Rafet Ulutürk

Tarih: 01.09.2025 20:06

Siyah Bayrakların Gölgesinde Beklenen Gün

Facebook Twitter Linked-in

İnsanoğlu, tarih boyunca bir "kurtuluş günü" arayışı içinde olmuştur. Kimi bu günü bir liderin gelişiyle, kimi bir devrimle, kimi de manevi bir müjdeyle bağdaştırmıştır. Dinî metinlerde, özellikle de hadislerde yer alan bazı rivayetler ise bu arayışa bambaşka bir boyut kazandırır.

Görselde de yer aldığı gibi, rivayetlerde “Horasan tarafından siyah bayraklarla gelecek bir topluluktan” söz edilir. Bu topluluğun kimse tarafından durdurulamayacağı, sonunda Kudüs’e ulaşacağı ve bir hilafet düzeni kuracağı aktarılır. Bu rivayet, tarih boyunca hem İslam dünyasında hem de farklı coğrafyalarda birçok kez tartışılmış, yorumlanmış, hatta çeşitli siyasi hareketlere ilham kaynağı olmuştur.

Fakat şu soruyu sormak gerekir: Biz bu rivayetleri nasıl okumalıyız?

Rivayet mi, Sorumluluk mu?

Bir toplum, kurtuluşu sadece gelecek bir lidere, bir işarete ya da bir bayrağa bağlarsa, kendi sorumluluğunu erteler. Oysa tarihin bize gösterdiği en büyük gerçek, kurtuluşun ancak bilinç, emek ve dayanışmayla mümkün olduğudur. Siyah bayraklar ya da herhangi bir sembol, ancak bir uyanışın işareti olabilir. Gerçek dönüşüm ise insanların kendi içlerinde ve toplumsal düzenlerinde başlar.

Beklemek Değil, Hazırlanmak

"Sabırla bekliyoruz o günü" ifadesi umut dolu görünebilir. Ancak sabır, sadece pasif bir bekleyiş değildir. Sabır, aynı zamanda çalışarak, üreterek, iyiliği çoğaltarak, adaleti savunarak bir gelecek inşa etmektir. Eğer bu rivayetlerden ders çıkarılacaksa, bu ders bir kurtarıcı beklemek değil; kurtuluşu kendi gayretimizle hazırlamaktır.

Sonuç: Bayrağın Rengi Değil, İçeriği Önemli

Tarih boyunca nice bayraklar dalgalandı. Kimi adaletin simgesi oldu, kimi zulmün. Asıl mesele bayrağın rengi değil, taşıdığı anlamdır. Bizim için önemli olan, hangi idealler uğruna dalgalandığıdır. Adalet, merhamet ve insanlık değerleriyle yükselen bir bayrak, hangi yönden gelirse gelsin, insanlığa ışık olur.
Bu nedenle, rivayetlerde geçen sembolleri bugüne uyarlarken, onları birer sorumluluk çağrısı olarak görmek gerekir. Belki de gerçek kurtuluş günü, siyah bayrakların değil; insanların yüreklerinde adaletin, vicdanın ve merhametin dalgalandığı gündür.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —