Rafet Ulutürk

Tarih: 01.09.2025 20:04

Onursuzca Yaşamaktansa Şereflice Ölmek

Facebook Twitter Linked-in

Sen hiç düşündün mü?
Bu dünyadan göçtüğünde, geride neyle anılacaksın? Bankadaki paranla mı? Oturduğun koltukla mı? Yoksa arkanda bıraktığın tertemiz bir onurla mı?

Hep söylüyorsun ya: “Rızık Allah’tandır.” Peki gerçekten inanıyor musun buna?
Eğer inansaydın, üç kuruşluk menfaat için eğilip bükülmezdin. Eğer inansaydın, makamını kaybetme korkusuyla susmazdın. Eğer inansaydın, yanlışın karşısında el pençe divan durmazdın.
Ama sen, Allah’ın verdiği rızka değil; kulun verdiği maaşa, koltuğa, makama bağlandın. Sonra da kendi vicdanına bile yalan söyledin.

Şimdi soruyorum: Haksızlık gördüğünde neden susuyorsun?
Biliyorum cevabını: “Bana dokunmasın yeter…” Ama bil ki, bugün başkasına dokunan zulüm yarın sana da dokunacak. Ve o gün, yanında kimseyi bulamayacaksın. Çünkü sen de başkası için susmuştun.

Makam için eğilenleri görmüyor musun? Koltuk uğruna adaleti ayaklar altına alanları? Sandılar ki o koltuk onlara ölümsüzlük verecek. Oysa hepsi geçici! Koltuk da geçici, servet de geçici, güç de geçici… Tek kalıcı olan şey, geride bırakacağın şereftir.

Unutma! Toprağın üstünde nefes alıyor olman, gerçekten yaşıyorsun demek değildir. Eğer onurun yoksa, vicdanın susmuşsa, ruhun ölmüşse; sen çoktan toprağın altındasın aslında.
Ama şerefini koruyarak yaşadıysan, haksızlık karşısında boyun eğmediysen; öldüğünde bile yaşıyorsun. Çünkü senin adın, duruşun, iz bırakan sözlerin ve eylemlerin yaşıyor olacak.

Şimdi kendine dön ve cevap ver:
Onursuzca yaşayıp sürünmek mi istiyorsun, yoksa şereflice ölüp sonsuza dek onurla anılmak mı?

Karar senin…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —