktada Bulgaristan devleti, yeni bir “proje” masaya sürdü:

DPS (Hak ve Özgürlükler Hareketi).

 Kâğıt Üstünde Güzel

Kuruluş amacı kâğıt üzerinde etkileyiciydi:

– Türk azınlığın haklarını korumak,

– Demokrasiye geçiş sürecinde temsil sağlamak,

– Azınlık haklarını savunmak...

Ama perde arkasında plan başkaydı:

Türk halkını kontrol altına almak için sahte bir “sivil temsil” yaratmak.

Yani gerçek liderlik ve halk direnişi doğmadan, devlet eliyle bir “lider” ve “parti” sahneye sürmek.

 DPS'nin İlk Kadrosu: Ajanlar Kulübü mü?

Kurucu ekip incelendiğinde şunlar görülüyor:

    • Eski DS (Bulgar Gizli Servisi) elemanları,

    • Komünist Parti bünyesinde yetişmiş isimler,

    • “Türk halkının sesi” olarak lanse edilen ama geçmişte Türk direnişini fişlemiş ajanlar.

Ahmet Doğan'ın başında olduğu DPS, halkın içinden çıkmadı.

Halka yukarıdan verildi.

 Gerçek Direniş Bastırıldı

Kuruluş sürecinde dikkat çeken olaylardan biri de şuydu:

DPS ortaya çıkarken bağımsız Türk aydınları, kanaat önderleri, imamlar ve öğretmenler ya susturuldu ya da tasfiye edildi.

Çünkü devlet şunu biliyordu:

Gerçek temsilciler halkı ayağa kaldırır.

Ama sahte temsilciler, halkı oyalayıp kontrol eder.

 Parti Gibi Değil, Plan Gibi

DPS, yıllar boyunca:

    • Her seçimde “birlik beraberlik” söylemiyle oy topladı,

    • Meclise girince her seferinde sözde muhalefet rolünü oynadı,

    • Her kritik oylamada, Bulgar sistem partileriyle hareket etti.

Özetle:

Halktan oy aldı, devletten talimat.

 

Peki, DPS Gerçekten Türk Halkını Temsil Etti mi?

 Türkçe eğitimi genişletti mi? Hayır.

 Vakıf mallarının iadesi için mücadele etti mi? Hayır.

 Camilerin restorasyonu için bütçe ayırttı mı? Hayır.

 Mezarlıklarımızı, kültürel mirasımızı sahiplendi mi? Hayır.

Ama ne yaptı?

Liderlerinin mal varlığını katladı,

Partiye bağlı şirketler kuruldu,

Koltuklar babadan oğula miras gibi devredildi.

 

DPS bir parti değil, sistemli bir oyundur.

Kurtuluş değil, kontrol mekanizmasıdır.

Adı “Hak ve Özgürlükler” olsa da,

36 yıldır halka ne hak verilmiştir ne de özgürlük!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —