Eskiden bir insanın değeri
duruşuyla, sözüyle, mertliğiyle ölçülürdü.
Şimdi ise arabasının markasıyla,
kolundaki saatle,
üstündeki logoyla…
Artık karakter cüzdanda taşınıyor.
Hatta bankamatik slipinde.
Çünkü bu memlekette en çok saygı gören
şahsiyet değil, kart limiti.
Parası Olan Adamın Her Lafı "Derin" Sayılıyor
Aynı sözü iki kişi söylesin:
Biri zengin, diğeri sade bir vatandaş…
Zenginin lafı “vizyon”,
fakirin lafı “gevezelik”.
Çünkü bizde para sadece mal mülk değil,
anlam da üretir hale geldi.
Paran varsa filozof sayılırsın,
yoksa dilin olsa da susturulursun.
Vicdan Bile Artık Ekstradan Sayılıyor
Halk için dertlenen, adalet arayan biri çıkıyor;
ama giydiği ayakkabı eskiyse
kimse dinlemiyor.
Öte yandan;
Yıllarca milleti kazıklayan biri,
lüks arabadan inince
“vizyoner iş insanı” diye övülüyor.
Çünkü cebin doluysa
geçmişin boş da olsa fark etmiyor.
Ahlak da Markalaştı
Artık dürüstlük bile “elit” bir davranış oldu.
İnsanlar iyilik yapınca paylaşmak zorunda hissediyor,
çünkü görünmüyorsa kıymeti yok.
İyi insan olmak bile PR malzemesi oldu.
Sana “iyi adam” demeleri için
önce kartvizitin, sonra kıyafetin düzgün olmalı.
Gerisi hikâye.
Karakterin Sınırı, Kredi Limitine Bağlı
Bazıları var, bir işe başlarken ilk sorusu:
“Ne kadar kazanacağım?”
İkinci soru:
“Kimlerle fotoğraf vereceğim?”
Üçüncü soru:
“Görünür müyüm?”
Hiçbiri sormuyor:
“Doğru mu, haklı mıyım, işe yarar mıyım?”
Çünkü artık karakter,
kişisel gelişim kitabından değil, banka uygulamasından ölçülüyor.
Karakter dediğin şey,
ne giydiğinle ne sürdüğün arabayla,
ne de kaç takipçin olduğuyla belli olur.
Ama gel gör ki bu devirde
gönlü zengin olan değil,
cüzdanı kalın olan konuşur.
Ve asıl korkunç olan şudur:
Bu oyunun kurallarını
zenginler koymadı,
onlara hayran olanlar yazdı.