Vedat Kan

Tarih: 02.02.2025 14:52

Perde-i zûlmet çekilmiş korkarım ikbâlime…

Facebook Twitter Linked-in

Perde-i zûlmet çekilmiş korkarım ikbâlime

Eli kulağında; birkaç hafta sonrasında, on bir ayın sultanı olan ve üç aylarımızın sonuncusu Ramazan ayına girmiş olacağız. Üç ayların maneviyatı, bu ayda daha bir kutsileşerek hem ruhumuza hem de bedenimize şifa olarak yansıyacaktır inşallah.

Sadakalar verilecek, zekâtlar verilecek, iftarlıklar alınacak, fakir-fukara sevindirilecek ve daha neler olacak, neler olacak…!

Tabi’i ki bu yazmış olduğumuz hayal ürünü olan şeyler sadece ve sadece mazide kalan ve bir zamanlar yaşanılmış ve dinimizin emrettiği hükümlerdir.

Yerine getirilip getirilmediğini öğrenmek isteyen, mahalle aralarına girsin ve oralarda yaşayan vatandaşın durumuna bir baksın.

Devlete el uzatmış ve devletten yardım alan, almak için çırpınan ve almış olduğu bu yardımları kaybetmemek için her türlü muameleye boyun büken milyonlarımız varken, TÜİK gibi kurumlar da, göğsünü gere gere bu yoksulluğu tül perde ardında saklamak için elbette ki enflasyon oranını % 1 olarak gösterecek.

Aslında iyi gidiyorduk ama konumuz bu değil!

Biz ülkemizde yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan milyonlardan bahsederken, tarzanca Arapçasıyla diyanet işleri başkanımız konuyla alakalı olarak; yani Ramazan ve bu sultan aya ait bir özellik olan sadaka ve zekâta dair, bugün yarın bir fetva verir diye düşünüyorum.

Ne diyebilir diye beyin jimnastiği yaparken, aklıma birden “zekâtlarınızı bize verin, bizim daha çok ihtiyacımız var” diyebilir geldi, mesela.  

Veya arabamın üzerine toz kondu, hemen değiştirmek istiyorum diyebilir; değil mi?

Hakkıdır da.

Bizi temsil etmek kolay mıdır?

Bak yine konu dağıldı, konumuz bu da değildi ya neyse…

Aslında konuyu direkt olarak zekâtlara getirmek istiyorum. Hazır aradan bir yıl geçmişken, birçok (bazı) makarnacı marketimizin ve toptancımızın, fırsat bu fırsat diyerekten “Ramazan Kolisi” adı altında depolarını temizleme hazırlığına başladığını, maalesef ki gördüm. 

Kalmış, satılmayan ve hatta koli bandıyla yeniden yapıştırılmış ambalajlarda bulunan çerik/çürük ve raflarda ve depolarda ne kadar ürün var ise bu bahse konu koli içerisine girmiş bulunmaktadır. Birkaç gün sonrasında yavaş yavaş istiflenerek, alıcılarına doğru servislere yüklenmeye de başlar diye tahmin ediyorum.

Bu yıl küçüklerinden bir “Ramazan Kolisi” kaç paraya gelir bilmiyorum ama yine de 500 TL den aşağı düşmez diye de ayrıca bir fikir yürütmek istiyorum. Niye diyecek olursanız 25 TL den 8 makarna zaten 200 TL ediyor da ondan. 1 adet l litrelik Ramazan için özel olarak imal edilmiş su ağırlıklı sıvı yağ da 80 TL etse, etti mi 280 TL. Bunun daha kaşarı var, pastırması var, sütü var, tereyağı var, zeytini var, pardon özür dilerim; ben, hızımı alamadan yardımı yapanın evine ayrıca hazırlanan koli listesini yazmaya başlamışım, oysaki; fakir-fukaraya verilecek olan koliye az önce yazdıklarımıza ek olarak 1 paket 1 kg lık un, 1 paket 800 gr lık yeşil mercimek, 1 paket de yine 800 gr lık kırmızı mercimek ile bir tane de nohut koyduk muydu koli tamamdır.  

Makarna yesinler!

Pastırma veya kıyma da nereden çıktı?

Karıştırdık iyi mi…

***

Almayın kardeşim. 

Bu yıl açlıktan ölün ama kimseden böyle bir koli almayın!

Allah’tan katlar, yatlar milyonlar isteyenlerin, size sıra gelende laf olsun diye göstermelik ve reklam çerçevesinde, ibadet adı altında sözde ramazan kolisi vererek, kendilerini iyi hissetme zevkini onlara yaşatmayın derim.

Almayın…

Kimselerden koli falan almayın ve ellerinde kalsın ki bu yıl kafalarına göre ibadet yapamasınlar. Gerçi yapsalar da değişen bir şey olmayacak ya…

Her hafta saflarında Cuma namazına durduğumuz imamlarımız bu konuda fetva verebilirler mi bilmem ama var ise içlerinde bir “Köroğlu”, bu “Bolu Beyi” reklamına bir son versin artık, 

Buyursunlar efendim hodri meydan!

Uyarın vatandaşı…

Bu arada 

Kupon falan da vermeyin. 

İnsanları neden rencide ediyorsunuz ki? 

Bir kere mağazanızda ki kendi personellerinizin elinde kupon ile gelen vatandaşa bakış açısı sıkıntılı; siz daha onu çözememişsiniz.

Zaten raflara koyduğunuz mallara uyguladığınız fiyatlar çoğu zaman vatandaşın elindeki kupona denk bile gelmiyor ya neyse…

Parasını verin kardeşim, vatandaş canı ne çekiyor ise gitsin kendi eliyle hem de rencide olmadan kafasına göre seçsin alsın.

Fakir diye mecbur mu senin verdiğin makarnayı yemeye? 

Veya 

Kuponunun adresi olan mağazaya gidip konu mankeni olmaya?

Parasını verin kardeşim; o vatandaşımız da elinde parası gitsin her vatandaş gibi raflarda veya reyonlarda beğendiği ürünü kendisi, seçerek ve beğenerek alsın. 

Tüketirken de size dua etsin.

Hem etmese bile o hayra vesile olanın her şeyden haberi olduğunu unutmayalım. 

Değil mi ki;

O biliyor…

Ramazan geliyor gelmesine de; raflardaki, tezgâhlardaki ve reyonlardaki ürünlerin fiyatında bir standart yakalayamadık ki, üstelik birçok şeyin zammı da henüz gelmemişken.

Mesela Ramazan Pidesi var sırada, Allah’ın en büyük emirlerinden birisi o. Ramazan Pidesi zamlı yenilecek. Susamlı olanı başka, yumurtalı olanı başka ve hatta susamlı ve yumurtalı olanı daha başka fiyatlarda olacak…

Kim belirleyecek bu fiyatları?

Tıpkı asgari ücreti belirleyen bir heyet gibi bir heyet belirleyecek. 

Vatandaştan ve o parayı nasıl kazanıp, nasıl harcadıklarından bihaber yaşayan birileri belirleyecek…  

Afiyet olsun demekten başka bir şey yok.

Bu arada kadayıfı, susamı, yumurtası, eti ve diğer malzemelere hiç dokunmuyoruz bile. Geçenlerde bir yerel market sahibi başkanımız açıklama yaptı, Ramazan ayı boyunca kırmızı ete zam yapmayacaklarmış, fiyatını sabitlemişler diye; et yemek için vatandaş açısından elbette sevindirici haber ama ya diğer ürünler?

Bu arada belirtmek isterim ki, sizin yapmış olduğunuz bu kampanyadan daha fazlasını birçok banka zaten yapıyor. Şimdi harca, nasıl olsa ben senden daha sonra söke söke alırım kampanyası ile tüm kartlar cırt cırta açık olduğundan dolayı, şimdilik sıkıntı yok gibi görünüyor. Bayramdan sonrasına ise Allah Kerim… 

Kimi kime şikâyet edebiliriz ki; alan razı, satan razı. 

Yine de biz bakalım Ramazan muhabbetimize.

Ne diyordu şarkının ilk sözleri?  

Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —